Emeğin Nabzı

Çocuk işçiliği – Adnan Binyazar (Cumhuriyet)

Aile parçalanmasından dolayı, İkinci Dünya Savaşı’nın ve etkilerinin sürdüğü 1941-48 yılları arasındaki yedi yılı anasız babasız bir çocuk olarak İstanbul Kocamustafapaşa semtinin dört masalı bir lokantasında gece gündüz dayak yiyen bir çırak olarak yaşadım. Zaman, attığı dayakların izini bedenimden silemedi. Masalını Yitiren Dev (Can Yayınları) adlı romanımda, o yaşta çalışmanın bir çocuğa neler çektirdiğini, yediğim dayakların onur kırıcı duygularıyla, sopalarının yüzümde, sırtımda, bacaklarımda bıraktığı izlerini bütün ayrıntılarıyla kaleme döktüm.

Usta, gaddarlığının yanında verilen o küçücük bahşişleri elimden alacak denli paragözlüydü. O paralar da elimden gidince tatlıcıların vitrinlerini süsleyen tatlıların tadına çok sonra bakabildim.

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR
Araştırmalara göre ülkemizde yaklaşık 2 milyon çocuk çalışıyor. Son beş yılda 339 çocuk çalışma sırasında yaşamını yitirmiş. DİSK, bunu yoksullaşmadan dolayı çocuğun işçilik yapmasına bağlayarak bu sayının her yıl arttığı sonucuna varıyor. Bu yılın ilk beş ayında da iş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocuk sayısı 11’i bulmuş.

Daha da acısını İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya anlatıyor:

“Antalya’nın Korkuteli ilçesinde geçen bir olayda, annesi ve babası zihinsel engelli olan, kendisine de ‘orta derece mental retardasyon’ (zekâ geriliği) tanısı konulan 17 yaşındaki bir çocuğun köyde çoğunluğu yaşlı insanlardan oluşan birçok kişi tarafından sistematik şekilde istismara maruz bırakıldığı anlatılıyor.”

ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği çözümü fırsat eşitliği sağlamakta buluyor. “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü”, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi uyarınca 18 yaş altı tüm bireylerin çocuk olduğunu anımsatıyor. Bunun verilecek kesin bir kararla da çözüleceği kanısında:

“Çocuğun eğitim hakkını savunmak, çocuk işçiliğiyle mücadele etmek için var gücümüzle çalışacağız! Çocuklarımızın yeri tekstil, sanayi vb. çalışma ortamları değil, eğitim kurumlarıdır. Onların ucuz işgücü olarak görülmesine, bedenlerinin ve emeklerinin sömürülmesine karşıyız. Çocuklarımız, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceğidir. Onları korumak, eğitmek ve haklarını savunmak hepimizin toplumsal görevi olmalıdır.”

GELECEK UMUDU
Ülkemizin geleceği çocuklarımızın kendilerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri için laik, bilimsel, karma ve kamusal eğitimle yaratıcı, özgür bireyler olarak yetişmeleri gerekir. Bu doğrultuda sorumluluklarımızı biliyor, herkesi çocuklarımızın eğitim haklarına sahip çıkmaya ve çocuk işçiliği ile mücadeleye destek vermeye davet ediyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı bunlara kulak vermeyip kendilerinin büyük değişimler yaptıklarını savunarak işe giriştiği sürece eğitimdeki bu karmaşa çözülmeyecektir.

Saplantılardan kurtulup öğrenci gerçeği ortaya serilmeden eğitimdeki sorunlar kördüğüme dönüşecektir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu