Gerçekler, yalanlar ve bahaneler: Şiddetin Ev Hali – Asalet Tulaz
İlk önce aile içi şiddetin ne olduğuna bakalım… Daha sonra “Aile içi şiddetle ilgili kurumsal destek yapıları nelerdir-nasıl olmalıdır?” sorusunun yanıtını inceleyelim.
Aile İçi Şiddet Biçimleri
Aile içi şiddetin çok çeşitli biçimleri vardır. Şiddet sadece dayak veya fiziksel şiddet değildir. Duygusal (psikolojik) şiddet en yaygın şiddet türlerinden biridir.
Fiziksel şiddet: İtip kakma, dövme, ısırma, tükürme, tokat, tekme, yumruk atma, eşya fırlatma, eşya ile dövme, boğma, bıçaklama gibi..
Cinsel şiddet: Kişiyi istemediği bir zamanda, istemediği bir şekilde cinsel ilişkiye veya herhangi bir cinsel aktiviteye zorlamak, “hayır” deyince kabul etmemek, ilişki sırasında izinsiz ve rızasız kayıt, fotoğraf, cinsel taciz ve tecavüz. Birçok toplumda evlilik içi tecavüz tanınmıyor, oysa evli dahi olsanız tecavüz ve cinsel taciz suçtur.
Duygusal–Psikolojik şiddet: Sözlü taciz, hakaret, küfür, aşağılama, bağırma, başkalarının yanında küçük düşürme, tehdit etme, korkutma. İnkar, manipulasyon, küçümseme ve suçlama ile kadının kendinden şüpheye düşmesine neden olma, kafasını karıştırma (örneğin “ben öyle demedim, sen yanlış anlamışsın”, “senin ruhsal sağlığın yerinde değil, saçmalıyorsun”, “hafızan iyi değil” gibi). Çeşitli oyunlarla kadının duygusal ve ruhsal sağlığı ile oynama (eşyaların yerini değiştirip “sen neyi nereye koyduğunu hatırlamıyorsun, hastasın” demek gibi), kadın üzerinde üstünlük kurmaya çalışmak, çaresizlik yaratmak veya kadını eşit görmemek.
Ekonomik şiddet: Parasal konularda tek başına karar vermek ve bütün bütçeyi elinde tutmak, bütün harcamaları sürekli denetlemek, koşullar elverdiği halde evin masraflarını karşılamamak, kadının mallarına ve gelirine el koymak veya kazandığı paraya erişimini engellemek, çalışmasına engel olmak, istemediği işte zorla çalıştırmak gibi.
Kıskançlık–kontrol: Giyim tarzıyla ilgili baskı yapmak, sürekli kontrol altında tutmak, nerdesin, kimlesin diye sürekli aramak, mesaj atmak, hemen cevap vermeyince öfkelenmek, başkalarıyla kıyaslamak, sosyal medya hesaplarını denetlemek, telefon görüşmelerini gizlice dinlemek, emaillerini hacklemek veya şifrelerini ele geçirmek gibi.
Tecrit etme, yalnızlaştırma, sevdiklerinden uzaklaştırma: Aileyle, arkadaşlarla, görüştürmemek veya iletişimi kısıtlamak, çocuklarından uzaklaştırmak, dışarı çıkmasına izin vermemek, her yere kadının yanında gitmek ve yalnız aktiviteler yapmasına izin vermemek. Arkadaş grubundan uzaklaştırmak, “onlar iyi insanlar değiller, seni kullanıyorlar, görüşme” gibi…
Aile içi şiddet…Korku yaratan, tehdit edici, zorlayıcı, baskıcı, küçük düşürücü veya fiziksel veya cinsel şiddet içeren herhangi bir davranış veya tekrarlayan davranış biçimleridir. Çoğunlukla eş, sevgili veya eski eş/sevgili tarafından uygulansa da, aile bireyleri veya bakıcılar tarafından da uygulanabilir. Çok yaygındır ve büyük çoğunlukla erkekler tarafından kadınlara uygulanır. |
Gerçekler ve Yalanlar
Aile içi şiddet çok yaygındır ve eğitim seviyesi, etnik grup, sosyal veya ekonomik sınıf/durum, din, meslek, yaş gözetmeksizin toplumda en az her 4 kadından birini etkiler. Ve haftada en az 2 kadın eski veya mevcut partneri/eşi tarafından öldürülmektedir. Birçoğumuz aile içi şiddet durumlarında her iki tarafın da hatalı olduğuna inanır
Veya
Yalnızca aile arasında bir kavga diye görürüz.
Oysa
Aile içi şiddet sadece aile arasında basit bir tartışma değildir. Bir taraf diğerinden daha fazla iktidara sahiptir ve davranışları ile diğer taraf üzerinde baskı, kontrol, zorbalık ve dayatma kurar.
Üstelik
Basit bir tartışma olsaydı her iki taraf da birbirinden korkmadan düşünce ve duygularını rahatlıkla ifade edebilirdi. Oysa aile içi şiddette kadın korku içindedir, söylemek istediklerini rahatça ifade edemez ve durumu daha da kötüleştirmemek için sürekli tetiktedir. Erkek ise neredeyse bütün “tartışmalarda” kazanan taraftır.
