Yayınlar

Tez-Koop-İş gençemek

Sayı: 9 18 Şubat 2021

Bu sayımızda...

Koronavirus tüm dünyayı her anlamda etkisi altına aldı. Ama en çok da emeği ile geçinen kişi ve grupları olumsuz etkiledi. Bunların arasında da en çok gençlerin etkilendiği sadece Türkiye’de değil, dünyanın diğer ülkelerinde yapılan araştırmalarla da ortaya kondu. Gençlerimiz hayata hazırlanırken bir anda kendilerini pandemi kıskacında buldular.


Kariyer Yolculuğunda Canınızın Çektiği Gücünüzün Yettiğine Değiyor mu? - Dr. Özge Kantaş Yorulmazlar

Sevgili gençler, içinde bulunduğumuz sistem, doğduğumuz coğrafya, geldiğimiz yer, gittiğimiz yön; hepsinin kaynağında, akış hızında ya da ağzındayız. Özne ya da nesne, etken ya da edilgen, dolaylı ya da dolaysız… Aynı sahnede farklı rollerde, aynı cümlenin farklı ögeleriyiz belki de. Hayatın dinamiğinde bu kadar acı ve farklı koşullar varken ‘7 Adımda Hayallerinizi Gerçeğe Dönüştürün.’ başlığında büyük ve iddialı laflarım yok size. Fakat gidiş yoluna puan verebiliriz.


1000 Günlük Direnişçiler: Cargill İşçileri

11 Aralık 2011 tarihinde  Cargill işçileri ekmekleri ve gelecekleri için yürüttükleri direnişin 1000’inci gününde Tarım ve Orman Bakanlığının önünde basın açıklaması yapmak için Ankara’ya geldiler. gençemek Dergisi olarak kendilerini yalnız bırakmamak ve direnişlerine elvermek adına yanlarında olmak istedik. Ancak Bakanlığın önüne gittiğimizde orada bulunan emniyet güçleri Cargill işçilerinin üyesi oldukları Tek-Gıda-İş Sendikasının Ankara’daki Şubesinin önünde açıklama yapacaklarını söylediler. Biz de derhal oraya gittik ve Cargil emekçileri Özgür Yiğit, Faik Kutlu, Muharrem Özcan ve Eşref Özkan ile eylem içi bir söyleşi gerçekleştirdik. Ne yazık ki, söyleşi sonrasında Cargill direnişçisi arkadaşlarımız göz altına alındı ve akşam da Ankara’dan zorla gönderildiler. Buradan direnişlerini bir daha selamlıyoruz.


Salgın koşullarında uzaktan eğitim ve eğitim emekçilerinin sorunları - Orkun Saip Durmaz

Covid-19 salgını halk sağlığını bu denli güçlü bir biçimde tehdit ederken, toplu ve sürekli olarak bir arada bulunan yerlerin başında gelen okullarda -ve üniversitelerde- yüz yüze eğitime ara verilmesi ve bu süre zarfında ortaya çıkan sorunların uzaktan eğitim aracılığıyla telafi edilmeye çalışılması normal karşılanmalıdır. Dolayısıyla uzaktan eğitimin bir ara formül minvalinde devreye girmesinde bir sakınca yok. Ancak buradan hareketle olan-bitene razı olmamamız, dahası, "yüz yüze eğitim olmadan da oluyormuş" yanılsamasına kapılmamamız gerekiyor. Çünkü uzaktan eğitimin pandemiden bağımsız olarak birtakım sorunlar barındırdığını, üstelik bu sorunların salgın koşullarında daha da derinleştiğini biliyoruz. Bu sorunları aşağıda etraflıca ele almaya çalışacağız. Ancak sorunların tamamının bir şekilde beslendiği ana kaynaktan bahsetmezsek eksik bir değerlendirme yapmış oluruz. Uzaktan eğitim uygulamasının toplumsal eşitsizlikleri yeniden üreten -ve hatta derinleştiren- işlevlerini sorun etmeyen, en azından önceliği bu olmayan bir hükümet ve YÖK tercihiyle karşı karşıya olduğumuzu söylemek durumundayız. Peki pratikte ne gibi sorunlar yaşanıyor? Şimdi de o sorunları masaya yatıralım.


Erkan Ersoy ile röportaj...

Bu sayımızda uzaktan (on-line) eğitimi işlerken, uzaktan eğtimin işçi eğitimlerine, diğer bir ifade ile sendikal eğitimlere etkisini de anlamak bakımından Türkiye’den Tez-Koop-İş ile birlikte bir çok farklı işkolunda yer alan sendikaların da üyesi olduğu uluslararası sendikal üst örgüt (Federasyon) olan UNI Küresel Sendika’dan (UNI Global Union) Erkan Ersoy’la yine Zoom üzerinden uzaktan erişim (online) ile bir söyleşi gerçekleştirdik. UNI Küresel Sendika bir küresel sendika federasyonudur; UNI’yi ticaret, bankacılık, iletişim, güvenlik ve bakım gibi hizmetler sektörünün farklı alanlarından ve farklı ülkelerden sendikaların üyesi olduğu bir küresel sendikal örgüt olarak tanımlayabiliriz. UNI, 150 farklı ülkeden, yüzlerce sendikaya üye yaklaşık 20 milyon işçiyi temsil ediyor.


Göçmen işçiler: Sınıf kardeşlerimiz mi, işimize-aşımıza göz dikmiş düşmanlar mı? - Taner Akpınar

Yeni liberal çağda ulus devletler uluslararası göçlere karşı katı bir tutum takınmakta ve göçleri engellemek için türlü yollara başvurmaktadır. Yasakçı politikalar ve yasal düzenlemeler yanında politik sınırlara inşa edilen duvarlarla politik sınırların fiziksel sınır haline getirilmeye çalışıldığına bile tanık olmaktayız. Yasal yolların kapatılması göçleri durdurmamaktadır. Milyonlarca insan göç etmeye devam etmektedir. Yasal yolların kapatılması göçmen kaçakçılığı faaliyetlerinin artmasına yol açmaktadır. Küresel ölçekte göçmen kaçakçılığı, buna insan ticaretini de dâhil etmek lazım, silah ve uyuşturucu ticaretinden sonra üçüncü büyük suç endüstrisi haline gelmiş durumdadır.


Bizi Takip Edin