5 Haziran Dünya Çevre Günü: “Gezegenimizin ve insanlığın geleceği yaşanabilir çevrededir.”
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler geçtiğimiz yüzyılın başından bu yana hiç olmadığı kadar hızlandı. Özellikle sanayi, ulaşım, enerji, iletişim ve bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, insanlık açısından pek çok olumlu ilerlemeyi de beraberinde getirirken bunların çevreye ve doğal yaşama yönelik yıkıcı etkileri yaygınlaşarak arttı.
Günümüzde fosil yakıtların ve nükleer enerjinin bilinen tüm zararlarına ve risklerine rağmen yoğun kullanımı, kaosa dönen kentleşme, insan ve çevre sağlığına özensiz yaklaşım, dünyamızı her geçen gün daha da yaşanamaz hale getirdi ve getiriyor. Son 50 yılda giderek artan bu uygulamaların sonuçları küresel ısınma, iklim değişikliği, doğal yaşamın yok olması ve Çernobil ile Fukuşima’da tanık olduğumuz gibi çok daha büyük felaketlerle ortaya çıkıyor.
Dünyada yaşanan bu süreçlerde ülkemiz de bir istisna değildir. Özellikle betonlaşmanın ve rant odaklı kentleşmenin, tarıma ve doğal alanlara yönelik politikaların sonucunda yaşadığımız topraklar büyük bir ekolojik felaketin eşiğindedir.
– Tüm dünyada nükleer enerjiden vazgeçilmesi ve yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması yönündeki politikalar öne çıkarken, Türkiye’de 3 nükleer santralin kurulması planlanıyor. Geçtiğimiz ay Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının temelinde yaşanan çökme, santralin güvenliği ve yaşanabilecek olası facialar konusunda endişe veriyor.
– Bilim insanlarının, uzmanların ve halkın tüm itirazlarına rağmen hayata geçirilmek istenen termik santral projeleri kıyı şeritleri başta olmak üzere ülkenin dört bir yanına yayılmış durumdadır.
– Bundan yalnız 50’yıl önce, canlı yaşamının olmadığı akarsu ve göller neredeyse bulunmazken, artık süreç dramatik biçimde tam tersine dönmüştür; canlı yaşamın olduğu göl ve akarsu sayısı inanılmaz ölçüde azalmıştır.
-Başta Doğu Karadeniz Bölgesinde olmak üzere nerede bir akarsu var ise sanki enerji sorunlarını kökten çözecekmiş gibi HES’ler kurulmaktadır. Oysa kısa, orta ve uzun dönemde doğal yıkıma yol açacak HES’ler çevrenin yüreğine saplanmış hançerden başka bir şey değildir.
– Toroslardan Ege Dağlarına; Kaz Dağlarından Yıldız Dağlarına; Bolu, Küre ve tüm Doğu Karadeniz Dağlarına yayılmış bulunan milyonlarca hektarlık orman, mera ve yayla hoyratça açılan madenlere, taş ocaklarına ve yollara kurban edilmektedir. Buralarda yalnızca bitki örtüsü değil yaban yaşam da büyük tehlike altındadır.
– Üç tarafı denizlerle çevrili olduğu, Marmara gibi bir iç denizin bulunduğu gururla anlatılan bu ülkenin, denizleri kötü kent ve sanayi planlaması sonucu evsel ve sanayi atıklarıyla kirletilmiştir ve her geçen gün daha da kirlenmektedir.
– Başta rant odaklı kent politikalarının merkezi olan İstanbul’da olmak üzere hayata geçirilen ve geçirilmesi planlanan dev projeler, hem doğal dengeyi, hem de insan yaşamını büyük tehlike altına sokmaktadır. İşçilerin yoğun baskı altında tutulması ile gündeme gelen; göçmen kuşların yolu üzerinde bulunması ve Kuzey Ormanlarını olumsuz etkileyeceği için eleştirilen ve yıl içinde hizmete açılan İstanbul’un üçüncü havalimanında daha ilk aylarında yaşanan sorunlar, bu dev projelerin çevreye dönük olumsuzluklarını çarpıcı biçimde özetlemektedir.
Tüm bunlar çevre ve doğal yaşama yapılan saldırganlıkların yalnızca birkaçıdır. Gerçek, sözcüklerle anlatılamayacak kadar kötüdür. Ne yazık ki gündeme getirilen yeni yatırımlarla çok daha kötüleşmektedir.
Bu olumsuzluklar yalnızca insanların çevre konusundaki bireysel duyarsızlıklarıyla açıklanamaz. Gerçek sorumlular, bilimsel olmaktan uzak plan ve politikaları yaşama geçirenlerdir
Tüm bu olumsuzluklara suskun ve duyarsız kalmak olanaksızdır. Küçük ya da büyük, genel ya da özel, dar ya da geniş her bir tepkinin anlamı çok değerlidir.
Çözüm doğanın korunmasını temel alan etkin çevre politikalarının koşulsuz, ancaksız, amasız bilimsel kurallar ve ilkeler doğrultusunda bir an önce yaşama geçirilmesidir.
5 Haziran Dünya Çevre Gününün anlamının, yerküremize duyduğumuz sorumluluklarla artacağına inanıyoruz. Unutulmamalıdır ki gezegenimizin ve insanlığın geleceği ve umudu yaşanabilir çevrededir.
Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu