Deli Gibi Akan Şelale Niagara
Amerika kıtasının kuzey eyaletlerine gittiğinizde, mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri de 51 metre yükseklikten Niagara nehrine dökülen o büyüleyici şelalelerdir. Niagara Şelaleleri Kuzey Amerika’nın doğusunda ABD ile Kanada arasında bulunan 3 büyük şelaleden oluşur. Şelalelerin Kanada Ontario ‘da bulunan kıyısıyla, ABD’nin New York eyaletine ait kıyısı, ortası sınır kabul edilen bir köprü ile bağlanır.
Şelalenin çevresi muazzam büyükte bir eğlence, seyir ve botanik parkıdır. Bu park, her iki devletin de doğal koruması altındadır. Büyük şelaleyi ve ürkütücü bir hızla akan suların hiç durmadan oluşturduğu gökkuşağını izlemek, tekne gezilerine katılmak, seyir kulesinde yemek yemek, tehlikeli sportif aktivitelerin yapıldığı merkezleri gezmek, tropik hayvanların sergilendiği alanları ve hediyelik eşya dükkânlarını dolaşmak burada yapılabilecek en güzel etkinliklerdir.
Ben Niagara’yı Kanada’da yaşayan çocukluk arkadaşlarım ve onların kızları olan iki tatlı yeğenim Pelin ve Melis’le gezdim. Dükkânları gezdik, yürüyüş yaptık, dondurma yedik, fotoğraf çektik ve seyir terasından hem Amerika kıyısını, hem de Kanada’daki büyük şelaleyi izledik. Tekne turuna katılmadan olmazdı tabii. Tepeden minnacık görülen bu teknelere binmek için saatlerce kuyrukta beklememiz gerekti. Ama buna da değdi doğrusu.
Hep birlikte şelalenin altına kadar giden teknelerden birine bindik ve kulaklarımızı sağır eden, ayakta durmamızı güçleştiren korkunç girdapların arasında müthiş bir macera yaşadık. Hepimiz, tekneye binmeden önce dağıttıkları tepeden tırnağa uzanan yağmurluklardan giymemize rağmen, indiğimizde tamamen sırılsıklamdık. Bu arada o yağmurluklardan birini de anı olarak sakladım ve gelirken yanımda getirdim.
Burada Nikola Tesla’nın yaptığı birkaç hidroelektrik santral var. Dilerseniz bu eski ama kusursuz işleyen yapıları gezebiliyor ve ilgililerden teknik bilgi alabiliyorsunuz. Geceleri ve özel günlerde rengârenk aydınlatmalarla süslenen şelaledeki ışık gösterileri de oldukça ünlü. Şelaleleri, turistlerin çok olduğu baharla yaz aylarında, bayramlarda ve uluslararası kutlamalarda tam anlamıyla bir görsel şölene çeviriyorlar. Ayrıca kışın kısmen donan büyük şelalede tırmanışlar bile düzenleniyor. Hatta 1932 yılında tamamen donarak buza dönüştüğünü söylüyorlar. Bu şelaleyi geçen ilk ip cambazı François olmuş ve bunu başardığı yıl, yani 1859’da aynı şeyi tam beş kez daha yapmış.
Bir gün yolunuz Niagara’ya düşerse, mutlaka bir tekne gezisine çıkın ve şelaleyi boydan boya kat eden zip-line ya da telesiyejlere binmeden ve hediyelik eşya dükkânlarının yanı sıra eskiden o bölgede yaşayan Kızılderili yerlilerin el sanatlarının tanıtıldığı küçük fakat özgün atölyeleri görmeden gelmeyin. Kültürün nasıl korunduğuna, ahşap, deri, kâğıt ve kumaştan malzemelerle yapılan giysilerdeki etnik desenlere, çeşitli el sanatlarına, heykellere, çantalara ve resimlere bakmaya doyamayacağınızdan eminim. Benden söylemesi!