Merhaba
Ülkemizde çoğunlukla yanlış bilinen bir gerçek var. Türkiye’de kadınlara hakları tepeden verilmedi. Bugünkü haklarımız, kadın mücadelesiyle kazanıldı. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan birinci dalga kadın hareketi, Cumhuriyet döneminde, hiç kuşkusuz Atatürk’ün de katkılarıyla başarıyla sürdü. Daha sonra 70’ler, 80’ler, 90’larda gelen ikinci dalga hareketin mücadelesi, günümüz Türkiyeli kadına hayli önemli kazanımlar sundu. Bu kazanımların bir kısmına değinen bir dosya hazırladık 9. sayımızda.
8 Mart dosyamız, eşitsizliğin hâlâ ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya Ekonomik Forumu 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için en az 100 yıl, eşit ücrete sahip olması için ise 257 yıl geçmesi gerekiyor.
Türkiye’deki kadın hareketi, eşitsizliği giderebilmek için gerçekten de özveriyle çalışıyor. Kadın iktisatçılarımızın, feminist ekonomiyi küresel ölçekte yönlendirdiğini yazarken mutluluk duyduk. Dünyadaki kadın liderler haberiyle de, eşitlik, refah, esenlik unsurlarını gözeterek ülkesini yöneten kadın liderlerin başarısıyla gururlandık.
8 Mart akşamı, hem bu kazanımlarımızı hem de eşitsizliklere ve süregelen kadın şiddetine isyanımızı yanımıza alarak alanları doldurduk. İstanbul’un en işlek caddeleri, özgürlük ve eşitlik hakkını talep eden on binlerce kadınla şenlendi; coşku ve dayanışmanın gücüne sahne oldu.
Ne olduysa o tarihten sonra oldu. 11 Martta Dünya Sağlık Örgütü, Çin’de beliren Covid-19 isimli yeni bir virüs kaynaklı hastalığı “pandemi” ilan etti. Mart ortasından bu yana hayatlar evlere sığmaya başladı. Öyle ki bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 100. yılına denk gelen 23 Nisan Bayramımızı ve ardından 1 Mayısı ve 19 Mayıs’ı bile balkonlarımızdan kutlayabildik. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 100. yılı kapsamında, Tez-Koop-İş Sendikası olarak biz de çocuklarımıza, “Tez-Koop-İş Çocuk” dergisini armağan ediyoruz.
Çok yönlü etkiledi virüs bizi. Binlerce insan hayatını kaybetti. Pek çok işyerinin kapanması, öncelikle işçileri, yoksulları, kadınları, yaşlıları, çocukları daha çok etkiliyor. Salgının çalışanlara yansıması, sınıfsal eşitsizliği artırıcı etkisi, ruhsal dünyamıza etkisi ve evde artan kadın şiddetine ilişkin haberler, makaleler, söyleşiler hazırladık.
Sınırlarımızı, havaalanlarımızı hatta evimizin kapısını kapattığımızda bile virüs bizi buluyorsa ve artık kaçacak bir yerimiz kalmadıysa, yapmamız gereken tek şey var: Daha yaşanılır, eşitlikçi bir dünya için işbirliği yapmak, dayanışmak, gezegendeki hiçbir canlıyı ayırmadan birbirimize el vermek. Huzurlu, esen kalmanız dileğiyle…