Manşet Haberler

Kaz Dağları’nın Üstü Altından Daha Değerlidir

 width=

Türkiye’nin en önemli doğal varlıklarından birisi olan Kaz Dağları bir kez daha siyanür ile altın aranması ile gündeme geldi. Çanakkale’nin Kirazlı köyünde, Çanakkale’nin su kaynağını oluşturan Atikhisar Barajı’nın hemen üzerinde yer alan bölgede kurulacak olan altın madeni bölge halkının, ekoloji aktivistlerinin ve duyarlı toplumsal kesimlerin tepkisi ile karşılandı.

Kurulması planlanan maden tesisleri için on binlerce ağacın kesilmesi (Çevre örgütlerinin bildirimlerine göre 195 bin ağaç), altın aramada kullanılan siyanürün tüm bölgeye zarar verecek olması ve maden faaliyetlerinin çevreye yapacağı diğer olumsuz etkiler bölgenin doğal güzelliği ve ekolojik dengesinin korunması açısından büyük kaygı uyandırmaktadır. Kaldı ki geçen yıllarda uluslararası kuruluşların desteği ile Kaz Dağları korunması gereken “Gen Merkezi” olarak seçilmiştir. Bunun anlamı kamu ya da özel herhangi bir makam, kuruluş ve kurumun, Kaz Dağlarının doğal yapısını bozacak hiçbir müdahalede bulunamayacağıdır.

Kamuya ait fabrikaların, doğal alanların, sağlık ve eğitim gibi sektörlerde kurum ve kuruluşların özelleştirilmesi; uygulanan politikalar sonucu tarımsal üretimin neredeyse bitecek duruma gelmesi, başta inşaat ve maden sektörleri olmak üzere üretime değil ranta, yağmaya ve talana dönük bir ekonomi anlayışının egemen olmasına yol açmıştır. Ülkemizin doğal güzellikleri, ormanları, dağları, yaylaları, akarsuları bu anlayışla tehdit altına sokulmaktadır.

Ülkemizde ne yazık ki her geçen gün doğa katliamına yol açacak yeni bir mega proje, yeni bir maden faaliyeti, yeni bir uygulama gündeme gelmektedir. İstanbul’un akciğeri olan Kuzey Ormanları’nda yapılan Üçüncü  Köprü ve Üçüncü Havalimanı projelerinin yarattığı ekolojik yıkımın sonuçları hala tüm boyutlarıyla ortaya çıkmamışken ısrarla ve inatla Kanal İstanbul projesi gündemde tutulmaktadır. Tıpkı Kaz Dağları gibi Karadeniz’in yemyeşil dağları, yaylaları madenlerle, HES’lerle, Uzungöl’deki gibi betonlaşmayla adım adım yok edilmekte; tüm bölge boyunca uzatılan yol projelerine kurban edilmektedir. Tüm bilinen risklerine ve tepkilere rağmen nükleer enerji konusunda ısrar sürmektedir. Büyük bir doğal güzelliğe sahip olan Salda Gölü’nün TOKİ eliyle yapılaşmaya açılması ise en güncel örneklerden birisidir.

Ülkenin dört bir yanında duyarlı milyonlarca insan, doğanın yağmasına karşı durmakta, “Kaz Dağları’nın Üstü Altından Daha Değerlidir” demektedir. Bu sese bir an önce kulak verilmelidir!

Ekolojik dengenin korunması, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılması için hemen adım atılmalı ve doğa katliamına neden olan tüm projeler geciktirilmeden durdurulmalıdır. İnşaat ve maden sektörleri üzerine kurulu, ranta dayalı ekonomi anlayışına son verilmelidir. Doğanın korunmasını temel alan etkin çevre politikaları bilimsel kurallar ve ilkeler doğrultusunda bir an önce yaşama geçirilmelidir.

Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu Adına
Genel Başkan
Haydar Özdemiroğlu




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu