ILO’nun İlk 100 Yılı
Özetleyen ve çeviren: Erdinç Kaygusuz
(3 Haziran 2019’da yayınlanan World of Work Dergisi 100. Yıl Özel Sayısı‘ndan özetlenmiştir)
Birçok ülke, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda kötüleşen çalışma koşulları bağlamında dengesizlikle karşı karşıya kaldı. Çalışma, insanların politik kaygılarının merkezinde yer aldı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Versailles Antlaşması’nın bir parçası olarak, işgücü sorunlarını ele almak ve sosyal adalet üzerine kurulan barışı teşvik etmek amacıyla kuruldu.
Aşağıda yer alan, 100 yıllık ILO tarihini şekillendiren ana noktalar ILO’nun 100. yılı için çıkarılan World of Work Dergisi Özel Sayısı’ndan özetlenmiştir. Bu ana noktalar, ILO’nun zaman içerisinde karşılaştığı sorunlara nasıl yanıt ürettiği hakkında önemli bir fikir veriyor.
1919 ÇALIŞMA KOŞULLARI: YÖNELİMLERİ BELİRLEMEK
Ekim 1919’da ilk Uluslararası Çalışma Konferansı bir umut atmosferinde açıldı. Delegeler Washington’da toplandıklarında, Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Versailles Antlaşması’nın çalışma dünyasını ilgilendiren maddeleri yürürlüğe girmek üzereydi. Konferans’ın bitiş tarihi olan 29 Kasım’a kadar 6 sözleşme, 6 tavsiye kararı, 19 önerge kabul edildi.
İlk Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesi, çalışma hayatının en eski endişelerinden biri olan çalışma süresinin düzenlenmesiyle uğraştı. 1919 tarihli 1 No’lu Çalışma Saatleri (Sanayi) Sözleşmesi 8 saatlik işgününü ve 48 saatlik haftayı içermekteydi. Çalışma saatleri konusu 1920’ler ve 1930’lar boyunca ILO’nun gündeminde kaldı.
Günümüzde çalışma süresi hakkındaki ILO standartları; düzenlenmiş çalışma saatleri, günlük ve haftalık dinlenme süreleri ve yıllık izinler konusunda genel bir çerçeve sağlıyor. Bu araçlar çalışma koşullarını iyileştiriyor ve ekonomik üretkenliğe olumlu katkı sağlıyor.
1926 SOSYAL ADALET İÇİN BİR MİHENK TAŞI
ILO’nun uluslararası çalışma standartları sosyal adalet için kısa sürede bir norm haline geldi. Hükümet raporlarını incelemek ve uluslararası çalışma standartlarının uygulanması konusundaki bulgularını Uluslararası Çalışma Konferansı’na sunmak amacıyla Bağımsız Uzmanlar Komitesi kuruldu. Bugün, bu komitenin raporları erişme açıktır.
ILO, üye devletlerin isteği üzerine ulusal yasaların yazılması ve yeniden düzenlenmesinde, bu yasaların uluslararası çalışma standartlarına uygunluğundan emin olmak amacıyla önemli teknik yardım sağlıyor.
1929-1932 BÜYÜK BUHRAN’IN ÜSTESİNDEN GELMEK
ILO 1930’ların başında zamanın en büyük problemi olan Büyük Buhran’ın üstesinden gelme çabalarına dahil oldu. Bu küresel ekonomik kriz 1929’da başladı ve küresel ekonominin işsizlikle mücadele etme kapasitesini bastırarak hızlı bir şekilde pek çok ülkede toplu işsizliğe yol açtı.
ILO sosyal adalet görüşünü, hareket programındaki istihdam politikalarının geliştirilmesini de dahil ederek genişletilmesine ihtiyaç duyduğunu fark etti. Bu da küresel ekonominin düzeltilmesine ilişkin ortak çabaların geliştirilmesine koordineli bir şekilde yardım etti.
1933 FAŞİST ALMANYA TERK EDİYOR
Almanya, Ekim 1933’de kırılgan demokrasisi sona erdiğinde Milletler Cemiyeti ve ILO’dan ayrıldı.
Aynı yıl Haziran’da, Almanya heyeti Uluslararası Çalışma Konferansı’nı erken terk etti. Wilhelm Leuschner tarafından temsil edilen bağımsız işçi sendikalarını Hitler’in temsilcisi olan “Alman İşçi Cephesi” adındaki faşist işçi örgütlenmesi ile değiştirme çabaları ILO’daki İşçilerin Grubu’nun muhalefeti sayesinde başarısız oldu.
Leuschner, Nazi rejiminin muhalifi ve cesur biriydi. Almanya’ya döndüğünde tutuklandı ve toplama kampına gönderildi. ILO Direktörü’nün müdahalesi üzerine 1934’te serbest bırakıldı. Fakat Hitler’e karşı gerçekleştirilen suikast girişiminde büyük bir rol oynadıktan sonra 1944’te Naziler tarafından öldürüldü.
1936 AMERİKA KITASINDAKİ DEVLETLERİN İLK ÇALIŞMA KONFERANSI
ABD 1934’te ILO’ya katıldı. İki yıl sonra, İlk Amerika Kıtası Devletleri Çalışma Konferansı Şili’de düzenlendi. ILO üyesi olan 21 Amerika kıtasındaki devlet bu konferansa katıldı. Bu konferans büyük bir başarı olarak istihdam ve işsizlik konularıyla ve sosyal güvenliğin temel ilkeleriyle ilgili önergeleri kabul etti.
1939-1941 SAVAŞ ZAMANINDA ILO’NUN HAYATTA KALMA MÜCADELESİ
ILO’nun çalışmaları İkinci Dünya Savaşından ciddi bir şekilde etkilendi. ILO’nun bağlı bulunduğu Milletler Cemiyeti bu nedenle etkisizleştirildi.
1941’de ILO Direktörü John G. Winant “Demokrasinin sosyal sınırlarını korumak ve genişletmek ILO’nun görevidir. Çünkü insanlığın geleceği savaştan sonra ortaya çıkacak medeniyetin ve kurulacak olan kurumların nasıl olduğuna bağlıdır” dedi.
ILO sadece hayatta kalmak zorunda değil savaş sonrası dünya bağlamında rolünü tanımlamak zorundaydı. Sosyal ilerleme ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ILO yetkilerinin tartışmalarının merkezindeydi.
Columbia Üniversitesi, Ekim 1941’de New York’ta bir konferansa ev sahipliği yaptı. Konferans sırasında ekonomik konulara odaklanan yeni bir ILO ortaya çıktı.
1944 PHILADELPHIA BİLDİRGESİ: EKONOMİK HAKLAR İLE İNSAN HAKLARINI GÜVENCEYE ALMAK
Uluslararası Çalışma Konferansı, Nisan ve Mayıs 1944’te ILO’nun hedef ve amaçlarını tanımlamak üzere toplandı.
41 üye devletten gelen delegeler yalnızca savaş sonrası dönemde ILO’nun varlığını korumasının altını çizmediler, aynı zamanda küreselleşme ve karşılıklı bağımlılığın sosyal ölçütlerini de tanımladılar.
Philadelphia Bildirgesi emeğin meta olmadığını, sürdürülebilir kalkınma için ifade özgürlüğü ve işbirliğinin hayati olduğunu, herhangi bir yerdeki yoksulluğun bütün dünyanın zenginliği için tehlike oluşturduğunu ve bütün insanların ırk, inanç ve cinsiyetlerinden bağımsız olarak maddi ve manevi gelişimlerini eşit fırsat, ekonomik, güvenli, özgür ve haysiyet ortamında izleme hakları olduğunu kabul ettirdi.
ILO’nun ayakta kalması ve çalışmaya devam etmesi büyük ölçüde Philadelphia Bildirgesi sayesinde oldu. Bildirgenin ilkeleri 1944’te olduğu kadar bugün de önemini sürdürüyor.
1948 ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ: ILO’NUN TEMELLERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMAK
Philadelphia Bildirgesi örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı üzerine yeni ILO standartları için bir kapı araladı. Uluslararası Çalışma Konferansı 1948’de 87 No’lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi’ni benimsedi. İşçi ve işveren örgütleri kurma hakkı, konferans tarafından 1 yıl sonra 1949’da kabul edilen 98 No’lu Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi ile etkili bir biçimde korunmaya başladı.
1949 GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE TEKNİK DESTEK
Sömürge ülkelerin bağımsızlıklarını kazanma süreci, birçok devletin ILO’nun değer ve ilkelerini onaylamasına ve ILO’ya katılmasına yol açtı. Yeni üye olan devletler; kanunlarını, politikalarını, programlarını ve kurumlarını geliştirmede yardımcı olması için ILO’ya katıldı.
1949’da ILO, mevcut bulunan ve yeni katılan üye devletlere bir yardım sağlamak için ilk adımları attı ve örgütün ve faaliyetlerinin radikal bir şekilde değişmesine sebep oldu. İlk büyük çaplı teknik işbirliği programı olan Andean Programı 1952’de açıklandı. Uzman gruplar, yerli halkla çalışmak, tarımı geliştirmek ve yaşam koşullarını iyileştirmeye yardımcı olmak amacıyla Peru, Bolivya, Ekvator’a ve ilerleyen zamanlarda Arjantin, Şili, Kolombiya ve Venezuela’ya gitti.
1951 CİNSİYET EŞİTLİĞİ: KADINLAR İÇİN DAHA FAZLA VE DAHA İYİ İŞLER GELİŞTİRMEK
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işgücü piyasasına giriş yapan kadınların sayılarındaki artışla birlikte ILO, “kadınların kaygılarını” hem insan hakları konusu hem de eşitlik için bir talep olarak yeniden formüle etmeye başladı.
1951’de kabul edilen Eşit Değerde İş İçin Erkek ve Kadın İşçiler Arasında Ücret Eşitliği Hakkında Sözleşme için yol açılmış oldu. Bu sözleşme, üç yıl önce kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin “eşit işe eşit ücret” hükmünün ötesine geçti.
1964 IRK AYRIMCILIĞI BİLDİRGESİNİN KABULÜ
Güney Afrika’da ırkçılığa karşı mücadele, ILO’nun ayrımcılığa karşı politikalarının ilk büyük sınavı oldu. 1964’te Uluslararası Çalışma Konferansı, Güney Afrika Cumhuriyeti Irk Ayrımcılığı Politikası İle İlgili Bildirge’yi ve çalışma alanında ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılması için ILO programını oybirliğiyle onayladı.
Bildirge, fırsat eşitliği ilkesi isteğini yeniden vurguladı ve Güney Afrika’nın ırk ayrımcılığından vazgeçmesini talep etti. Güney Afrika Cumhuriyeti resmi olarak dışlanmaktan kaçınmak amacıyla 11 Mart 1964’te ILO’dan çekildi.
Güney Afrika Cumhuriyeti ILO’ya 26 Mayıs 1994’te yeniden katıldı. Bu durum, ırk ayrımcı yasaların resmi olarak kaldırılmasından 3 yıl sonraya ve Nelson Mandela’nın Başkan olarak seçildiği seçimlerden 10 gün sonraya denk düştü.
1964 ULUSLARARASI EĞİTİM MERKEZİ
ILO’ya yeni katılmış gelişmekte olan ülkeleri hedef alan çalışmalar, İtalya’da Uluslararası Eğitim Merkezi’nin kurulmasına neden oldu. Ekim 1965’te Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan 40 kişilik ilk grup Merkez’e geldi. O günden bugüne 190’dan fazla ülkeden on binlerce insan Merkez’in eğitim ve öğretim programından geçti.
1969 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ
ILO, 50’inci yıl dönümünde, ülkeler arasında sosyal adalet ve barışı desteklediği için Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
1973 ÇOCUK İŞÇİLİĞİNE KARŞI MÜCADELE
ILO, örgütün ilk günlerinden beri çocuk işçiliği ile ilgilendi. Fakat uygulama dünyadaki sosyal ve ekonomik kesimlerin büyük çoğunluğu için bir sorun olarak kalmaya devam etti. Son 10 yılda çocuk işçiliğini azaltmada gelişme olmakla birlikte, bu durum dünyanın farklı bölgelerinde eşit olmayan bir hızda gerçekleşmektedir.
Tarihsel olarak, bugünün gelişmiş ülkelerinin kendi çocuk işçiliği sorunuyla ilgilenmeye başlaması için birkaç neslin geçmesi gerekti. Bugünün gelişmiş ülkelerinde bir zamanlar, günümüzün gelişmekte olan ülkelerinde olduğu gibi milyonlarca çocuk işçi çalıştı.
1919’daki ilk Uluslararası Çalışma Konferansı’nda 39 devletten temsilciler sanayide çalışacak çocukların yaşı için alt sınırı 14 olarak belirledi.
Çocuk işçiliği üzerine olan anlaşmaların onaylanması 1973’e kadar olan dönemde yavaş biçimde ilerledi. O yıl içerisinde 138 No’lu İstihdama Kabulde Asgari Yaşa İlişkin Sözleşme kabul edildi.
1990’larda en büyük önceliğin çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasına verilmesi gerektiğine dair bir uzlaşı oluştu.
Nihai metnin nasıl olacağına ilişkin 2 yıl süren tartışmalardan sonra 182 No’lu En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi oybirliğiyle kabul edildi.
1977 ÜÇ TARAFLI BİLDİRGE ARACILIĞIYLA SOSYAL OLARAK SORUMLU İŞ HAYATININ DESTEKLENMESİ
ILO Yönetim Kurulu 1977’de çokuluslu şirketler ve sosyal politikaya ilişkin Üç Taraflı Bildirge’yi kabul etti. Bildirgede ortaya konulan ilkeler; istihdam, eğitim, iş ve yaşama şartları ve sanayi ilişkileri gibi alanlarda hükümetler, işçiler ve işçi örgütlerine bir çerçeve sunuyor.
1981 İŞYERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIĞI DESTEKLEME
Bugün uygulamada olan en iyi kaza önleme yöntemleri bütün ILO üyesi devletler tarafından kullanılsaydı, çalışmaya bağlı ölüm ve kazaların yüzde 80’i önlenebilirdi.
Uluslararası Çalışma Konferansı tarafından 1919’dan beri kabul edilen 190 sözleşmenin neredeyse yarısı güvenlik ve sağlık konularına ilişkindir.
Güvenlik ve sağlık 1960’ların ortalarında gelişmekte olan ülkelerde büyük bir sorun haline geldi. Bu durum 1976’da bütünleşik bir araştırma ve teknik işbirliği programı olan Çalışma Koşulları ve Ortamının İyileştirilmesi İçin Uluslararası Program’ın başlatılmasına yol açtı.
Uluslararası Çalışma Konferansı, Mesleki Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni 1981’de kabul etti. Mesleki güvenlik ve sağlık üzerine olan bu ILO standardı çok çeşitli sektörleri kapsıyor.
1989 YERLİ VE ETNİK HALKLAR: HAKLARI UYGULAMAYA KOYMAK
Dünya genelinde 350 milyon yerli halkın hakları hakkındaki çağdaş tartışmaların çoğu, ILO’nun bu konudaki çalışmalarına dayanıyor.
Uluslararası Çalışma Konferansı yerli halklarla ilgili 2 sözleşme benimsedi: 107 No’lu Yerli ve Etnik Topluluklar Sözleşmesi (1957) ve 169 No’lu Yerli ve Etnik Halklar Sözleşmesi (1989).
107 No’lu Sözleşme’yi revize eden 169 No’lu sözleşme, yerli ve etnik halklara, onları etkileyen politika ve programlar için danışma ve katılım olanağıyla birlikte temel hakların kullanılmasını sağlıyor.
Ayrıca 169 No’lu Yerli ve Etnik Halklar Sözleşmesi; gelenek ve görenekler, arazi hakları, geleneksel arazilerde bulunan doğal kaynakların kullanımı, istihdam için mesleki eğitim, sosyal güvenlik ve sağlık ve iletişim konularında genel politikalar belirliyor.
1990 MANDELA, SOSYAL DİYALOG İÇİN BİR KONUŞMA
Mandela, hapisten çıktıktan sonra uluslararası bir örgüte yaptığı ilk ziyaretlerden biri olan Uluslararası Çalışma Konferansı’nın 77. oturumunda 8 Haziran 1990 tarihinde konuştu. Mandela, Güney Afrika’da demokrasi için mücadeleye “muazzam katkısı” ve demokratik ilkeleri tanıttığı için ILO’yu selamladı.
1998 KÜRESEL EKONOMİ İÇİN SOSYAL BİR ZEMİN İNŞASI: ÇALIŞMA YAŞAMINDA TEMEL İLKELER VE HAKLAR BİLDİRGESİ
Uluslararası Çalışma Konferansı 1944 Philadelphia Bildirgesi’nden sonraki ilk büyük ve kapsamlı insan haklarına bağlılığının ifadesini 18 Haziran 1998’de benimsedi. Bugün Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Bildirgesi demokrasi mücadelesine büyük katkı sağlıyor.
Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Bildirgesi, işyerinde ayrımcılığa uğramama, çalışmaya zorlanmama ve çocuk işçi olarak çalıştırılmamayı olduğu kadar örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkını da kapsıyor.
1999 DÜZGÜN İŞ PLANI’NIN BAŞLATILMASI
ILO 1999 yılında, tarihsel görevini ifade eden uzlaşılmış bir amaç tanımlamak için yola çıktı. ILO’nun topluma karşı sorumluluğu düzgün iş kavramından köklerini aldı ve geniş çaplı geçerlilik kazandı.
Örgütün hedefi düzgün ve üretken işin onur, güvenlik, eşitlik, özgürlük ortamında geliştirilmesi olarak tanımlandı. Sonuç olarak ortaya çıkan Düzgün İş Planı dört stratejik ve birbiriyle ilişkili unsuru içerdi: Temel ilkeler ve işyerindeki haklar, istihdam, sosyal güvenlik ve toplumsal diyalog. Cinsiyet eşitliği ise bu unsurların hepsinde ortak payda olarak yer alıyor.
2001 HERKES İÇİN SOSYAL GÜVENLİK
Dünya nüfusunun sadece yüzde 27’si yeterli bir sosyal sigortaya sahiptir, yarısından fazlası ise hiçbir sosyal sigortaya sahip değildir.
ILO toplumun tümünün düzgün biçimde sosyal güvenlikten faydalanabilmesi için devletlere destek veriyor ve politika geliştiriyor. Sosyal güvenlik özellikle yaşlılık, işsizlik, hastalık, sakatlık, işyeri yaralanmaları, doğum yapma ya da aileye gelir getiren kişinin ölmesi durumunda sağlık hizmetlerine ve bir gelire erişebilmeyi içeriyor.
2016’da dünya çapında başlatılan Herkes İçin Sosyal Koruma Programı, sosyal koruma alanlarını ulusal bir gerçeklik haline getirmek amacıyla 21 ülkede uygulanıyor. Bu alanlar tüm vatandaşlar için temel sağlık hizmetleri, çocuklar için koruma, yaşlılık aylığı ve çalışma yaşına gelen herkes için işsizlik, doğum, hastalık ve iş kazası durumlarında destek sağlıyor.
2004 KÜRESELLEŞMENİN SOSYAL BOYUTU DÜNYA KOMİSYONU
Küreselleşmenin Sosyal Boyutu Dünya Komisyonu, Şubat 2002’de küreselleşmeye karşı gittikçe büyüyen tepkilerin ortaya çıktığı zamanda kuruldu. Komisyon ahlaki açıdan kabul edilemez ve siyasi olarak sürdürülemez olan küresel ekonominin günümüzdeki işleyişinde köklü ve daimi sorunlara dikkat çekti.
2006 DENİZCİLER İÇİN HAKLAR LİSTESİ
ILO’nun ilk günlerinden itibaren üye devletler, denizcilerin ve gemi sahiplerinin kara sektörlerinden farklı bir kategori içinde olduklarını fark etti. Çünkü onlar sadece dünya ticaretinin büyük miktarlarını taşımakla kalmadı, aynı zamanda dünyadaki en akıcı ve geniş kapsamlı işgücünü temsil etti.
ILO, 1920 yılında düzenlediği 2. Uluslararası Çalışma Konferansı’nı denizcilere adadı. Bugünden bakıldığında ILO, denizde çalışmanın tüm yönlerini kapsayan 68 denizcilik sözleşmesi ve tavsiyesi kabul etti.
Fakat zaman değişti ve deniz yoluyla gerçekleşen ticaret hacmi de arttı. Ve denizciler adil rekabet için gemi sahiplerinin ve hükümetlerin de ele alındığı bir sözleşmeye ihtiyaç duydu.
94. Uluslararası Çalışma Konferansı, 2006 yılında 186 No’lu Denizcilik Çalışma Sözleşmesi’ni benimsedi ve kapsamlı bir çalışma standardı sağladı.
2007 SÜRDÜRÜLEBİLİR GİRİŞİMLERİN GELİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER
Uluslararası Çalışma Konferansı, Haziran 2007’de özel sektörün ekonomik büyümeyi yönlendirmedeki rolünün yanı sıra yoksulluğu azaltma çabalarındaki rolünü yansıtan bir dizi sonucu benimsedi.
2008 BELİRSİZLİK ZAMANLARINDA SOSYAL ADALETİ GELİŞTİRMEK
2008 ekonomik ve finansal krizi, ILO’nun küresel görevini yeniden ele almasına neden oldu. Uluslararası Çalışma Konferansı 97. Oturumu, finansal ve ekonomik gerilemeyle birlikte yaşanan belirsizlik, artan işsizlik, kayıt dışı çalışma ve sosyal korumanın yetersizliği nedeniyle 97. Adil Küreselleşme İçin Sosyal Adalet Bildirgesi’ni benimsedi.
2009 ILO’NUN KATILDIĞI İLK G-20 ZİRVESİ
ILO, 2009’dan beri G20’deki üye devletlerini uluslararası ekonomik işbirliği için aldıkları rolü destekliyor. G20’nin talebi üzerine, ILO, küresel ekonomiyi güçlendirmek için ekonomik ve sosyal konularda tavsiyelerle katkıda bulunuyor.
2011 ILO EV İŞÇİLERİYLE İLGİLİ SÖZLEŞME BENİMSEDİ
Yüzüncü Uluslararası Çalışma Konferansı, dünya çapında on milyonlarca ev işçisinin çalışma koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan tarihi bir uluslararası standartlar dizisini benimsedi.
Bu yeni standartlarla birlikte ailelere bakan ve ev işleri yapan dünyanın dört bir yanındaki ev işçileri, diğer işçilerle aynı çalışma hakkına sahip olacaktı.
2014 MODERN KÖLELİĞİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YOĞUN ÇABALAR
2016’da tahminen zorla çalıştırılan 24,9 milyon insan ve zorla evlendirilen 15,4 milyon insanı kapsayacak şekilde 40,3 milyon insan modern kölelik içindeydi.
Uluslararası Çalışma Konferansı 2014’te yasal olarak bağlayıcı olan Zorunlu Çalışma (Ek Önlemler) Tavsiyesi’ni kabul etti.
Bu tavsiye, çağdaş kölelik biçimlerini ortadan kaldırma çabalarını yoğunlaştırmayı amaçlıyor.
2017 AFET YA DA ÇATIŞMADAN KURTULAN ÜLKELERDE UYGUN İŞLER
Uluslararası Çalışma Konferansı yeni bir standart benimsedi: 205 No’lu İstihdam ve İyi Çalışma İçin Esneklik Tavsiyesi.
Bu yeni standart, çatışmaların ve afetlerin ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkilerini önlemek için gerekli tedbirlere odaklanan bir çerçeve sunuyor. Ayrıca çocuklar, gençler, kadınlar ve yerlerinden edilmiş insanlar gibi hassas nüfus gruplarına özel önem veriyor.
2018 İŞYERİNDE ŞİDDET KONUSUNDA YENİ STANDARTLAR
2018 Uluslararası Çalışma Konferansı, işyerinde şiddet ve tacizle ilgili olası yeni standartlar üzerine ilk tartışmasını yaptı. Tartışma 2019 Haziran’ında ILO 100. Yıl Konferansı’nda devam etti.