Başkanla Söyleşi: Dergi ile Yeni ve Farklı Bir Yol Açıyoruz
Söyleşi: Necla Akgökçe – Volkan Yaraşır
Kadın dergisi çıkarma fikri nereden doğdu?
Dergiyi çıkarma nedeninin iki boyutu var: Birincisi kişisel, ikincisi ise Tez-Koop-İş sendikasının içinden geçtiği süreç ve bu sürecin bize yüklediği sorumluluklar. Ben TÜBİTAK kökenliyim. TÜBİTAK’ta bir dönem bilimsel dergilerin çıkarılmasına katkıda bulundum. Yani yayıncılık, kişisel olarak yabancı olmadığım bir alan. Ayrıca bir dönem sendikada genel eğitim sekreterliği görevini yürüttüm. Bu dönemde altı pilot bölgede kadın seminerleri gerçekleştirdik ve kadın komisyonları oluşturduk. Sektördeki kadın işçi yoğunluğunun farkında olarak kadın çalışmalarına ağırlık verdik. Akademiden de destek aldık. Bir kadın dergisi ve genç işçi dergisi çıkarmayı arzulamamıza rağmen gerçekleştiremedik. Adımlarımız birer birikim oldu. Bugün Tez-Koop-İş Sendikası dikkat çekici bir sürece girdi. Hem sektördeki kadın işçi yoğunluğu, hem de sendikanın yeniden yapılanması ihtiyacı, kadın işçilerin sendikal mücadelenin içine aktif olarak katılmasını zorunlu kılıyor. Bence sendikal hareket ve Tez-Koop-İş kritik bir eşikte. Sendikal alana hakim olan kadın dışlanmışlığının ayrımındayım, sonlandırılmasına dönük yapı ve süreçlerin işletilmesi gerekiyor. Sendikamız bunun farkında. Kadınların sendikal yaşamın bütününde söz, karar ve yetki sahibi olması için radikal adımlar atılmalı. Kadın dergisi ve genç işçi dergisi hem bir yeniden yapılanma aracı hem de sendikamızda yeni bir ruhun inşası için atılmış stratejik adımlar olarak ele alınabilir.
Sizce bir kadın dergisine neden ihtiyaç var?
Kendini çıplak olarak küresel düzeyde 1990’lı yıllarda dışa vuran sendikal kriz aslında geleneksel örgütlenme ve sendikal pratikleri tıkayan sonuçlar yarattı. Bir dönemin üretim tarzına göre şekillenmiş hatta sınıfı kontrol etme aracına dönüşmüş sendikal yapılar hızla erimeye ve işlevsizleşmeye başladı. Bu süreçte sermayenin ve devletin yeniden yapılanması ve neo-liberal sosyal yıkım programlarının önemli etkileri oldu. Süreç bir nevi işçi sınıfına yönelik karşı devrim gibi işledi. Bugün Türkiye sendikal hareketi de bu alt üst oluştan şiddetle etkileniyor. Giderek enformalleşen, taşeronlaşan ve feminalize olan (kadın işçi sayısı artan) esnek üretim modellerinin yaygınlaştığı koşullarda klasik sendikal politikalarla ve geleneksel örgütlenme yöntemleriyle ayakta kalmak mümkün değil. Sendikamız bu süreci 1990’lı yılların sonunda Sadık Özben’in başkanlığı döneminde gördü ve hızlı adımlar attı. Reflekssel düzeyde de olsa atılan adımlar Tez-Koop-İş’i ileri taşıdı. Kipa, Tansaş, CarrefourSA, Media-Markt örgütlenmeleri Tez-Koop-İş’i bugünlere taşıdı. Sermayenin yeniden yapılanmasına bağlı olarak, spekülatif sermayenin sanayi sermayesine göre birincil sermaye tipi olması ve bunun somut olarak perakende sektörüne yansımasını sendikamız gördü. Örgütlenme ve eğitim stratejilerini değiştirdi. Sendika böylece statükocu, atıl ve kamuya dayanan yapısını terk etti. Şimdi Tez-Koop-İş benzer bir radikal karar alma aşamasında. Sektörümüzdeki kadın ve genç işçilerin oranı bu kararları almamızı zorunlu kılıyor. Sektör Türkiye’de kadın ve genç işçilerin en yoğun çalıştığı alan. Sendikamızın varoluşunu bu eksene kaydırmak ve bu eksenden güç alarak yeniden yapılanmak bizim için acil bir görev. Yani kadın dergisi yeni stratejik yönelimimizi gösteren temel araçlardan biri haline gelmeli. Ayrıca sendika, kadın inisiyatifi ve iradesini yansıtacak ve açığa çıkaracak bir işlev görmelidir. Tez-Koop-İş Sendikası kadın inisiyatifini ve genç işçi inisiyatifini açığa çıkardığı oranda tarihinin en önemli adımını atarak Türkiye sendikal hareketinin taşıyıcıgücü haline gelebilir. Kadın dergisi bu anlamda iddialı ama mütevazı bir proje. Kadınların örgütlü güce dönüşmesi sendikamızı çelikten bir yapıya dönüştürebilir.
Yeniden yapılanmada kadınlara stratejik rol yüklüyorsunuz, bu rolün nedenlerini biraz daha açar mısınız?
