Aşırı sıcaklardan ölümler: sırada kimler var? Orman yangınları (2) Mustafa Durmuş
Türkiye’de çıkan orman yangınlarını ele aldığımız ilk bölümde bu yangınların nedenleri konusunda esas olarak; “ormanların özelleştirilmesi (orman içi özel yapılaşma)”, “ormansızlaştırma”, “ormanların köylülere kapatılması”, “ormanları inşaat rantına açmak için yapılan sabotajlar” ve “özel elektrik iletim şirketlerinin iletim hatlarında yapması gereken ama yeterince yapmadığı bakımlar” gibi faktörlere vurgu yapıldığına dikkat çektik.
Bu faktörlerin hepsinde haklılık payı ve bu bağlamda siyasal iktidarın da sorumluluğu olduğu çok açık.
Ancak bu değerlendirmeler küresel ısınma faktörünü de gözden kaçırmamalı ki küresel ısınma konusunda iktidarın izlemekte olduğu ranta dayalı doğayı tahrip eden politikaların çok büyük payı var. Ayrıca küresel ısınma ekolojik tahribat biçiminde doğanın sömürülmesine dikkat çekerken, aynı zamanda emekçiler üzerindeki ölümcül etkileriyle emek sömürüsüne de neden oluyor.
Bugünkü yazımız küresel ısınmanın emek üzerindeki tahribatı ve alınması gereken önlemler üzerine. Ama öncelikle, İskenderun’da 40 derece (°C) sıcakta eğitim yaptırıldıkları için su kaybından cinayete kurban edilen iki askerimizi unutmayalım. Bu ve benzerleri bundan böyle açık hava da çalışmak zorunda kalan tarım işçileri, temizlik işçileri ve inşaat işçileri başta olmak üzere işçi sınıfının önemli kısmının da başına gelebilir.
Küresel ısınmada son durum
Küresel ısınmada son durumu geçen bölümden alıntılayarak, bir kez daha hatırlatalım: Bu yılın ocak ayı, kayıtlara geçen en sıcak ocak ayı oldu (sanayileşme öncesi seviyelerin 1,7°C üzerinde). Haziran 2025 ise cehennem sıcaklarının bir fragmanı gibiydi.
Küresel olarak, son 12 aylık dönemde görülen hava sıcaklıklarının (Temmuz 2024- Haziran 2025) yıllık ortalaması; 1991-2020 ortalamasının 0,67°C üzerinde ve sanayi öncesi seviyeyi tanımlamak için kullanılan tahmini 1850-1900 ortalamasının 1,55°C üzerinde seyrediyor. Yani 2015/16 ve 2019/20 dönemlerinde ulaşılan 1991-2020 döneminin 0,46°C üzerindeki önceki en yüksek 12 aylık ortalamalardan çok daha yüksek.
Aşırı sıcaklarda çalışmanın riskleri
Bu riskler çeşitlidir ve daha yüksek sıcaklıklarda giderek daha şiddetli hale gelirler. Araştırmalar, 20 °C’in üzerinde bile iş kazası riskinin arttığını, konsantrasyon bozukluğu ve yorgunluk nedeniyle verimliliğin düştüğünü gösteriyor. Terli avuç içleri gibi önemsiz gibi görünen şeyler, işçilerin kayma veya bir şeyleri düşürme olasılığını artırabiliyor. Ancak sıcaklıklar aşırı hale geldikçe sağlık açısından daha doğrudan riskler görmeye başlıyoruz: sıcak çarpması veya bayılma riskinde artış, kafa karışıklığı ve nihayetinde ciddi organ hasarı ve hatta ölüm riski. Bunlara cilt kanseri tehlikesini de ilave etmek gerekiyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geçen yıl hazırlanan, “İşyerinde Isı: Güvenlik ve Sağlık Üzerindeki Etkileri” başlıklı rapor (1), dünya genelinde daha fazla emekçinin sıcak stresine maruz kaldığı konusunda bizi uyarıyor.
