GenelManşet Haberler

Samsun Şubemiz Dört İlde Sokağa Çıktı “Vergide Adalet Gelirde Adalet”

Sendikamız Samsun Şubesi örgütlü olduğu dört ilde bugün (16 Aralık 2024) sokağa çıktı. “Vergide adalet, gelirde adalet” başlığı ile sendika üyelerimiz Samsun, Ordu, Trabzon ve Çorum’da basın açıklaması düzenledi. Düzenlenen basın açıklamaları eş zamanlı olarak saat 18.30’da yapıldı.

Samsun Süleymaniye Geçidi’nde düzenlenen açıklamayı Samsun Şube Başkanımız Tarık Sayın okudu. Ordu Tahılpazarı’nda düzenlenen açıklamayı ise Ordu Üniversitesi Baş Temsilcimiz Cihan Baydere okudu. Trabzon Meydanı’nda düzenlenen açıklamayı ise Şube Denetleme Kurulu Üyemiz Kaan Çöçen okurken, Çorum Saat Kulesi Postanesi önünde yapılan açıklamayı Şube İdari Sekreterimiz Buket Özden okudu.

Ortak yapılan açıklamalarımızda asgari ücret, enflasyon, Kamu Çerçeve Anlaşma Protokolü, vergiler gündem yapıldı.

Yapılan açıklamaların ortak metni şöyle;

 

Basına ve Kamuoyuna!

 Bugün Tez-Koop-İş Sendikası olarak sokakta olmamızın, basına ve kamuoyuna seslenmemizin tek gerekçesi vardır: Geçinemiyoruz!

 Son yıllarda derinleşerek süregelen geçim sıkıntısının ülkedeki tüm emekçiler için katlanılmaz bir hal aldığı açıktır. Emekçilerin sorunları ve talepleri ortaktır. Bu nedenle, bugün burada, üyelerimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz bu basın açıklaması, tüm emekçilerin, emeklilerin, işsizlerin ve giderek yoksullaşan kitlelerin sesidir.

Değerli basın, saygıdeğer kamuoyu!

 Türkiye’deki mevcut ekonomik kriz giderek derinleşirken emeğini satarak yaşamlarını sürdürenlerin yaşam koşulları hızla kötüleşiyor.  Nisan ayında açlık sınırının altına düşen asgari ücret, milyonlarca işçi ve emekçinin yıl boyunca aç-bilaç yaşam mücadelesi vermesine neden oldu. Bu cümle yeterince açık değilse şöyle ifade edelim: Bu ülkedeki milyonlarca işçinin, buzdolabı boşalıyor. Bu ülkede milyonlarca işçi çocuğu, karnını doyurmaya ve sağlıklı yaşamaya yetecek yiyeceğe erişemiyor!

Bugün asgari ücretle çalışan iki ebeveyn ve iki çocuktan oluşan dört kişilik bir aile için “yoksul” sayılmak bile lüks! Zira yoksul sayılabilmeleri için evlerine giren paranın iki katından fazlasını kazanmaları gerekiyor! Türkiye, yoksulluğun istisna; açlığın esas olduğu bir ülke haline geldi.

Tablo böyleyken, asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği Türkiye’de, asgari ücrete ilişkin her yerden bir ses çıkmaya devam ediyor. Çıkan sesler, enflasyonu baskılamanın yolunun ücretleri baskılamaktan geçtiğine işaret ediyor. Çıkan sesler, asgari ücreti gerçekleşen enflasyona değil hedef enflasyona endekslemekten bahsediyor. Bu seslerin ardında, sermayenin doymak bilmeyen kâr hırsı var. Sermaye ve sözcüleri, milyonlarca çocuğun beslenme çantasından bir dilim daha eksiltmek pahasına sefaleti yaygınlaştırmak pahasına kârlarını katlamayı umuyor.

Tez-Koop-İş Sendikası olarak daha yüksek sesle haykırıyoruz:

Market fişleri, ev kiraları, elektrik ve doğal gaz faturaları cebimizi yakarken ekonomik krizin faturasının asgari ücretliye kesilmesine izin vermeyeceğiz!

Üstü kapalı cümlelerle emekçinin ücretinden tasarruf edilmesini salık verenlere karşı yüksek sesle haykırıyoruz:

Sermayenin kârından, patronlara sağlanan vergi teşviklerinden tasarruf edin! Büyük servet zenginlerini vergilendirin! Bütçeyi işsizler emekliler, yoksul emekçiler, kadın ve çocuklar için kullanın!

Değerli arkadaşlar;

Resmi istatistik kurumu TÜİK, Kasım ayında yıllık enflasyonu yüzde 47 olarak açıkladı. Bu oran, işçinin, emekçinin, dar gelirlinin hayat gerçekliğinden son derece uzaktır! Resmi enflasyon oranlarının katbekat üstüne çıkan gerçek enflasyon, işçi ve emekçilerin en temel ihtiyaçlarını karşılamalarını imkânsız hale getiriyor. Uzun müzakere süreçleri ve büyük mücadelelerle imzalanan toplu iş sözleşmeleri, mevcut durumda etkinliğini hızla yitiriyor.

