Emeklinin feryadı: Derhal seçim – Atilla Özsever (Gazete Duvar)
12 bin 500 TL’ye çıkarılan en düşük emekli aylığı, 19 bin liralık açlık sınırının, 24 bin liralık bir bekar çalışanın geçim masrafının hatta 17 bin liralık asgari ücretin altında kaldı. Emekli ve Emekçiler Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği toplantıda emekliler, AKP’den umudu kestiklerini belirterek “derhal seçim” istediler.
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM’ye sunulan vergi paketinde en düşük emekli aylığının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılacağını açıkladı. AKP’li Güler, bu aylıktan 3,7 milyon emeklinin yararlanacağını belirtti.
Ocak-Haziran 2024 dönemini kapsayan altı aylık enflasyon farkı yüzde 24,73 oldu. SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarında temmuz ayı başında bu oranda bir artış yapıldı ancak bu artış emeklinin kök aylığına yansımadığından dört milyona yakın emekli hiç zam almamış olacak ve aylıkları 10 bin lira olarak devam edecekti.
Kamuoyundaki tepkiler sonucu AKP iktidarı, en düşük emekli aylığını 12 bin 500 TL’ye yükselten yasa tasarını Meclis’e sundu. Ancak bu 2 bin 500 liralık artış, son derece düşük kaldığından emekliler sefalet ücreti düzeyinde yaşamaya mahkum edildiler.
Türk-İş, Haziran 2024 ayı itibariyle açlık sınırını 18 bin 980 TL olarak açıkladı. Bir bekar çalışanın yaşam maliyeti de aylık olarak 24 bin 614 TL.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmalar Merkezi’nin (BİSAM) açlık sınırı tespiti de 19 bin 44 TL, dört kişilik bir ailenin geçim masraflarını içeren yoksulluk sınırı da 65 bin lira düzeyinde.
Gerek 12 bin 500 liralık en düşük emekli aylığı, gerekse 14 bin 500 lira olan ortalama emekli aylığı, açlık sınırının altında bulunuyor.
EMEKLİLERİN İSYANI
Emekli ve Emekçiler Dernekleri Federasyonu Başkanı Gönül Boran Özüpak, önceki gün açıklanan en düşük emekli aylığı sonrasında federasyona bağlı emeklilerin katıldığı bir zoom toplantısı düzenledi.
Aynı zamanda eski EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Federasyonu Başkanı olan Gönül Boran Özüpak, 2 bin 500 liralık zammı asla kabul etmediklerini, yıllar itibariyle gerçek enflasyonun dikkate alınması halinde en düşük emekli aylığının 35 bin lira olması gerektiğini söyledi.
CİMER’e de şikayet dilekçesi gönderdiklerini hatırlatan Özüpak, “Geçim yoksa gelsin seçim” dedi. Toplantıya katılan emekliler de, AKP iktidarından artık hiçbir beklentileri olmadıklarını ve derhal seçime gidilmesi gerektiği görüşünü savundular.
Asgari ücrete de herhangi bir zam yapılmadığına işaret eden emekliler, “Asgari ücretliler ve emekliler olarak sokakta mücadele vermeliyiz” dediler.
‘SOSYAL ATIK’
Yine önceki akşam Tele-1 Televizyonunun “Söz Bizde” programına katılan vergi uzmanı Nedim Türkmen, açlık sınırının altındaki en düşük emekli aylığına tepki göstererek “Hükümet, emekliyi sosyal atık olarak görüyor” dedi.
Nedim Türkmen, gelir vergisinin yüzde 62’sini ücretlilerin ödediğine dikkat çekerek “Sermaye kesiminden vergi almıyorlar, dolaylı vergiye başvuruyorlar. Dolaylı vergi oranı da yüzde 68. Yani tüm dar gelirli yurttaş, ücretliler vergi mahkumu, sermaye için de vergi cenneti söz konusu” şeklinde görüş belirtti.
Vergi uzmanı Türkmen, hükümetin tasarısında vergi matrahlarının ayarlanmadığını, ücretlilerin maaşlarında ilk üç ay sonrasında matrah yükseldiğinden gelirlerinin düştüğünü belirtti ve yüksek gelirliler açısından vergi matrahının da yüzde 45 sınırına çıkarılmasını istedi.
Nedim Türkmen, asgari ücretin artırılmadığını da hatırlatarak “Ne asgari ücret ne de diğer ücretlerdeki artış enflasyona sebep olmaz. TÜİK başkanı açıkladı; enflasyona yüzde 45 oranında şirket karları neden oluyor, maaş zamlarının etkisi ise sadece yüzde 4.5” dedi.
FT: MAAŞLAR DONDURULABİLİR
Öte yandan İngiliz iş dünyasının önemli gazetelerinden Financial Times (FT) bu hafta başında Türkiye ile ilgili yayınladığı bir analiz yazısında önemli iddialarda bulundu. FT, şunları yazdı:
“Türkiye’de bütçe açığının azaltılması amacıyla memur maaşlarının dondurulması gibi sert önlemlere başvurulabilir.”
Ülkemizde sermaye kesiminden yeterli düzeyde vergi alınmadığından ve bütçenin önemli bir bölümü de faiz ödemelerine gittiğinden memur maaşlarının ödenmesinde sıkıntı ortaya çıkabilir.
TEMEL SORUN
Emekliler açısından da temel sorun, AKP’nin 2008 yılında çıkardığı 5510 sayılı yasadan kaynaklanıyor. 5510 sayılı yasada, hem aylık bağlama oranları düşürüldü, hem de emekliye milli gelirden ayrılan refah payı oranı azaltıldı.
Tabii ki bu uygulama, AKP iktidarının bilinçli bir tercihi idi. O dönemde emek örgütleri yeterli bir mücadele vermediler. Şimdi de güçlü bir mücadelenin eksikliği duyuluyor. Ciddi bir ekonomik ve demokratik mücadele vermek gerekiyor.
Sendikalar, emek örgütleri böyle bir mücadelenin öznesi olmak durumunda. Siyasal sürecin etkilenmesi ve erken seçime gidilmesinin de yolu, böyle birleşik güçlü bir mücadeleden geçiyor.
1989 Bahar eylemlerinde olduğu gibi tabandan ve yerellerden başlayan sendikal mücadele, zamanın ANAP hükümetini de erken seçim sonucu iktidardan uzaklaştırmıştı. Kuşkusuz şimdiki koşullar farklı ancak tarihi örnekleri ve deneyimleri de göz önünde bulundurmak gerekir.