Evlendikten sonra işi bırakıyorlar – Elif Tuğba Şimşek
Türkiye’de tekstil sektörü en çok kadın istihdamı yaratan sektörelerin başında geliyor. Bunun nedeni sektördeki firmaların birçoğunun kayıt dışı faaliyet göstermesi, enformel istihdam yapısına sahip olması ve ev eksenli çalışmaya müsait olmasıdır. Bu çalışma biçimlerinin ise en çok kadınlar üzerinde başarı gösterdiği bir gerçek. Nitekim kadınlar tekstil ürünleri üretmeye yapısal olarak daha yatkın kabul edilmiş, erkek egemen toplumsal yapı evlerde parça başı işler yapmayı kadınlara uygun görmüştür. Fakat tabii ki tekstil sektörü tamamıyla kadın emeği hakimiyetinde olan bir sektör değidir. Örneğin teknik tekstil ve halıcılık -dikkat, halı dokumacılık değil- gibi daha “teknik” işlerde kadınlara pek rastlanmıyor. Kadınlar daha çok küçük atölyeler “renkli fenerler asıyordu kadının biri ürperten yalnızlığına saçımı onun gibi ayırıp iki yana iki nehirdir diye omuzlarımdan bıraktım” ve ev eksenli şekillerde, konfeksiyon işlerine yönlendiriliyor. Gaziantep’de de bu durum benzer ve hatta daha vahim diyebiliriz. Bugün Gaziantep organize sanayi bölgelerinde kadın işçi sayısı oldukça azdır. Kadınlar bu bölgelerden dışlanmış ve enformel istihdam alanlarına doğru kaydırılmıştır. Somut olarak vereceğimiz bir örnek ise vardığımız kanıyı daha anlamlı kılmakta. İŞKUR’un yayımladığı işgücü il raporuna göre Gaziantep’de çalışanların yüzde 85,55’i erkek, sadece yüzde 14,45’i kadındır.2 Yine aynı raporda kadınların işgücüne dahil olmamasının en büyük nedeni ise ev işleriyle meşgul olmaya bağlanmıştır.
Kadın İstihdamı Çok Düşük
Bu süreci Antep’de gerçekleştirdiğimiz alan araştırması sırasında bizzat gözlemleme fırsatı yakaladık. Gerçekleştirdiğimiz alan araştırması aslında “Atölyelerden Fabrikalara Gaziantep’te Tekstil İşçilerinin İşçileşme Dinamikleri” adlı 2017 yılında tamamlanan yüksek lisans tezimin bir parçası. Bu çalışma Antep tekstil işçilerinin emek süreçleri üzerine ve birebir yapılan derinlemesine işçi görüşmelerine dayanmakta. Ancak sektörde çalışan kadınların çoğunlukla kayıtdışı küçük atölyelerde yer alması ve ev eksenli çalışmaları kadın işçilere ulaşmamızı oldukça zorlaştırdı. Dolaylı yollardan olsa da bilgi sağlayabildik. Kadın işçilerin durumunu ailesinde bolca tekstil işçisi olan bir kadın öğretmenden (M.B.) dinleyebildik. M.B. bizlere şu bilgileri verdi:
“En çok kadının çalıştığı işyerlerinden biri Gür-İplik’ti. Belki de 40’tan fazla kadın çalışıyordu. (2012 yılına dair) Ama genel olarak Antep’de kadın çalışan sayısı çok değildir. Çalışan kadınların çoğu da göçmen kadınlardır. Suriyeli Türkçe bilen kadınların çoğu da tezgahtarlık gibi işlerde çalışıyor.”
Bununla birlikte görüşülen on üç erkek tekstil işçisinin arasında sadece A.Ç.’nin eşi çalışıyor.
“Kadın istihdamı Antep’de çok yaygın değil. Kadınlar daha çok gıda ve hizmet sektöründe çalışıyor. Organize sanayi bölgelerinde çok azlar. Benim çalıştığım yerde 200 kişiden sadece 10 tanesi kadın. Hiç kadın çalışan olmayan fabrikalar da var. Feodal yapı devam ediyor. Kocası çalıştırmak istemiyor ama yoksul kaldığı durumda mecbur kalıyor.”
Kreş bir sosyal hak
Gaziantep’de çalışan kadınların birçoğu evlendikten sonra çalışmayı bırakmak durumunda kalırken, çalışmaya devam etmek zorunda olanlar yoksulluğun pençesine düşmüş aileler oluyor. Tabii ki kadınların çalışması sadece yoksulluğa bağlanamaz. Bugün kadınların çok büyük bir oranı meslek sahibi olmak, kendi parasını kazanmak ve bağımsız olarak hayatlarını sürdürmek adına çalışmayı kendi vazgeçilmezi olarak görüyor. Fakat Antep’de erkeklerin kadınlar üzerinde baskıları onları küçük atölyelerde çalışmaya itiyor. Bir başka çalışma biçimi ise ev eksenli işler. Aslında bu yapının sadece Antep ile sınırlı olmadığını, Türkiye’nin hemen hemen her yerinde geçerli olabileceğini tahmin edebiliriz. Gaziantep’de farklı olarak belki de erkek egemen yapı kendini daha fazla hissettirmekte, kadın istihdam oranı bölge illere nazaran bile düşük kalabilmekte. Üstelik kadın istihdamının oldukça yaygın olduğu tekstil sektöründe dahi bu durum karşımıza çıkıyor. Son zamanlarda sayısı oldukça artan Suriyeli işçileri ve özellikle çocuk işçileri de kattığımızda Antep oldukça hareketli, dinamik ve sürekli gözlemlenmeye müsait bir istihdam yapısıyla karşımıza çıkıyor. Sadece küçük bir pencere açtığımız bu konuyu kadınların işgücüne katılımını kolaylaştıracak etmenlerin altını çizerek kapatmakta fayda var. Bunlardan belki de en önemlisi kadın çalışmasını ayıp, günah olarak gören erkek egemen kültür. Bu kültürün aşındırılması, kadının aileden bağımsız bir birey olarak görülmesi gerekiyor. Özellikle de birkaç büyük il dışında Anadolu’da sanayinin gelişmekte olduğu illerde. Bunun dışında ev ve çocukyaşlı bakım işlerinin kadının üstünden alınması, ebeveyn izni, kreş vs. bir teşvik olarak değil, sosyal hak olarak görülmelidir. Sektörde kadınların gönürlüğünü ve yasal haklarına ulaşmasını engelleyen kayıt dışılığın yok edilmesi ve bağlı olarak kadın işçi çalıştırmanın en cazip yanı olan düşük ücretlerin önüne geçilmesi gerekir.