Birçoğumuz yalnızca dayağı aile içi şiddet sanarken dayak yemeyen kadının deneyimini küçümser ve durumun çok da kötü olmadığını düşünür. Oysa duygusal, ekonomik, cinsel şiddet veya ısrarlı takip de en az fiziksel şiddet kadar zarar vericidir. Kadının ve çocukların ruhsal sağlığını büyük oranda etkiler ve fiziksel şiddet kadar korkutucu olabilir.
Birçoğumuzun aklından geçen ve cevabını merak ettiği bu soru belki de aile içi şiddet mağduru kadınlara en çok sorulan sorulardan biridir.
Ama aynı zamanda bu soruyla karşı karşıya kalmak bir kadın için çok inciticidir. Çünkü durumun karmaşıklığını anlamadığımızı gösterir, olayın suçunu ve sorumluluğunu da kadına yani mağdura yükleyerek kadını iyice çaresiz bırakır.
Bir Ülke Örneği: İngiltere’de Ev İçi Şiddete Müdahale
Bütün dünyada olduğu gibi İngiltere’de de aile içi şiddet çok yaygın. İngiltere’de 16 yaş üzerindeki kadınların %28’i hayatının bir aşamasında aile içi şiddete uğruyor. Her yıl İngiltere ve Galler’de 85 bin kadın tecavüze uğruyor. Haftada ortalama 2 kadın eski veya mevcut partneri/eşi tarafından öldürülüyor.
Daha önce belirttiğim gibi aile içi şiddet, etnik grup, ülke, din, dil, ırk, sınıf, eğitim durumu, meslek vs. gözetmeksizin dünya genelinde birçok kadının maruz kaldığı bir suç ve şiddet türü. Bunun nedeni dünya genelindeki toplumların ataerkil yapıda olması yani kültürel ve tarihsel olarak erkeğin kadından daha üstün, daha akıllı, güçlü görünmesi ve erkeğin bu iktidarını, kadın üzerinde ona üstünlük ve kontrol sağlamak için kullanması. Gelecek kuşaklar için, erkeklerin toplumsal ayrıcalıklarını fark edip bunu kadınlar üzerinde bir iktidar ve dayatma aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeleri ilk adımdır. Buradan sonra ataerkil yapının kadın üzerinde olduğu kadar erkek üzerinde de yarattığı baskılara ve katı kalıplara bakıp bunları hep birlikte sorgulamak ve yavaş yavaş değiştirmeye uğraşmak kadın erkek eşitliği mücadelesinde önemlidir.
İngiltere hâlâ bir refah devleti olduğu için birtakım sosyal haklar mevcut ve kadına karşı şiddet konusunda yasal düzenlemeler var. Ancak devletin ayırdığı kaynaklar yetersiz olduğu için kadına destek büyük oranda toplumsal kadın kuruluşları, vakıflar, dernekler ve sivil toplum organizasyonları tarafından gerçekleştiriliyor.
Şimdi sırasıyla mevcut müdahalelere bakalım:
Devlet Desteği: İngiltere’de aile içi şiddette uğruyan kişiye devletin ev konusunda destek vermesi yasal bir zorunluluk. Kadın yalnız başına, varsa çocuklarıyla belediyeye evsizlik başvurusu yapıp acil olarak kalacak yer temini alabilir. Aynı zamanda ihtiyacı varsa devletten para yardımı da alabilir.
Sosyal servisler: Sosyal hizmetler çocuk ve bakıma ihtiyacı olan yetişkinleri aile içi şiddetten korumak üzere yaptırımlar uygulayabilirler (örneğin erkeği evden uzaklaştırmak, çocuklara zarar vermesini engellemek, bakıma ihtiyacı olan yetişkinler için bakım sağlamak, acil kalacak yer konusunda destek sağlamak gibi)
Polis ve Mahkemeler: Aile içi şiddet yasal bir suçtur ve İngiltere’ye özgü bazı yasal düzenlemeler sayesinde polis ve mahkemeler erkeği tutuklayabilir, evden veya kadından uzaklaştırabilir. Şiddet gören kadın uzaklaştırma kararı çıkararak erkeğin eve gelmesini engelleyebilir ama aynı zamanda kirayı, ev kredisini ve faturaları ödemesini sağlayabilir.
Aile Hekimleri: İngiltere’de aile hekimliği yerleşik bir kurumdur ve herkes bir hekimliğe kayıtlıdır. Birçok durumda şiddete uğrayan kadının ilk ve tek görüştüğü uzman aile hekimidir. Bunu fark eden kadın kuruluşları ve devlet, ortak bir proje kurarak (IRIS) aile içi şiddet uzmanlarının aile hekimlerine eğitim vermesini sağladı ve her bir hekimliğin aile içi şiddet uzmanı kadın çalışanları olmasını amaçladı. Böylece aile hekimleri şüphelendikleri durumlara veya aile içi şiddete uğradığını söyleyen kadınlara doğru müdahaleyi yapabilecek ve onları hekimliklerinde bulunan IRIS çalışanına sevk edip şiddet konusunda yardım almasını sağlayacak.