Söz konusu veriler, daha önce aşırı sıcağa alışık olmayan bölgelerin artan risklerle karşı karşıya kalacağını, zaten sıcak olan iklimlerdeki çalışanların ise daha da tehlikeli koşullarla karşılaşacağını ortaya koyuyor. Genel olarak rapor, en çok Afrika, Arap ülkeleri ile Asya ve Pasifik’teki işçilerin aşırı sıcağa maruz kaldığını gösteriyor. Bu bölgelerde işgücünün sırasıyla yüzde 92,9’u, yüzde 83,6’sı ve yüzde 74,7’si etkileniyor. Bu rakamlar, mevcut en son rakamlara göre (2020) küresel ortalama olan yüzde 71’in üzerindedir. Rapora göre en hızlı değişen çalışma koşulları (Türkiye’nin de aralarında bulunduğu) Avrupa ve Orta Asya’da görülüyor. Bu bölge, 2000 yılından 2020 yılına kadar, aşırı sıcağa maruz kalmada en büyük artışı kaydetti ve etkilenen işçilerin oranı yüzde 17,3 ile küresel ortalama artışın neredeyse iki katına çıktı.
Geçen yıl 4,200 işçi aşırı sıcaklardan hayatını kaybetti
Rapor, 2020 yılında küresel çapta 4.200 işçinin sıcak hava dalgaları nedeniyle hayatını kaybettiğini tahmin ediyor. Toplamda 231 milyon çalışan 2020 yılında sıcak hava dalgalarına maruz kaldı ve bu rakam 2000 yılına göre yüzde 66’lık bir artışa işaret ediyor. Bununla birlikte rapor, küresel olarak her 10 çalışandan 9’unun sıcak hava dalgası dışında aşırı sıcağa maruz kaldığını ve aşırı sıcaktan kaynaklanan her 10 iş kazasından 8’inin sıcak hava dalgaları dışında meydana geldiğini vurguluyor. (2) (Bu durum asıl tehlikenin sıcaklıkların aşırı artmasından ziyade kapitalizmin kendisi olduğunu ortaya koyuyor).
İnşaat işçileri, temizlik işçileri, tarım işçileri ve dış mekânda çalışan güvenlik görevlileri en yüksek riskli gruplar
Açık havada çalışanlar (özellikle inşaat işçileri ve temizlikçiler), aşırı sıcağa en çok maruz kalanlar. 2040 yılına kadar, (Birleşik Krallık’ta-BK) bu işçilerin bir milyondan fazlasının sadece aşırı hava olayları sırasında değil, yaz boyunca 27 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda çalışacak olması muhtemel. Bu durum, önlem alınmadığı takdirde kaçınılmaz olarak, ölümlere yol açacak tehlikeli bir ‘yeni normalin’ oluştuğuna işaret ediyor. (3)
TUC raporu ne diyor?
Geçtiğimiz aylarda Birleşik Krallık İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TUC) bu konuda bir rapor hazırlayarak uyarılarda bulundu. Rapora göre:
“Bir işyeri çok sıcak olduğunda, bu sadece konforla ilgili bir sorundan daha fazlası demektir. Eğer sıcaklık çok yükselirse sağlık ve güvenlik sorunu haline gelebilir. İnsanlar çok ısınırsa baş dönmesi, bayılma ve hatta sıcak krampları geçirir, çok sıcak koşullarda vücut ısısı yükselir. Vücut ısısı 39 derecenin üzerine çıkarsa, sıcak çarpması veya bayılma riski vardır. Deliryum (41 derecenin üzerinde) kafa karışıklığı meydana gelebilir. Bu seviyedeki vücut ısısı ölümcül olabilir ve bir işçi iyileşirse, telafisi mümkün olmayan organ hasarlarına maruz kalabilir. Ancak daha düşük sıcaklıklarda bile ısı, konsantrasyon kaybına yol açar ve yorgunluk, çalışanların kendilerini veya başkalarını riske atma olasılığının daha yüksek olduğu anlamına gelir. Konsantrasyon kaybı kaygan, terli avuç içlerinin yanı sıra bazı kişisel rahatsızlıklarda artışa, koruyucu ekipmanların uygunsuz kullanımı veya kullanılmaması korumanın azalmasına neden olabilir. Isı, yüksek tansiyon veya yüksek ateş gibi diğer tıbbi durumları ve hastalıkları da kötüleştirebilir. Kalp üzerindeki yükün artmasının yanı sıra, kalp hastalığı ile etkileşime girmesi veya kalp hastalığını artırması nedeniyle işyerindeki diğer tehlikelerin etkisi ortaya çıkar. En yüksek sıcak stresi riskine sahip olan işçiler 65 yaş ve üzerindeki işçilerdir. Buna ek olarak yüksek sıcaklıklar sperm sayısının azalmasına neden olabilir ve hamilelik sırasında tehlikeli olabilir”. (4)
Kısaca ILO raporunda da vurgulandığı gibi, “aşırı sıcak stresi görünmez ve sessiz bir katildir ve hızla hastalığa, sıcak çarpmasına, ciddi kalp, akciğer ve böbrek sorunlarına ve hatta ölüme neden olabilir”.
Avrupa teyakkuzda
İspanya, İtalya, Fransa, Portekiz gibi ülkelerde hava sıcaklıklarının 40°C’yi aşması ve BK’de 35°C’ye yaklaşması (kayıtlara geçen en sıcak ikinci haziran ayının hemen ardından), kıtanın pek çok yerinde ciddi hava durumu uyarıları yapılmasına ve okulların kapatılması ya da nükleer enerji faaliyetlerinin durdurulması gibi önlemler alınmasına neden oldu.
İspanya’da İklim İzni Zorunluluğu
Örneğin İspanya’da Devlet Meteoroloji Ajansı (AEMET) tarafından yayınlanan kırmızı alarm, yerel makamlar tarafından uygulanan hareket kısıtlamaları veya çalışmaya devam etmeyi güvensiz kılan aşırı koşullar gibi durumlarda işçilere zorunlu izin verilmesi uygulaması getirildi. Bu süre zarfında işçiler ücret haklarını koruyorlar ve izin aldıkları için cezalandırılamıyorlar veya işten çıkarılamıyorlar. Mali sorumluluksa işverene ait. İklim izni vermeyen veya çalışanlarını güvenli olmayan koşullarda çalışmaya zorlayan işverenler, Sosyal Düzende İhlaller ve Yaptırımlar Yasası’nda (LISOS, Kraliyet Kanun Hükmünde Kararnamesi 5/2000) belirtildiği üzere, ihlalin ciddiyetine bağlı olarak 3.000 € ile 30.000 € arasında değişen para cezalarına çarptırılabilir.
Aynı kararname, şirketlerin iklim acil durumları için mesleki risk önleme tedbirlerini, meteorolojik uyarıların çalışanlara derhal iletilmesini ve mümkünse uzaktan çalışma da dahil olmak üzere çalışma programlarında ayarlamalar yapılmasını içeren eylem protokolleri oluşturmalarını zorunlu kılıyor. Bu gerekliliklere uyulmaması, risk seviyesine ve işçi güvenliği üzerindeki etkisine bağlı olarak 40.000 €’ya kadar para cezasına neden olabiliyor. (5)
Birleşik Krallık: 2050 yılında aşırı sıcaklar 27,1 milyon işçiyi ciddi sağlık risklerine maruz bırakabilir
Autonomy Enstitüsü’nde yapılan son araştırma raporu, önümüzdeki on yıllarda BK’de milyonlarca çalışanın tehlikeli çalışma sıcaklıklarına maruz kalacağını gösteriyor.
Bu rapor, iklim krizinin, aşırı sıcakları önümüzdeki yıllarda BK işçileri için nasıl büyüyen bir sorun haline getireceğini özetlerken, işyerlerinin uyarlanmasına ve işçilerin gerekli aciliyet doğrultusunda korunmasına yardımcı olacak bir dizi politika önerisi de sunuyor.