TÜİK’in enflasyon hesabının çarşıya uymadığını patronlar da biliyor. Bildikleri içindir ki ücretleri enflasyon hesabıyla artırmakta ısrar ediyorlar. Ücretlere resmi enflasyon oranında yapılan her zam, işçilerin alım gücünü düşürmeye hizmet ediyor. Resmi enflasyona endeksli ücretler, gerçek enflasyon karşısında eriyor; emekçinin cebindeki para, pul olmaya zaman bulamadan eriyor.

Tez-Koop-İş Sendikası olarak, gıdadan kesip kirasını denkleştirmek, faturalarını geciktirip çocuğunun okul masraflarını karşılamak durumunda kalan emekçilerin sesi olmaya devam ediyoruz:

İşçi ve emekçilerin yaşam maliyeti hesaplanmalı; ücret artışlarında yaşam maliyeti dikkate alınmalıdır!

 Tez-Koop-İş Sendikası olarak, resmi enflasyona endeksli ücret artışlarına karşı sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz:

Bu ülkedeki her bir yurttaşın beslenmeye, barınmaya, giyinmeye ihtiyacı olduğu gibi tiyatroya gitmeye, çocuğunu müzikle ve sporla buluşturmaya, gönül rahatlığıyla tatil yapmaya hakkı vardır!

 Değerli basın ve kamuoyu;

Geçtiğimiz yıllarda ekonomik göstergelerdeki ciddi dalgalanmalar, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolünün de etkinliğini yitirmesine neden oldu. Yeni yılla birlikte görüşmelerinin başlaması öngörülen 2025 yılı Çerçeve Anlaşma Protokolünün özel sektör tarafından referans alınacak nitelikte çalışma standartlarını içermesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Kamu işçilerinin insana yakışır gelir elde edemediği bir ülkede, özel sektörde çalışan milyonların açlık sınırının katbekat altında yaşam mücadelesi vermesinin kaçınılmazdır. En büyük işverenin devlet olduğu bir ülkede, kamu işçilerinin ücreti hızla asgari ücrete yaklaşıyorsa burada büyük bir sorun vardır!  

 Tez-Koop-İş Sendikası olarak hükümeti ve Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası’nı (TÜHİS) bu sorunu çözmeye çağırıyoruz:

Her yeni yılın temel tüketim maddelerine ve kamusal nitelik taşıyan hizmetlere yapılan zamları beraberinde getirdiği göz önüne alınmalı; kamu işçisinin yarın sabaha, bugüne kıyasla daha yoksul uyanmamasını hedefleyen bir protokol imzalanmalıdır!

Değerli kamuoyu;

Türkiye’de bölüşüm ilişkileri de emekçiler aleyhine bozulmaya devam ediyor. İçinde bulunduğumuz bölüşüm şokundan çıkmanın bilimsel kuralları hayata geçirilmiyor. Gelir dağılımını emekten yana düzenleyen araçlar etkin kullanılmıyor. Bu araçların başında gelen vergi sistemi, emekçiler üzerindeki gelir vergi yükünü artıran bir sistem olarak varlığını koruyor. Gelir vergisi tarife dilimlerinin asgari ücret artışı oranında artırılmadığı her geçen yıl, vergi sistemi daha adaletsiz bir hal alıyor. Halkın yaygın olarak tükettiği mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergiler de adaletsiz bölüşüm şokunu derinleştiriyor.

Tez-Koop-İş Sendikası olarak, vergi yükünün emekçilerden büyük servetlerin sahiplerine doğru kaydırılması gerektiğini ısrarla hatırlatıyoruz:

İşçi sınıfı, Ocak ayında ne alıyorsa Aralık ayında da aynısını almalı; işçilerin ve emekçilerin gelir vergisi yükümlülüğü koparılan takvim yapraklarıyla birlikte artmamalıdır!

Değerli basın ve kamuoyu!

Yeni bir yılı, 2025’i tüm bu sorunların içinde karşılıyoruz. Sendikal mücadelemizin içinden geçtiğimiz bu zorlu günlerde günlerde çok daha büyük bir önem kazandığını görüyoruz. İnsan onuruna yakışır bir çalışma ortamı ve insanca bir yaşam ancak birlikte mücadele etmekle mümkün olur.

 Bizler, inanıyoruz ki, ekmeğin pahalı, emeğin ucuz olduğu günler geride kalacak!

Ekonomik krizin faturasını krizi yaratanların ödeyeceği günler gelecek!

İnanıyoruz ki, hem vergide adalet hem de toplumsal adalet işçilerin ve emekçilerin mücadeleleriyle gelecek.

İnanıyoruz ki emek, demokrasi ve barış mücadelesi kazanacak. Kazanılan, mutlu bir yaşam, umutlu yarınlar olacak!

 

 Yaşasın Sendikal Mücadelemiz!

Yaşasın Sınıf Dayanışması!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu