Tez-Koop-İş Kadın dergisinin üçüncü sayısı ile yine karşınızdayız. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçiminin ardından oluşan yeni yönetim biçimi, işçi ve kadın haklarını tehdit ediyor. Kadın emeğinin görünmezliğini artıracak uygulamalara ve pervasızca alınacak kararlara kimsenin şaşıracağını sanmıyoruz... Fakat koşullar ne olursa olsun kadınların direnişleri ve işçilerin hak ücadelesi büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürülecek, bundan geri adım atılmayacaktır.

24 Haziranda Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birini geride bıraktık. Seçimin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş hazırlıkları başladı. Seçim sonuçlarını kadınlar açısından değerlendirdiğimizde, geleceğin pek de aydınlık olmadığını söyleyebiliriz.

Kadınların çalışma yaşamına dahil olmamasını boşa giden kaynak olarak gören, kadınların iş yaşamına dahlini toplumsal rolleriyle uyumlu bir biçimde sağlamaya çalışanlar, kadınları ucuz işgücü olarak gören ve buna uygun çalışma biçimleri geliştirenler, ev içi işlerde eşitlikçi bir anlayışa sahip olmayanlar iş yaşamına katılmamız konusunda çözüm üretemezler.

Kadın işçilerin önemli sorunlarından biri de gece postalarında çalıştırılmalarıyla ilgilidir. Yasal açıdan tüm işletmeler 24.07.2013 tarih ve 28717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmeliği esas alarak çalışma sistemini düzenlemesi gerekmektedir.

Türkiye’de ilk kez bir işçi konfederasyonunun genel başkanlığına bir kadın geldi. Arzu Çerkezoğlu gençlik döneminden beri mücadele içinde olan bir kadın. Onunla mücadeleyi, sendikal hareket içindeki kadınların durumunu, engelleri ve olanakları konuştuk. Umutlandık.

Kadınlar tarih boyunca insan olduğunu, üretim ilişkilerinin öznesi olduğunu, toplumsal yaşamı yeniden ürettiğini çok farklı eylemlerle göstermiştir. Bilimle, sanatla kendini ifade etme şansı bulan ve adını tarihe yazdıran pek çok kadın gibi felsefe alanında her çağda canı pahasına felsefe yapmak isteyen kadınlar olmuştur. Felsefenin erkekler için erkekler tarafından yapılan bir edim olmadığını da ispat etmişler.

Ana, hava gibidir; alamadığınız zaman farkına varırsınız. Ananız yaşıyorsa – şu andaki fiziki durumu ne olursa olsun – hâlâ arkanızdaki manevi güçtür. Lütfen onlara olması gerektiği gibi davranın. Benim gibi yitirmiş iseniz, en azından bugün, günlük koşuşturmanız arasında, kalbinizin sevgi odacığından ona bir demet sunun; bağrınızda sıcaklığını, dudaklarınızda ellerinin şefkatini hissedin.