ODTÜ’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İçin Kitlesel Basın Toplantısı
Tez-Koop-İş Sendikası Ankara 2 No’lu Şubesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektörlüğü (ODTÜ) ve bağlı işyerlerinde çalışan üyelerimizle 8 Mart 2022 tarihinde Rektörlük Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
ODTÜ kampüsünde Rektörlüğe toplu olarak sloganlar eşliğinde yürüyen işçiler, ODTÜ Yönetiminin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Konferans Salonu’nun tahsis edilmemesini ve tahsis edilmesi durumunda ise ücret talep edilmesini protesto etti.
Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Özgen, burada yaptığı konuşmada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi önemli etkinlik için ODTÜ yönetiminin gösterdiği tutumu eleştirerek, uygulamanın kabul edilemeyeceğini belirtti.
Şube Başkanı Mustafa Özgen’in konuşması ardından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün önemini vurgulan basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada özetle şu görüşler dile getirildi:
“Kadın işçiler ev içindeki karşılıksız emeklerinden kaynaklı iş piyasasında esnek, kayıtsız, güvencesiz, düşük işlerde çalışıyor, iş piyasasında daha fazla sömürüye karşı yaşamın her alanında her türlü eşitsizlikle mücadele etmeye devam ediyor. Türkiye’nin dört yanındaki fabrika, atölye ve depolarda örgütlenen, sendikalaşan güvenceli yaşama ve çalışma haklarının mücadelesini veren kadın işçiler, kendilerine dayatılan güvencesiz ve sendikasız çalışma biçimlerine itiraz ediyor, örgütleniyor, tüm direnişlerin en önünde yer alıyor.
Her gün önümüze en az bir kadın cinayeti haberi ve en az bir şiddet, istismar failinin serbest bırakıldığı haberi düşüyor. En çok evlerinde şiddete uğruyor kadınlar ve iktidarın kadınları eve hapsetme politikalarıyla da bu şiddet bir sarmala dönüşüyor. Bir yandan aile kurumu kutsanıyor, diğer yandan kadınlar ekonomik, toplumsal, hukuki açıdan derin bir olanaksızlığa hapsediliyor. Kadınları her gün ölümle burun buruna getiren, psikolojik ve fiziksel hasarlar oluşturan bu şiddet normalleştiriliyor. Kadınları şiddetten koruması, uzaklaştırması gereken 6284’ün etkin uygulanmadığını, hatta kadınların şiddet gördükleri eve geri gönderildiklerini, ölümle tehdit eden kocaların serbest bırakıldığını biliyoruz. Bu nedenle bizler; 6284 sayılı yasa dahil mevcut yasaların etkin uygulanması; Türkiye’nin imzacısı olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin (CEDAW) gereğinin yerine getirilmesi; iş yaşamında toplumsal cinsiyet temeline dayalı şiddet ve tacizi önlemeye yönelik düzenlemeleri içeren Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı Sözleşmesi’nin (ILO 190) onaylanması ve uygulanmasını istiyoruz. Evde, işte, sokakta, tüm toplumsal yaşamda şiddetsiz ve güvenli bir yaşam sürmek istiyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma ve Medeni Yasa’da değişiklik gibi kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verilmesini istiyoruz.
Eşit yurttaşlık hakkımızı, kadınların hayatın her alanında eşit temsilini sağlamak, eşitliği hayata geçirmek için somut adımlar atılmasını istiyoruz.
Sendikal örgütlenme hakkı anayasal bir haktır ve insan hakları bir bütündür. Ekonomik kriz koşullarında: İşçilerin örgütlenme haklarına saldırılar, işçilere hak ettikleri ücretlerin verilmemesi ve kadınların ve çocukların nafaka hakkına göz dikilmesi de aynı bütünün parçalarıdır. Temel hak ve özgürlüklerini kullanmak, demokratik laik bir hukuk devletinde eşit, özgür ve şiddetten uzak bir yaşam sürmek istiyoruz.”