Deprem OHAL
22022023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Olağanüstü Hâl Kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanına İlişkin Alınan Tedbirlere Dair 125 numaralı Cumhurbaşkanı Kararı ile işverenlere ve çalışanlara yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Olağanüstü hâl ilan edilen illerde olağanüstü hâl süresince depremin etkilerinden kaynaklı bölgesel kriz gerekçesiyle işverenlerin Türkiye İş Kurumu’na yaptıkları kısa çalışma başvuruları için, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenecek il/ilçelerde bulunan işyerleri ve/ veya deprem sebebiyle yıkık, acil yıkılacak, ağır veya orta hasarlı olduğunu belgeleyen işyerleri için uygunluk tespitinin tamamlanması beklenmeksizin, işverenlerin beyanı doğrultusunda kısa çalışma ödemesi gerçekleştirilecektir. İşverenin gerçeğe aykırı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ve yersiz ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilebilecektir.
Olağanüstü hâl ilan edilen illerde, 06.022023 tarihi itibarıyla iş sözleşmesi bulunan işçilerden, işvereni tarafından; depremin etkilerinden kaynaklı bölgesel kriz gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvurusuna istinaden yeni bir hak sahipliği oluşmayanlar ile depremin etkilerinden kaynaklı işyerinin kapanması veya kapatılması sebebiyle iş sözleşmesi feshedilen ve aynı 4447 sayılı Kanun kapsamında yeni bir işsizlik ödeneği hak sahipliği oluşmayanlara, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almamak kaydıyla ve varsa daha önce başlatılabilecek durumda olan hak sahipliklerinden kalan süreler tamamlandıktan sonra, olağanüstü hâl süresini geçmemek üzere kısa çalışma uygulanan dönemde veya işsiz kaldıkları süre kadar İşsizlik Sigortası Fonundan günlük 133,44 Türk lirası nakdi ücret desteği verilecektir.
Yapılan ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmayacaktır. Nakdi ücret desteğinden yararlananlardan 31.05.2016 tarihli ve 5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyenler, aynı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılarak ve genel sağlık sigortasına ilişkin primleri İşsizlik Sigortası Fonundan ödenecektir. İş – verenin gerçeğe aykırı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ödemeler, yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edilecektir.
Olağanüstü hâl ilan edilen illerde her türlü iş veya hizmet sözleşmesi, 2205.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller ve benzeri sebepler, belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, işyerinin herhangi bir sebeple kapanması ve faaliyetinin sona ermesi, ilgili mevzuatına göre yapılan her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi hâlleri dışında işveren tarafından feshedilemeyecektir. Yukarıda sayılan hâller dışında iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine göre aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
8/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin ve – rilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuş – mazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreler ola – ğanüstü hâl ilan edilen illerde 06.02.2023 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren olağanüstü hâl süresince uzatılmıştır.
Olağanüstü hâl ilan edilen illerdeki işyerleri bakımından, 4857 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin üçüncü fıkrasın – da yer alan bir aylık süre (ücret kesme cezası nedeniyle işçiden kesilen ücretin bir ay içerisinde Bakanlığın banka hesabına yatırılmasıyla ilgili süre), olağanüstü hâl süresin – ce uzatıldı. Olağanüstü hâl ilan edilen illerde bulunan ve/veya buralarda hizmet sunan sağlık hizmeti sunucularının avans ödemeleri, 06.02.2023 ve sonrasını kapsaması durumun – da olağanüstü hâl süresince 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesinden muaf tutulmuştur. Olağanüstü hâl ilan edilen illerde bulunan ve/veya buralarda hizmet sunan sağlık hizmeti sunucuları tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna sunulması gereken ancak depremlerin etkilerine bağlı olarak temin edilemeyen sağlık giderlerinin ödemesine esas fatura, belge ve ekleri fatura denetiminde aranmayabilecektir. Olağanüstü hâl ilan edilen illerde bulunan ve/veya buralarda hizmet sunan sağlık hizmet sunucularının fazla ve yersiz ödeme ile sözleşmeden kaynaklanan cezai şart borçları Sosyal Güvenlik Kurumunca olağanüstü hâl süresince ertelenebilecektir.
Depremden sağlığı doğrudan etkilenen ve tedavi sürecinde olan işçilerin durumu, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre işverene haklı nedenle derhâl fesih imkanı tanımamaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesi kapsamında işçinin deprem sebebiyle gördüğü tedavi sonucunda tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık kurulunca saptanması durumunda işverenin haklı nedenle fesih imkanı bulunmaktadır. Ancak bu raporların işçinin ihbar süresini 6 hafta geçmesi gerekmektedir. Bu durumda işveren kıdem tazminatını ödeyerek iş akdini feshedebilecektir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin 3. fıkrası gereğince işçinin bir haftadan uzun süre çalışmasını alıkoyan bir durumun varlığı hâlinde işveren işçinin kıdem tazminatını ödeyerek iş akdini sona erdirebilir. Depremden sağlığı doğrudan etkilenmediği hâlde yakınlarının ölümü, hastalığı yaşanan mal kayıpları vb. benzeri zorlayıcı nedenlerle bir haftadan fazla süre ile işe devam edemeyen işçinin iş sözleşmesi bu madde kapsamında haklı nedenle sona erdirilebilir. Bu belirlenen 1 haftalık süre düzenleyici bir süredir. İşveren işçinin işe dönmesini de bekleyebilir. Ancak bekleme süresi içerisinde bir haftaya kadar her gün için işveren tarafından işçiye yarım ücret ödenmesi gerekmektedir. Bir haftadan sonra işverenin ücret ödeme zorunluluğu bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nda geçerli sebeple fesih hâlleri de düzenlenmektedir. Deprem sebebiyle ekonomik olarak zarar gören işveren de işletmesel sebepler ile ihbar ve kıdem tazminatlarını ödeyerek işçilerin iş akdini geçerli nedene dayanarak feshedebilir.
4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca işçiye de haklı nedenle fesih imkanları tanınmıştır. Deprem sebebiyle iş yerinin yıkılması, ağır hasar alması, işverenin depremden etkilenmesi vs sebepleriyle işçilerin çalışmaya hazır olduğu hâlde işyerinde çalışmanın bir haftadan fazla süre ile durmasına sebebiyet verecek zorlayıcı sebeplerin çıkması hâlinde işçiler bir haftalık bekleme süresi akabinde iş akitlerini haklı nedenle feshedebilir. İşçilerin sözleşmeyi bir haftalık bekleme süresinden sonra feshetme zorunluluğu bulunmamaktadır. Zorlayıcı sebep devam ettiği sürece haklı nedenle fesih söz konusu olabilir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nda işçinin arka arkaya 2 gün işe gitmemesi durumunda yahut kanunda belirtilen şekilde devamsızlık yapması hâllerinde işverene devamsızlık sebebiyle iş akdini fesih imkanı tanınmıştır. Ancak işçi işe gitmemesi durumunu meşru bir mazerete dayandırırsa bu durumda işveren iş akdini feshedemeyecektir, feshetse dahi bu fesih geçersiz olacaktır. Deprem sebebi ile işe gidemeyen çalışanların durumu da meşru bir mazeret olduğu için çalışanların bu sebeple işe gitmemesi durumunda işveren tarafından iş akdinin devamsızlık sebebiyle feshedilmesi sözkonusu olamayacaktır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca ve yürürlüğü devam eden 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca kıdem tazminatı almak için gerekli şartları sağlamış ve deprem sonucu hayatını kaybeden işçilerin yasal mirasçılarının işverenden kıdem tazminatını isteme hakkı bulunmaktadır. Kıdem tazminatı işveren tarafından defaten ödenmesi gereken bir haktır. Vefat eden kişinin yasal mirasçıları noterden veya sulh hukuk mahkemesinden çıkaracaklar veraset ilamı ile bunu kanıtlamak durumundadırlar.
Yasal mirasçı olan kişiye işveren tarafından tazminatın ödenmemesi durumunda yasal mirasçı olarak önce arabuluculuğa başvurarak işverenden talep edecektir. Arabuluculukta anlaşılmaması durumunda son anlaşmama tutanağının aslı da eklenerek işverenin yerleşim yeri ya da işçinin çalıştığı yerdeki iş mahkemesine başvurmak suretiyle kıdem tazminatın dava yoluyla talep edebilecektir. Zamanaşımı işçinin vefat ettiği tarihten itibaren 5 yıl süreye tabidir.
İşçinin vefatı hâlinde yasal mirasçıları ihbar tazminatı talep edemez.
1 tam yıl çalışma süresini dolduran işçinin kıdem süresine göre yıllık izin kullanma hakkı bulunmaktadır. İş akdi hangi sebeple sonra ermiş olursa olsun depremde vefat eden ya da vefat etmese de hiçbir sebep göstermeden istifa ederek iş akdini feshetmesi durumu da dahil olmak üzere kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretler de yasal mirasçıları tarafından istenebilecektir.
İşçi eğer vefatından önceki çalışmasının karşılığı olan ücretleri, fazla mesai ücretleri hafta tatili, bayram ve genel tatillerdeki çalışmalarına ait ücretleri vb. parayla ölçülebilen hakları almadıysa yasal mirasçıları bu hakları işverenden talep edebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 440. maddesi gereği işçinin ölümü hâlinde işveren tarafından işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, bunlar yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere ölüm gününden başlayarak bir aylık, hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse de iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.
Bir aylık ölüm tazminatının ödenmesi için işçinin bir gün dahi olsa işyerinde çalışmış olması yeterlidir. İş sözleşmesinin türü ölüm tazminatı istenebilmesi bakımından önem taşımaz. Ödemenin vefat tarihinden itibaren hemen yapılması gerekir.
Ölüm tazminatı ve kıdem tazminatı birlikte talep edilemez, diğer bir deyişler, kıdem tazminatı istenebilen hâllerde ölüm tazminatı istenemez.