5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü Kutlu Olsun
Eğitim ülkemizde en önemli sorun alanlarından birini oluşturmaktadır. Nüfusun neredeyse yüzde 10’u okur yazar değildir. Eğitim kurumları yeterli donanımlardan yoksundur; kamu eğitim kurumlarını güçlendiren politikalar yerine özel eğitim kurumlarına öncelik tanınmaktadır; bilimsel eğitimin geliştirilmesi değil bilimsellikten, gerçeklikten ve akılcılıktan uzak ayrımcı, eleyici, eşitsizlikçi eğitim programları dayatılmaktadır.
Türkiye’de eğitim sisteminin taşıyıcı unsurlarını oluşturan öğretmenler, toplumsal sorumluluklarıyla orantılı olamayan ağır yüklerin altındadır. Onlar bir yandan mesleğe girişte büyük sorular yaşarken, çalışma sürecinde ve emeklilik yaşamlarında giderek artan sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Bugün Türkiye’de ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı 700 bine ulaşmıştır. İşe girişte ayrımcılıklarla karşılaşan öğretmenler, çalışma sürecinde farklı düzeylerde eşitsiz ortamlarda bırakılmaktadır. Güvencesiz çalışma yalnızca özel sektörde yaygın ve genel bir sorun değil kamu okullarında önemli bir sorun olarak varlığını korumaktadır.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (Unesco) ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun birlikte gündeme getirerek 1994 yılında kabul ettiği “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”, öğretmenlerin küresel sorunlarının çözümlenmesi için duyarlılıkların gündeme getirildiği bir gün olarak kutlanmaktadır.
Tüm öğretmenlerin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü kutlarken, bu günün gündeme getirilmesine gerekçe oluşturan 5 Ekim 1966 tarihli “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye”nin temel ilkelerine uyumlu davranılması gerekli ve zorunludur:
-Eğitim, insan kişiliğinin çok yönlü gelişimine ve toplumun manevi, ahlaki, sosyal, kültürel ve ekonomik ilerlemesine katkı sağlamalı; insan haklarına saygı gösterilmesine yönelik olmalıdır.
-Öğretmenlerin yetiştirilmesinde ve istihdam edilmesinde ırk, renk, cinsiyet, din, siyasi görüş, ulusal veya sosyal köken veya ekonomik şartlar gibi koşullar ileri sürülerek ayrımcılığa olanak tanınmamalıdır.
-Öğretmenlerin çalışma koşulları, etkili öğrenmeyi teşvik edecek ve mesleki görevlerine odaklanmalarını sağlayacak biçimde olmalıdır.
-Öğretmen örgütleri, eğitim politikalarının belirlenmesinde ilişkili ve etkili bir güç olarak tanınmalı ve yer almalıdır.
-Eğitim planlaması yaşam koşullarını iyileştirmek üzere programlanan ekonomik ve sosyal planlamaların ayrılmaz bir parçasını oluşturmalıdır.
-Mesleğin geleceğini oluşturan kadın ve erkek tüm genç öğretmenler için destekleyici, geliştirici, ilerletici programlar uygulanmalıdır.