Özetle; “2020’lerin sonunda, BK’deki çalışanların neredeyse üçte ikisinin kendilerini 35 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda, aşırı sıcak hava dalgalarında çalışırken bulabilecekleri tespit edildi. 2050 yılına gelindiğinde, aşırı yaz sıcak dalgaları 27,1 milyon çalışanın tehlikeli sıcaklıklara maruz kalmasına neden olabilir. Diğer yandan, uluslararası alanda, Birleşik Arap Emirlikleri, İspanya ve Kıbrıs gibi diğer birçok devletin azami çalışma sıcaklıkları için yasal yönergeleri bulunuyor. Ayrıca, son zamanlarda yaşanan aşırı hava olayları nedeniyle, Yunanistan ve ABD gibi ülkeler ya geçici maksimum sıcaklık önlemleri aldılar ya da işyerinde aşırı sıcaklığın azaltılması için yeni politikalar hazırladılar. Bu artan risklere rağmen, BK mevzuatı şu anda işyeri için herhangi bir minimum veya maksimum sıcaklık belirtmiyor”. (6)
Nitekim BK’deki tepkiler sonucunda İşçi Partisi harekete geçti. Şu anda iktidarda bulunan bu partinin hazırladığı İstihdam Hakları Yasa Tasarısı Lordlar Kamarasında bulunuyor. Her ne kadar başlangıçta pek çok kişinin beklediği gibi önemli ölçüde sulandırılmış olsa da bu yasa tasarısı bu hükümetten gelen nadir olumlu bir müdahaleyi temsil ediyor. Ancak, sıcaklıklar arttıkça çok sıcak havalarda işçi güvenliğini sağlamaya yönelik hükümlerin düzenlemede yer almaması büyük bir eksiklik: (7)
Türkiye’deki yeni İklim Kanunu aşırı sıcaklar karşısında işçilerle ilgili önlemler getiriyor mu?
Türkiye’de ise temmuz ayında bir kanun çıkarıldı. Resmî Gazete’nin 9 Temmuz 2025 tarihli sayısında yayımlanan İklim Kanununda, toplumu koruyucu bazı önlemleri içermesi beklenirdi. Kömür madencilerinin, termik santral çalışanlarının bozulan sağlıklarını iyileştirmeye yönelik sağlık programları; orman yangınlarına, sel vb. hava olaylarına koşan itfaiyecilerin, orman işçilerinin, afet birimleri emekçilerinin, sıcak ve soğuk hava dalgalarında açık havada, denizde, tarlada, işyerlerinde çalışmak zorunda bırakılan emekçilerin iyi oluşlarını koruyan önlemler alınması gibi.
Oysa İklim Kanunu bu ilkelere göre hazırlanmış ve aşırı sıcaklıklarda çalışan işçileri korumayı içeren bir kanun olmadığı gibi, aşırı ısınmayı azaltan özellikle karbondioksitin atmosferden emilerek uzaklaştırılmasında rolü bulunan yutak alanlar olarak ormanların, denizlerin, bitki örtüsünün, sulak alanların korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, artırılması için somut politika araçları belirtmiyor, sadece sözel olarak “tedbirler alınır” deniliyor: Dolayısıyla, kanunda salımların atmosferden uzaklaştırılması konusu da boşlukta bırakılıyor. Kaldı ki İklim Kanunuyla aynı zamanda TBMM gündeminde olan “95 sayılı torba kanun” zeytinlikleri madenciliğe açıyor, ormanlarda, özel çevre koruma bölgeleri, sulak alanlar ve öteki korunan alanlarda madenciliği daha da kolaylaştıran düzenlemeler getiriyor. (8)
Küresel ısınmadaki artış yeni emek koruyucu önlemleri zorunlu kılıyor
Bu çerçevede TUC, maksimum sıcaklığın 30°C (yorucu işler yapanlar için 27°C) olması çağrısında bulunuyor. Ancak bu mutlak bir azami değer olarak düşünülüyor. İşverenler, sıcaklık 24°C’nin üzerine çıkarsa ve çalışanlar kendilerini rahatsız hissederse, bu azami sınırın aşağıya çekilmesi gerektiği belirtiliyor.
Kapalı mekânlarda makul bir sıcaklık sağlamak çok zor değildir. Çoğu zaman basitçe insanları doğrudan güneş ışığından uzaklaştırmak veya işçilerin bir pencere açmalarına izin vermek ya da sağlıklı klimalı ortamlarda çalışmalarını sağlamak gibi önlemler alınabilir. Ancak, her ne kadar işçi ve işyeri sağlığı ile ilgili yönetmelikleri sadece kapalı işyerleri için geçerli olsa da bu durum, işverenlerin dışarıda çalışan işçilere karşı bir yükümlülüğü olmadığı anlamına gelmez. Örneğin inşaat işçileri, tarım işçileri, turizm işçileri, belediye temizlik işçileri ve sıcak kabinlerde çalışan şoförler konusunda işverenlerin, işçilerin sağlık ve güvenliklerini korumak için genel bir görevleri vardır. İşverenler, işçiler için sağlık riski içermeyen, güvenli bir çalışma ortamı sağlamalıdırlar.
TUC’ye göre, işverenlerin işyerleri serin tutmak için atabileceği sekiz adım söz konusudur:
- Güneşten korunma: Uzun süre güneşe maruz kalmak açık havada çalışanlar için tehlikelidir, bu nedenle işverenler ücretsiz güneş kremi sağlamalıdır.
- Esnek çalışmaya izin vermek: Personele daha erken gelme veya daha geç kalma şansı vermek, onların yoğun saatlerde işe gidip gelmenin boğucu ve rahatsız edici koşullarından kaçınmalarını sağlayacaktır. Patronlar ayrıca sıcak havalarda personelin evden çalışmasına olanak sağlamayı da düşünmelidir.
- İşyeri binalarını serin tutmak: Pencereleri açmak, vantilatör kullanmak, personeli pencerelerden veya ısı kaynaklarından uzaklaştırmak gibi basit adımlar atılarak işyerleri daha serin ve daha katlanılabilir tutulmalıdır.
- İşyerlerini iklime dayanıklı hale getirmek: Havalandırma, hava soğutma ve enerji verimliliği önlemleri alarak binalar giderek artan sıcak havaya hazırlıklı hale getirilmelidir.
- İşyeri kıyafet kurallarını geçici olarak gevşetmek: İşçileri normalden daha rahat kıyafetlerle çalışmaya teşvik etmek (ceketleri ve kravatları evde bırakmak) onların serin kalmalarına yardımcı olacaktır.
- Personelin rahat etmesini sağlamak: Personelin sık sık mola vermesine izin vermek ve ücretsiz soğuk içecek tedarik etmek çalışanların serin kalmasına yardımcı olacaktır.
- İşçilerle ve sendikalarıyla konuşmak ve onları dinlemek: Personelin aşırı sıcaklarla en iyi nasıl başa çıkılacağı konusunda kendi fikirleri olacaktır.
- Dışarıda çalışanlar için makul saatler ve gölgelik alanlar oluşturmak: Dışarıdaki görevler, UV radyasyon seviyelerinin ve sıcaklıkların en yüksek olduğu 11:00-15:00 saatleri arasında değil, sabah erken ve öğleden sonra geç saatlerde planlanmalıdır. Patronlar mümkün olan yerlerde gölgelikler/ gölgelikler sağlamalıdır. (9)
Ancak ne BK’de (ne de Türkiye’de) işçi sağlığı ve işyeri yönetmeliklerinde azami işyeri sıcaklığına ilişkin herhangi bir hüküm mevcut. BK’de sadece ‘makul sıcaklık’ ifadesi var, ancak “makul “ün ne olduğu konusunda bir fikir birliği yok.
Türkiye’de bu konu “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik’te “ortam sıcaklığı” başlığı altında 21. Madde ile aşağıdaki şekilde düzenlenmiş durumda.
“Madde 21- İşyerinin ve yapılan işin özelliğine göre pencerelerin ve çatı aydınlatmalarının, güneş ışığının olumsuz etkilerini önleyecek şekilde olması sağlanır.”
Görüldüğü gibi burada da herhangi bir azami ısı derecesinden söz edilmiyor. Bu yüzden birçok işçi sadece rahatsız edici değil, aynı zamanda vücutlarına zarar verebilecek sıcaklıklarda çalışmak zorunda kalıyor. Yapılan toplu iş sözleşmelerinde ise genel olarak, bu konuya ait herhangi bir düzenleme bulunmuyor.
Yönetmelik ve toplu iş sözleşmelerinde ortam sıcaklığının azami sınırının belirtilmemiş olması büyük bir eksikliktir. Küresel ısınmanın ulaştığı düzey itibarıyla bu konuda acilen düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Herhangi bir düzenlemenin olmadığı dış mekânda çalışan işçiler için de azami sıcaklık derecesinin belirlenmesinin yanı sıra ilave önlemlerin alınması da gerekiyor.
Sonuç
Türkiye’de yapılan toplu iş sözleşmelerinde de (TİS) genelde böyle bir madde bulunmuyor. Oysa işçi sendikalarının da bundan böyle görevlerinden birisi de bu tür düzenlemeleri TİS’lere sokmak olmalıdır. İşyeri sendika temsilcilerinin görevleri de bu sıcaklıkların kontrolü ile ilgili olmak üzere genişletilmelidir. İşçilerin günün en sıcak saatlerinde dışarıda olmamaları için işlerin farklı şekilde organize edilmesi veya gölgelendirme yapılmasını sağlamak talep edilmelidir. Ayrıca dışarıda çalışan işçilere de güneşten korunma ve yaz boyunca yeterli içme suyu sağlanması talep edilmesi gerekir.
Bu bağlamda talepler şöyle olabilir:
- Tüm işlerin durması ve tüm çalışanların faaliyetlerini durdurması gereken bir sıcaklık sınırı belirlenmelidir.
- İşverenler, işçileri doğrudan güneş ışığı gibi yüksek sıcaklığın en kötü etkilerinden korumaya dönük, en uygun sığınma alanları olacak şekilde işyeri ortamlarını sağlamakla yükümlü tutulmalıdır.
- Molalar aşırı sıcaktan korunmayı sağlayarak çalışanlara dinlenme ve vücut ısılarını düzenleme fırsatı verdiğinden, özellikle açık havada çalışanların gölgede düzenli olarak barınmaya ihtiyacı vardır. Korunaklı düzenli molalar verilmesini sağlanmalıdır. Gece çalışmasıyla ilişkili riskler dikkate alınarak, ilave molalar tercih edilmelidir.
- Uzun süren aşırı sıcak dönemleriyle başa çıkmak için, gün boyu veya birkaç günlük iş bırakmanın uygulanması gerekebilir çünkü bu olaylar sırasında ortaya çıkan sağlık etkileri işçiler üzerinde bütüncül olarak görülür. Bu nedenle işi durdurma ya da iş bırakmaya izin verilmelidir.
- Son olarak bu önlemlerin mevzuatta yer alması yeterli olmaz. Bu konudaki başarı kurumsal farkındalığa, uyumluluğa ve iş ve çalışma otoritelerinin aktif gözetimine bağlıdır. İklim değişikliği ilerde zorluklar yaratmaya devam edecek ve giderek daha öngörülemez hale gelen bir ortamda çalışanların güvenliğini ve refahını artırmak için önümüzdeki yıllarda daha fazla düzenleyici gelişmeyi muhtemel kılacaktır.
Türkiye’ye gelince, son T. Maden İş’in grevinin ertelenmesinde görüldüğü gibi, birçok işçi hakkı yasada mevcut iken uygulanmasına izin verilmemekte, bu haklar yok sayılmaktadır. Küresel ısınmanın beraberinde getirdiği işçiler açısından ortaya çıkacak risklerin önlenmesi ancak bu yasal düzenlemelerin ardında durabilen işçilerden yana tutum alabilen demokratik bir siyasal iktidar ile mümkün olabilir.
Anahtar sözcükler: Aşırı sıcaklar, Azami ısı derecesi, İşçi sağlığı, İşyeri bina ve eklentilerinde alınacak sağlık ve güvenlik önlemlerine ilişkin yönetmelik, Küresel Isınma, TUC.
Dip notlar:
- https://www.ilo.org/resource/news/more-workers-ever-are-losing-fight-against-heat-stress (25 July 2024).
- Agr.
- https://tribunemag.co.uk/extremely-hot-worker-summer (23 July 2025).
- Health and safety – time for change | Temperature, TUC (July 2025).
- https://www.velascolawyers.com/en/employment-law-2/climate-change-and-its-impact-on-labour-rights-in-spain (23 March 2025).
- https://autonomy.work/portfolio/extreme-heat (26 May 2025).
- https://tribunemag.co.uk/extremely-hot-worker-summer (23 July 2025).
- Aykut Çoban, “İklim Kanunu: Emekçinin ve Doğanın Aleyhine, Sermayenin Çıkarına”, Tez-Koop-İş Sendikası gençemek dergisi (Ağustos sayısında yayımlanacak).
- https://www.tuc.org.uk/news/workplace-temperatures-week-action (19 May 2025).