Kadın özgürlük hareketi küresel düzeyde kapitalist kriz ve buna bağlı muhafazakar popülist dalganın yükseldiği koşullarda bir varoluş mücadelesi olarak etkinliğini giderek artırıyor. Otoriterleşme eğiliminin olduğu her koşulda kadınlar ilk harekete geçenler olmuştur. Kapitalist ve erkek egemen şiddeti en yalın ve acımasız olarak hisseden kadınlardır. Bir anlamda sosyal sınıf gibi hareket eden kadınlar günümüzde de olağanüstü adımlar atarak direnişin ve ayağa kalkışın simgeleridir. Küresel düzeyde son iki yıllık gelişmeler bile bu söylediklerimizi doğrular içeriktedir. Polonya, Arjantin, ABD, İzlanda, İrlanda ve Lübnan’da otoriter, muhafazakar iktidarlara karşı kadınlar olağanüstü eylemler yaptı. 2016 yılında Polonya’da 60 şehirde milyonlarca kadın kürtajın yasaklanmasına karşı sokağa çıktı ve yasayı geri çektirdi. Arjantin’de 2016 yılında yüzbinlerce kadın, şiddete ve kadın cinayetlerine karşı grev çağrısı yaptı, meydanlara çıktı. İrlanda’da kürtaj hakkı için kitlesel eylemler düzenlendi. İngiltere’de kitlesel sokak eylemleri yaşandı. ABD’de Donald Trump’a karşı milyonlarca kadın sokağa çıktı. ABD tarihinin en kitlesel gösterilerinden birisi gerçekleşti. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, kadının ablukaya alınması, kadın bedenine müdahale ve gündelik hayatın kadın düşmanlığı ideolojisiyle yeniden düzenlenmesi, özünde sınıfsal karakterdedir. Erkek egemenliğine dayalı kapitalizmin yeniden üretiminin parçasıdır. Kadınlara aynı zamanda esnek, ucuz ve güvencesiz çalışmanın dayatılması bu sürecin ayrılmaz yönüdür. Daha az ücret, daha ucuz işgücü, işyerinde pozisyon kaybı, mobingin sistematik bir vakaya dönüşmesi çalışma yaşamında kadınlık halleridir. Bütün bu yıkıcı politikaların kadınlarda muazzam bir öfke biriktirdiğini biliyoruz. Herkesin sustuğu yerde kadınların haykırışı boşuna değildir. Tarihsel ve aktüel olarak kadına yönelik karşı politikalar bugünkü arayışları tetikliyor. Kadınlar sokakla bütünleşiyor. Kadın özgürlük hareketinin yeni bir mücadele dalgası içine girdiğini düşünüyorum. Biz sendikamızda bu öfke ve arayışı örgütlemek istiyoruz. Sendikamızın yeniden yapılanmasında bu öfke ve arayışın muhteşem etkisi olacağı kanısındayız. Sendikanın bütün organlarında, işleyişinde ve politikalarında kadınların varlığı Tez-Koop-İş’i sendikal alanda taşıyıcı bir güç haline getirecektir. Sendikal alanda kadınların stratejik rolü bu tarihsel, aktüel ve sınıfsal boyuttan açığa çıkmaktadır.
Örgütlü bulunduğunuz sektör ve alt sektörlerde kadın üyelerinizin oranı ne kadar?
Ticaret ve perakende sektörü Batı’da da ülkemizde de en hızlı büyüyen sektörlerden biri. 15 Ocak 2018’de açıklanan TÜİK’in Ekim 2017 verilerine göre; Türkiye’de toplam kadın istihdamının yüzde 55,4’ünü hizmet sektörü oluşturmaktadır. Hizmet sektörünün “toptan perakende faaliyet alanı” bu istihdam artışının yüzde 50’ye yakınını kapsıyor. Ticaret sektörü faaliyet alanının çalışanları ise çoğunlukla yaşları 18-25 arasında değişen genç kadınlardır. Eğitimleri; lise, iki yıllık üniversite, üniversite, ilkokul ve ortaokul düzeyindedir. Ücretler düşüktür, aynı zamanda bu alanlarda kısmi süreli ve çağrıya bağlı olarak çalışanların sayısı da oldukça yüksektir. 60 binin üzerinde üyesi bulunan sendikamızda ise kadın oranı yaklaşık yüzde 40 civarındadır. Bu oran bizim sorumluluklarımızı ve yeniden yapılanma ihtiyacımızı acilleştirmektedir. Bu veriler ve gelişmeler derginin oturduğu bağlamı da somut olarak ortaya koyuyor.
Derginin hedef kitlesini kimler oluşturuyor?
Tez-Koop-İş çok geniş alanda örgütlü bir sendika. AVM’lerden üniversitelere, kooperatiflerden, sendika ve sivil toplum örgütlerine kadar geniş bir örgütlenme yelpazemiz, üye kapasitemiz var. Bu alanlar bir yandan baktığınızda da kadın emeğinin çok çeşitli biçimlerine tekabül ediyor. Düzenli sendikalı çalışmadan, taşeron çalışmaya, oradan da kısmi süreli çalışmaya kadar pek çok farklı kadın istihdam biçimlerini içeriyor. Hedef kitlemiz öncelikle bu alanlarda çalışan üyelerimiz ve yine sektörde potansiyel olarak bize üye olabilecek tüm kadınlardır. Dergimizin çizgisini belirleyecek olan da bence, bu çeşitli kadın alanlarına dair özgül sorunlar ve çözüm olanaklarıdır. Derginin amaçlarından biri değişik alanlarda çalışan kadın üyelerimizin sorun ve taleplerini toplayıp sendikaya dair ortak bir kadın politikası oluşturmak, diğer bir amacı ise dergi aracılığıyla sendikadaki kadın faaliyetlerini organize etmektir. Hedef kitlesi önemlidir. Bir derginin yaşaması için ana hedef kitleye neyi, ne şekilde vereceğimizin ya da onların dergiye ne tür katkılarda bulunacağının da önemi büyüktür.