Manşet Haberler

5 Haziran Dünya Çevre Günü: “Sağlıklı Gezegen ve Sağlıklı Çevre, Sağlıklı Toplumlar Demektir”

Gezegenimiz kelimenin tam anlamıyla bir felakete sürükleniyor. Bu felaket ekolojik yıkımdır. Zehirli kimyasalların, fosil yakıtların ve nükleer enerjinin tüm zararlarının bilinmesine rağmen yoğun kullanımı, orman ve tarım alanlarının hızla darlaştırılması, ekonomik ranta dönen kaotik kentleşme ve iklim krizi bu felaketin kaynağıdır.

Bunların yanı sıra, karbon salınımının sıfırlanamaması, hava sıcaklığı artışının engellenememesi, teknolojik gelişmelerin çevreye ve doğal yaşama yönelik yıkıcı etkilerinin durdurulamaması, ekolojik yıkımı tetikliyor.

Oysa gezegenimizde yalnız değiliz. Bitkiler, bakteriler, böcekler, mantarlar ve diğer canlılar, ekosistemimizin sürdürülebilirliği açısından olmazsa olmazdır. İnsanlığın Covid-19 küresel salgınını yaşadığı bugünlerde, ekosistemlerin varlığını olumlu yönde devam ettirebilmesinin, hastalıkların yayılmasının önlenmesinde önemli bir unsur olduğu asla unutulmamalıdır. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın “Dünyanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi” başlıklı raporuna göre; ormanların tahrip edilmesi ve bozulmasıyla birlikte insanlar yeni mikroplara ve onlara konakçılık yapan yabani türlere maruz kalmaktadır. 

Dünyanın fiziki ve biyolojik yasalarını ve toplumsal alanı tehdit ederek birçok boyutta etkisini gösteren iklim krizi, ekolojik yıkım ve çevre kirliliği, aynı zamanda çalışma yaşamını da etkisi altına alıyor. “Isı stresi” Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün araştırmalarında önemli bir konu başlığı haline geliyor. Buna göre dışarıda çalışan ve yüksek ısıya maruz kalan işçiler, ekolojik yıkımla iç içe gelişen iklim krizinden büyük ölçüde etkilenecek ve çok daha olumsuz koşullar içinde üretecektir. Bu durum iş sağlığı ve iş güvenliği bakamından büyük bir risktir. Ayrıca, ekolojik yıkımın gelecekte zorunlu göç dalgalarına yol açarak istihdam yapısını etkileyeceği de bir gerçektir.

Ekolojik yıkımın yol açtığı felaketi ortadan kaldırmanın tek yolu, doğanın korunmasını temel alan etkin çevre politikalarının, bilimsel kurallar ve ilkeler doğrultusunda uygulanmasıdır. Bu, çok taraflı bir çözüm sürecini zorunlu hale getirmektedir. Çözüm arayışlarına omuz vermek üzere her türden demokratik araçlar ve kanallar kurulmalı, başta sendikalar ile meslek örgütleri ve demokratik kuruluşlar olmak üzere toplumsal yaşamın önemli unsurları bu sürece dahil edilmelidir. 

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, gezegenimizin geleceğinin insanlığın geleceği olduğunu hatırlatıyoruz. 

Sağlıklı gezegen ve sağlıklı çevre, sağlıklı toplumlar demektir.

 

Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu