İstanbul Üniversitesi Cerrahapaşa’da İşten Çıkarmalara Karşı Kitlesel Tepki
Tez-Koop-İş Sendikası, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’ya bağlı sosyal tesis, kantin ve otoparkların özelleştirilmesine ve burada çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin feshedileceği bildirimine karşı bir araya geldi.
6 Kasım 2019 tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Avcılar Yerleşkesi önünde bir araya gelen işçiler, işten çıkarmaları protesto etti. Ayrıca Türk-İş’in vergide iyileştirme için başlatmış olduğu imza kampanyasının metni de okundu.
Türk-İş’in metnini okuyan Türk-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Adnan Uyar “Emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve verginin geniş kitlelere adil bir şekilde yansımasının sağlanması gerekmektedir. O nedenle, gelir vergisi tarife basamakları ve oranları acil olarak güncellenmelidir” ifadelerini kullandı. Uyar, işçilerin işten çıkarılması ile ilgili olarak da bu haksızlığın karşısında sonuna dek duracaklarını belirtti.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörlüğü tarafından işlerine son verilen Tez-Koop-İş üyeleri adına basın metnini okuyan Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı Selahattin Karakurt “Bugün Türkiye’de işsiz kalmak ölümle eş değerdedir. Bizden ölüme rıza gösterilmesini beklemesinler” dedi.
Üniversitesi Cerrahpaşa Avcılar yerleşkesinde yapılan basın açıklamasına Tez-Koop-İş Sendikası Genel Sekreteri Hakan Bozkurt ile birlikte İstanbul 1 No’lu ve 4 No’lu Şube yönetimi ve üyeleri de katıldı. Türk-İş’e bağlı sendikalar ise vergide iyileştirme talebine destek için bu noktaya geldi.
Emeğin hakkının sendikalı, güvenceli ve toplu iş sözleşmeli çalışma düzeni olduğunu dile getirmek üzere bir araya gelen üyelerimiz belirsizlik ve işsizlik karşısında mücadele kararlılığının altını çizdi.
Açıklamada özetle şunlar söyledi:
Yıllardır İstanbul Üniversitesi bünyesinde çalışırken, üniversitenin bir bölümünün 2018 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa olarak ayrılmasıyla tüm çalışanlar yönünden yeni belirsizlikler ve kaos dönemi başlamıştır.
Öğretim üyelerinden idari personeline, öğrencilerinden işçilerine kadar her iki üniversite içinde bulunanlar aradan geçen 24 ayda çok yönlü sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
Bugün İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’ya bağlı sosyal tesis, kantin ve otoparkları yeni yılda işletmeye başlatılmak üzere hizmet satın alımı gerekçe gösterilerek bir şirkete ihale ile verilmiştir. Burada çalışan işçi arkadaşlarımıza “burası özel bir işletmedir çalışamazsınız”denilmektedir.
Kantin ve otoparkları ihale ile bir şirkete verilmesi açık biçimde özelleştirmedir.
Bunun anlamı çok açıktır. Aralarında çok sayıda üyelerimizin de bulunduğu üniversite çalışanları, bugün büyük hak kayıplarıyla, belirsizliklerle ve işsizlikle karşı karşıyadır.
Üniversiteler ticarethane veya bir işletme değildir. Kar amacı güdülemez.
Tüm çalışanlar, hocalar ve öğrenci arkadaşlarımız üniversitelerimizi ticarethaneye dönüştürmemekte kararlıyız. Hele bizim işimize aşımıza göz koyanlara son derece sert karşılık vereceğiz. Bu böyle bilinmelidir. Özelleştirme demek işçilerin işsiz kalması demek, üniversite öğrencilerinin ve çalışanlarının 1 liraya alacakları yiyecekleri, 5 liraya satın alması demektir. Bu, üniversitede çalışanların ve öğrencilerin üzerinden kar amacı gütmekten başka bir şey değildir. Biz buna sessiz kalmayacağız.
Yıllardır büyük bir özveriyle çalışan arkadaşlarımızın işten çıkartılmasını şiddetle kınıyoruz.
Çünkü bir eğitim kurumunun, çalışan işçilerine karşı hiçbir sorumluluk taşımaması anlaşılamaz bir durumdur.
Açıkça söylüyoruz:
Sendikamız bu haksız işten çıkarmalar karşısında mücadelesini her boyutta
sürdürecektir. Sorumsuz uygulamaların, çözüm üretmekten çok çözümsüzlük yaratan düzenlemelerin bedeli asla ve asla işçilere yüklenemez.
Feshi bildirimleri geri çekilinceye kadar, üyelerimiz işlerine dönünceye kadar
mücadelemiz sürecektir.
İşçi arkadaşlarımız ve aileleri açlığın, yokluğun ve yoksulluğun içine atılmamalıdır.
Bugün Türkiye’de işsiz kalmak ölümle eş değerdedir. Bizden ölüme rıza gösterilmesini beklemesinler. Ve göstermeyeceğiz.
Herkes bunu böyle bilmelidir ki yeri yerinden oynatırız. Bu üniversiteleri eylem ve direniş alanına çeviririz.
Bugün YÖK’ün kuruluş yıldönümünde bir kez daha eğitim ve bilim yuvalarının nasıl özelleştirildiğini hep birlikte görüyoruz.
Kararınızdan vazgeçin.
Üniversite yönetimleri bir bilim merkezi gibi davransın. Bizler üniversitelerimizi seviyoruz. Üniversiteler bizimdir bizim olacak. Ama şunu bilin. İşimiz ve ekmeğimizle asla oynatmayacağız. Herkes bilsin ki ekmek yoksa barışta yok.
Üniversitelerin yönetimine sesleniyorum: bu işyerlerine elinizi uzatırsanız iş barışı sürer, ama uzatmazsanız bizden sabır beklemeyin. Bu işyerleri eylem alanına dönüşür.
Tez-Koop-İş Sendikası olarak üyelerimizin işten çıkarılmasına sessiz kalmayacağız, mücadelemizi sürdüreceğiz!