Aile İçi Şiddet Uzmanı Kadın kuruluşları: Yukarıda değindiğim gibi İngiltere’de kadın kuruluşları desteği çok yaygın. İngiltere genelinde yüzlerce hatta binlerce kadın kuruluşu ve kadın sığınma evi var. Aile içi şiddetten kaçan kadınların çoğu kadın sığınma evlerine gidiyorlar ancak ne yazık ki talebe cevap verecek sayıda sığınma evi yok. Kadın kuruluşları her şeyden önce kadınlara uzman bir bakış açısı ile yardım sunuyor, onları dinliyor, yasal haklarını ve seçeneklerini anlatıyor. Uzaklaştırma kararı çıkarmak konusunda, evsizlik başvurusu yapma konusunda aktif destek ve avukatlık sağlıyor. Böylece kadınlar zor ve karmaşık bir süreci tek başlarına kat etmek zorunda kalmıyorlar.
Kadın kuruluşlarının ve ulusal sağlık sisteminin bir diğer önemli servisi de terapi hizmeti. Aile içi şiddet, kadını ve çocukları çok derinden etkileyen, ruh ve akıl sağlığını olumsuz etkileyen ve travmatik etkileri olan bir durum. Bu nedenle ilişkiyi bıraktıktan sonra bile aile içi şiddetin etkisi uzun yıllar geçmeyebiliyor. Terapi servisleri kadın ve çocukların bu travmayla, kendini suçlama, utanç gibi duygularla başa çıkmasına, bazı anıları geride bırakmasına, duygusal olarak daha güçlü hissetmesine yardımcı oluyor. Çocuklar için sanat veya oyun terapisi sıklıkla uygulanan bir yöntem. Kadın kuruluşlarının bir diğer hizmeti hem kadınları ve genç kızları aile içi şiddet konusunda bilinçlendirmek ve ilişkinin daha başında erken uyarı işaretlerine dikkat çekmek. Kadın kuruluşları bir yandan aile hekimleri, polis, belediye çalışanları, sosyal hizmet yetkilileri gibi çok sayıda uzmana da özel eğitim veriyor.
Bunun dışında en önemli iki servisten bahsederek bu yazıyı tamamlayacağım. “Ağaç yaşken eğilir”: Çocuk yaştan itibaren öğrendiklerimiz, tanık olduklarımız, anne babamızın iletişimi sağlıklı ilişkiler kurmamız konusunda bize yol gösteriyor. Günümüzde çocuklar kadının sadece belli rollerde resmedildiği diziler, reklamlar, moda, filmler, sosyal medya ve porno aracılığı ile ne yazık ki pek de iyi bir ilişki kültürü içinde büyümüyorlar.
Kadın kuruluşları okullara giderek “sağlıklı ve eşit ilişki” konularında dersler ve seminerler verip çocuklarla ve gençlerle atölyeler düzenliyorlar.
Peki, Erkekler ne yapıyor?
Daha sağlıklı ve eşit bir toplum yaratmak adına erkekler neler yapıyorlar? En önemlisi şiddet uygulayan erkekler neler yapıyor? Biliyoruz ki şiddet mağdurun değil, uygulayanın sorumluluğudur ve erkekler için en önemli adım bu sorumluluğu kabul etmek ve bunu değiştirmek yönünde çalışmaktır. Başarı oranları çok yüksek olmasa da İngiltere’de erkeklere yönelik programlar mevcut. Devlet fonuyla sürdürülen ve uzmanların uyguladığı, 2 aydan 6 aya kadar süren bu programlarda amaç erkeğin toplumsal ayrıcalığını fark etmesini, şiddet uygulamanın ve kadın üzerinde baskı, dayatma kurmanın yanlış olduğunu kabul etmesini sağlamaktır. Erkekler atölye, kurs ve terapi ağırlıklı bu programlara gönüllü ve ücretsiz olarak kaydolabilirler veya zaman zaman sosyal servisler veya mahkeme onları bu programlara gönderir. Başarı ve değişim oranı gönüllü olan erkekler arasında daha yaygındır.
Bitirirken…
• Unutmayın ki yalnız değilsiniz ve size inanacak ve yardım edecek kurumlar var.
• Şiddete uğradığınız takdirde haklarınızı ve seçeneklerinizi profesyonel ve tarafsız bir kadın kuruluşundan mutlaka öğrenin (6284 sayılı Kanun’u biliyor musunuz?)
• Taciz ve şiddet sizin değil, taciz edenin suçu ve sorumluluğudur.
• Hiç kimse hiçbir zaman taciz edilmeyi veya şiddete uğramayı hak etmez.
• Kişisel güvenlik ve şiddetten bağımsız yaşam, temel bir insan hakkıdır.
• Aile içi şiddet karmaşık ve çok zor bir durumdur ancak unutmayın ki en zor adım, ilişkiyi bırakmaya karar vermektir. Sonrasında uygun ve doğru destek kurumları ile güvenli ve huzurlu bir hayatınız olabilir.
• Bambaşka bir hayata yalnızca vereceğiniz bir karar kadar yakınsınız.