Eğitim-AraştırmaManşet Haberler

Enflasyon Verileri Açıklandı: Haziran’da Yaşamak Da Zor!

Haziran ayı enflasyon rakamları açıklandı. Yıllık enflasyon TÜİK’e göre % 71,60; ve ENAG’a göre % 113,08 olurken; aylık enflasyon TÜİK’e göre % 1,64; ENAG’a göre % 4,27 ve İTO’ya göre % 3,2 olarak gerçekleşti.

Öncelikle, TÜİK’in açıkladığı rakamlarla diğerlerinin rakamları arasındaki farkın giderek daha da açılıyor olması TÜİK’in enflasyon verilerini manipüle ettiği yolundaki iddiaları güçlendiriyor. TÜİK’in, enflasyonu olduğundan daha düşük göstermeye devam etmesi, özellikle de emek örgütlerini endişelendiriyor.

TÜİK bunu neden yapıyor?

Bunun kabaca iki nedeni var: İlki “enflasyonla mücadelenin başarı ile yürütüldüğü” biçimindeki iktidarın söyleminin desteklenmesi. Böylece örneğin iktidar, asgari ücrete Temmuz’da neden zam yapmadığının da gerekçesini oluşturuyor.

İkincisi ise yılın ikinci yarısından itibaren geçerli olmak üzere memurlara ve tüm emeklilere verilecek ücret zamları ile ilgili.

İktidar bu zamları olabildiğince düşük tutmaya çalışıyor. Nitekim bu yüzden kamunun kontrolündeki mallara ve hizmetlere yapılan zamlar hep Temmuz ayına erteleniyor. Örneğin bugün 1 litre benzindeki ÖTV tutarı 11,29 TL’ye motorindeki 10,59 TL’ye ve alkoldeki 1,269 TL’ye yükseltildi.

Yoksullaştırmaya devam!

İşçiler, memurlar ve emekliler ise açıklanan bu resmi enflasyon verileri ile yoksullaştırılmaya devam ediyorlar.

Öyle ki 6 aylık enflasyonun % 24,7 olarak açıklanmasının ardında memur ve memur emeklilerin maaşlarına yapılacak zam  %19,3 ile sınırlı kaldı. Asgari ücretlilere ve kök aylığı 8 bin TL’den az alan işçi emeklilerine ise hiç zam yapılmayacak. Böylece bu kesimlerin reel kaybı % 25’i buluyor. Bu politika bir yandan emekçileri yoksullaştırırken, aynı zamanda onları bölüp parçalayıp yönetmeyi de hedefliyor.

Dahası iktidar, “enflasyon düştükçe reel ücretler artacak böylece halk yılın geri kalan kısmında rahatlayacak” derken doğruyu söylemiyor.

Çünkü enflasyonun (TÜFE) düşmesi demek fiyatların düşmesi değil, fiyat artışlarının yavaşlaması demektir. Yani özellikle de gıda başta olmak üzere zorunlu mal ve hizmetlerin fiyatları (daha küçük oranlarda da olsa) artmaya devam edecektir.

Sonuç olarak

Emekçilerin ücret ve maaş gelirlerine gerçek enflasyon oranlarının üzerinde zam yapılmadıkça, bütçenin kaynakları başta çalışan yoksullar olmak üzere tüm emekçileri rahatlatmak için kullanılmadıkça, emekçilerin ekonomik sıkıntılarının azalması mümkün olmayacaktır.

Böyle kamu yararına bir müdahale kendiliğinden gerçekleşebilecek ya da önünde seçimsiz dört yıl bulunan otoriter bir iktidarın iradesi ile yapılabilecek bir şey değildir.

Bu yüzden de, başta emek örgütleri olmak üzere, sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri, ekolojik mücadele veren örgütler ve emekten yana olan tüm siyasal partilerin birlikte ekmek ve demokrasi mücadelesini yükseltmelerinden başka çare yoktur.

 

Tez Koop İş Eğitim, Araştırma ve Yayın Birimi

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu