GenelManşet Haberler

Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Toplandı: Sınıf Sendikacılığı Mücadelemiz Sürecek!

Başkanlar Kurulumuz 23-24 Ağustos 2024 tarihinde Tez-Koop-İş Sendikası Genel Merkezi’nde toplanarak seyri giderek kötüleşen ekonomik, toplumsal ve politik koşullar ile sendikal gündemi değerlendirdi. Başkanlar Kurulu toplantısı boyunca yapılan tartışmalar, demokrasi, barış, eşitlik ve sosyal adalet mücadelesinin, sınıf mücadelesi ile birlikte el ele yürüyen ve birbirini tamamlayan mücadeleler olduğu vurgusu ile ilerledi.

Toplantının açılışını yapan Genel Başkan Haydar Özdemiroğlu, konuşmasına direnişte olan Polonez işçilerini selamlayarak “mücadeleniz mücadelemizdir” diyerek başladı. Genel Başkan konuşmasına İsrail tarafından Filistin halkına yönelik halen devam eden saldırılarla devam etti. Filistin halkının on yıllardır sömürgecilik, işgal, sürgün ve katliamları yaşadığını, bugün yaşanan katliama ABD ve Avrupa’nın alkış tuttuğunu, Tez-Koop-İş Sendikası’nın, tüm dünya sendikaları ile beraber Filistin halkının özgür yaşam hakkını savunmaya devam edeceğini dile getirdi. Sendikal mücadelenin bu bağlamda bir barış mücadelesi olduğunu vurguladı.

2024 yılı yaz aylarında, her yıl olduğu gibi bir kez daha alevlere teslim olan ormanlarımıza dikkat çeken Özdemiroğlu, sendikamızın doğayı katledenlere, yağma ve talan politikalarına karşı doğadan yana olacağını belirtti. Keza apar topar çıkarılan ‘Katliam Yasasına’ ilişkin konuşan Genel Başkan, “Sendikamız, sokakta yaşayan, kimi zaman üyelerimiz işe giderken onlarla beraber servis bekleyen, kimi zaman çocuklarımıza arkadaşlık eden hayvanların canına kast eden yasaya tümüyle karşıdır. Kendi türümüzden olan-olmayan tüm canlılara büyük bir sevgi ve saygı besleyerek ısrarla birlikte yaşamayı savunmaya devam edeceğiz.” dedi.

İşçilerin, aşırı iş yükü altında ve kölelik benzeri koşullarda, işverenler ve kamu yöneticileri tarafından alınmayan önlemler sonucunda iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam ettiğini vurgulayan Haydar Özdemiroğlu, kadın cinayetlerindeki artışa da dikkat çekti. “Bizler, kadınların kendilerini güvende hissederek sokağa çıkabilecekleri; ev içi şiddet ve şiddetin her türlüsünden uzak bir yaşam sürebileceği, şiddet faillerinin iyi hal indirimleri ile ödüllendirilmeyeceği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin evde, işyerinde ve yaşamın tüm alanlarında tam ve etkin biçimde sağlanabileceği yarınlar için mücadele ediyoruz” diye konuştu.

Özdemiroğlu, son günlerde, uzun yıllardır dile getirilen ancak sendikal mücadeleler sonucunda rafa kaldırılan çalışma yaşamında “esneklik” tartışmalarının yeniden gündeme geldiğini hatırlattı. Esneklik adı altında gündeme getirilen, “belirli sürelerle sınırlı istihdam, çalışma saatlerinde, mekanda, ücrette esneklik” gibi her türlü düzenlemenin işçi sınıfı için daha ağır ve daha güvencesiz bir çalışma yaşamı anlamına geleceğini; sendikaların esnekleşme yönünde atılacak hiçbir adıma izin vermemeleri gerektiğini belirtti.

Genel Başkanın ardından söz alan Genel Sekreter Hakan Bozkurt, yüksek enflasyon ve vergide adaletsizlik başta olmak üzere emek karşıtı ekonomi politikalarının, toplu iş sözleşmeleri ile elde edilen önemli ekonomik kazanımların geri alınmasına neden olduğunu belirtti. Güçlü bir sendikal hareketin, işçi sınıfının bütününü ilgilendiren makro düzeydeki ekonomi politikalarına aynı ölçekte tepki vermesiyle mümkün olacağını dile getiren Bozkurt; vergide ve gelirde adalet için tüm emekçilerin birlikte mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi. Sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerine özgü sorunlara da değinen Bozkurt, yeni dönem toplu iş sözleşmelerinde de işçilerin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük, üyelerimizin istihdam ve ekonomik haklarının sosyal hak ve özgürlükler ile desteklendiği sözleşmelere imza atmak için gerektiğinde müzakere gerektiğinde ise mücadele edileceğini vurguladı.

Başkanlar Kurulu, toplu iş sözleşmesi, örgütlenme, eğitim çalışmaları ve mali konuların konuşulması; sendikamıza yönelik sistematik saldırıların değerlendirilmesiyle devam etti.

Başkanlar Kurulu’nda aşağıdaki konularda fikir birliğine varıldı:

Emekçilerin emeğine el konuluyor!

Türkiye ekonomisine ilişkin göstergeler, izlenen ekonomi politikalarının gençlerin, emekçilerin, emeklilerin, işsizlerin, kadınların ve engellilerin kısaca toplumun büyük çoğunluğunun aleyhine işlemeye devam ettiğini ortaya koymaktadır. Yıllık enflasyon baz etkisi ile düşse de, aylıkta artmaya devam etmektedir. Ayrıca beklentileri yönetmeye dönük politikaların dezenflasyon sürecine katkı vermesini beklemek mümkün değildir. Memur maaşları, emekli aylıkları ve asgari ücret artışlarının “beklenen enflasyon”a göre yapılacağına ilişkin “söylentiler” açıkça emekçilerin alın terinin gaspı anlamına gelmektedir.

Kamu maliyesinde ciddi bir kriz var!

Bütçe açığı 2024 yılının ilk 7 ayında 844 milyar liraya ulaşırken devletin iç ve dış borçları için yapılan Temmuz ayında faiz ödemeleri, aylık yüzde 145 artarak 667 milyar lira olmuştur. Bu rakamlar, kamu maliyesinde ciddi bir kriz olduğunu göstermektedir.

Emekçilere düşen işsizlik ve pastadan daha küçük pay!

Ekonomik büyümenin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2’nin altına gerileyebileceği öngörülmektedir. Büyümenin arttığı dönemlerde dahi gelir dağılımında adaletsizlik sürerken, büyümenin gerilediği bir dönemde artan işsizlikle birlikte işçi sınıfının milli gelir pastasından alacağı payın hızla küçüleceği açıktır.

Genç işsizliği artacak!

Cari açıkla büyüyen bir ekonomi, cari fazla ile küçülür. Türkiye ekonomisi, yıllardır cari açık ile büyümüş, Haziran’da ilk kez cari fazla vermiştir. Türkiye’de ekonomik büyümenin yeni istihdam yaratamadığı önceki dönemlerde görülmüştür. Ekonomik daralma döneminde, özellikle hâlihazırda % 17,6 olarak açıklanan genç işsizliği daha da artacaktır.

Vergi sistemindeki adaletsizlik emekçileri ayrıca eziyor!

Vergi sistemindeki adaletsizlik, zenginlerin zenginleşmeye devam etmesine; milyonlarca emekçinin ise ücretlerinin/maaşlarının ceplerine girmeden buharlaşmasına neden olmaktadır. Boş cüzdanlarla markete giden milyonların kredi kartları, dolaylı vergilerle şişmektedir. Artık adaletsiz vergiler enflasyonla birlikte halkımızı ezen bir araca dönüşmüştür.

Koop-iş Başkanlar Kurulu kararına karşı açıklama!

Koop-İş Sendikası’nın son yaptığı Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda aldığı kararlarda yer alan sendikamıza ilişkin beyanları; başta üyelerimiz olmak üzere sorumluluk duygusuyla yaklaştığımız tüm işçi sınıfına karşı, gerçekle ilgisi olmayan açıklamalardır. Sarı sendikacılığın tipik bir örneği olan Koop-İş Sendikası, ne zaman işçilerimizin hak ve çıkarları gündeme gelse ya da aynı sendika sınıfsal ve etik değerlerle bağdaşmayan ve konfederasyonumuzun amaçlarına ve temel ilkelerine aykırı eylemler gerçekleştirse, bu durumu gizlemek için asılsız içeriklerle işçileri manipüle etmeye çalışmaktadır. Sarı sendikacılığın asılsız söylemleriyle işçileri zehirlemeye yönelik bu tutum karşısında belgeler ile söylemlerimizi aşağıda belirttiğimiz gibi kanıtlamaktayız:

  • Koop-İş Sendikası’nın tek hedefinin işkolumuzdaki milyonlarca örgütsüz işçiyi örgütlemek ve tüm sendikaların büyümesi ve gelişmesini sağlamak olduğunu beyan etse de bu yalnızca yaptıkları hukuksuz eylemler karşısında hedef şaşırtmaktır. Şöyle ki Koop-İş Sendikası, örgütlü olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanlığı Sivas Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıda(Ek 1), örgütlü olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı işyerinde sendikal örgütlenme faaliyetlerinin yürütülmesinde kardeş sendika ifadesini kullanarak, Toleyis Sendikasının Sivas Şube Başkanı ile Şube Sekreterinin yetkilendirildiğini bildirmişlerdir. Sendikamızın yaklaşık kırk yıldır örgütlü olduğu Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı işyerlerinde aynı konfederasyon çatısı altında bulunduğumuz Koop-İş Sendikasının yürüttüğü çalışmalar görüleceği üzere beyanı ile ters düşmekte ve açıkça Konfederasyonumuz Ana Tüzüğü’ne aykırılık teşkil etmektedir. Koop-İş Sendikası sendikamıza karşı hak ihlaline yol açmakla kalmıyor bir de Konfederasyonumuz Ana-Tüzüğe aykırılık ile bağlı olduğu konfederasyonun amaçlarına ve temel ilkelerine saygı göstermeyerek tüm işçi sınıfının geleneklerini çıkarları uğruna istismar etmektedir.

Koop-İş Sendikası amacının aynı Konfederasyon çatısı altında bulunan bir sendikayla kavga etmek, çekişmek, o sendikanın işyerlerine girmek için mücadele etmek olmadığını söylese de, sendika tarihindeki gelişmeler ile günümüzde yaptığı işlemler bunun aksini ispat etmektedir. Sendikamızın uzun yıllardır örgütlü olduğu Mesleki Yeterlilik Kurumu yönetiminde, Koop-İş Sendikası’nın yer alması ile birlikte işçileri sendikamızdan istifa ettirerek kendi sendikasına üye yapmıştır. Türk-İş Konfederasyonu yönetiminde yer almasından dolayı üstlendiği temsil yetkisini doğruluk ve bağlılığa uygun kullanmayıp çıkarları uğruna hukuksuz bir örgütlenme sağlamıştır. Koop-İş Sendikasının asılsız söylemlerine ilişkin arka planda gerçekleştirdiği eylemler bunlarla sınırlı kalmamış(Ek2), örgütlü olduğumuz Ordu Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda örgütlenme çalışmaları ile devam etmiştir. Mesleki Yeterlilik Kurumu ve Ordu Üniversitesi’nde çalışan işçiler Koop-İş Sendikasının yetersiz, işbirlikçi ve sendikal mücadeleden yoksun tavrından memnun kalmayıp son dönemde yine sendikamız çatısı altına girmişlerdir. Bilindiği üzere sendikamız işkolunun en güçlü sendikası olup üyelerinin hak ve menfaatlerini korumaya ve geliştirmeye çalışırken diğer sendikaların varoluş amaçlarından uzaklaşıp sendikamızın gücünü azaltmaya çalışmak için hayal ürünü söylemleriyle de mücadele etmeye devam edecektir.

 

  • Koop-İş Sendikası; sendikamız için ifade ettiği “İşçilere sözleşmelerle hak ve özgürlük vaat ederek değil promosyon dağıtarak sendika değiştirmeye zorlayan, yalan vaatlerle üyelerimizi kışkırtan, ancak imzaladığı toplu iş sözleşmeleriyle gerçekte nasıl bir “sarı sendika” olduğunu gösteren, sendikacılığı çirkinleştiren çabalarında asla başarılı olamayacaktır.” söylemi ile aslında kendi sendikal anlayışını ifşa etmektedir. “Kişi kendinden bilir işi” deyiminde olduğu gibi, Koop-İş Sendikası kendi deneyimleri ve sendikal bakış açısını sendikamızı karalamaya çalışırken kullanmıştır. Sendikal mücadelenin anlamının korunması işçinin hak ve menfaatine uygun toplu iş sözleşmelerinin yapılmasıyla gerçekleşmektedir. Yine gerçeğe dayalı örneklerle açıklamak gerekirse; Koop-İş Sendikası özel sektörde imzaladığı Metro Grosmarket Bakırköy Alışveriş Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. ve bağlı işyerlerine ilişkin toplu iş sözleşmesi ile sendikamızın perakende sektöründe imzaladığı toplu iş sözleşmelerinin sağladığı hak ve menfaatlerinin oldukça gerisindedir. Bunun asıl nedeni örgütlenme biçiminin işveren ile işbirlikçi bir ortamda gerçekleşmesidir. Koop-İş Sendikası’nın sermayeye karşı işçileri birleştiren bir örgüt olma özelliğinden uzak olması, toplu iş sözleşmelerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin Koop-İş’in imzaladığı toplu iş sözleşmesinde yıllık ikramiye tutarı toplamda bir aylık ücreti tutarına ulaşmazken, sendikamızın örgütlü olduğu Migros Ticaret A.Ş. ve Carrefoursa Carrefour’da kıdeme bağlı dört aylık ücreti tutarında verilmektedir.  Koop-İş Sendikasının işbirlikçi çizgide durarak toplu iş sözleşmelerinin gelişimini engellemesi, sendikal itibar kaybına neden olmaktadır. Bu işbirlikçi sendikanın sendikal çıkarları korumak ve geliştirmek yerine hukuka uygun olmayan eylemler ile sendikamızı karalama girişimlerinde bulunması da bu anlayışın eseridir.

Koop-İş Sendikası, Sendikamızın imzaladığı toplu iş sözleşmelerinin sarı sendikacılığın eseri olduğunu söylese de, şu an hukuksuz ve alenen örgütlenme çalışma yürüttüğü Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı işyerleri toplu iş sözleşmesi hükümleri, Koop-İş Sendikasının imzaladığı kamu toplu iş sözleşmelerinden oldukça üstün haklar içermektedir. Yıllardır örgütlü olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda çalışan üyelerimiz, toplu iş sözleşmesi gereği haftalık beş işgünü esasına bağlı çalışmakta, yıllık izin sürelerini yılda 30 gün olarak kullanmakta, vasıta yardımlarını aylık olarak daha yüksek tutarda almakta, kreş yardımından faydalanmakta ve iş primi maddesi menfaatlerine daha uygun yüksek oranda uygulanmaktadır. Koop-İş Sendikasının imzaladığı kamu işyerlerine ilişkin toplu iş sözleşmeleri bu haklardan yoksundur.

Koop-İş Sendikası promosyon sendikacılığının en etkili örneklerini sergilemektedir. 2018 Yılından itibaren örgütlü olduğumuz ve toplu iş sözleşmesi bağıtladığımız Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde üyelerimize “bornoz” dağıtmıştır(Ek3). Bu işlemin Türk-İş Ana Tüzüğüne aykırı müdahale kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 10 Haziran 2022 tarihinde, bornoz dağıttığını ispatlar fotoğraflarla birlikte sendikamızca Türk-İş’e bildirilmiştir. Bu eyleminden anlaşılacağı üzere promosyonlarla işçinin gözünü boyamaya çalışan sendika kendisidir.

  • Koop-İş sendikası, sendikamızın değerlerine ulaşabilmek, gelişimini, çalışmalarını anlayabilmek ve mücadele tavrımızı taklit edebilmek için sendikamızda daha önce genel sekreterlik ve şube başkanlığı görevini üstlenen iki kişiyi sendikasında çalıştırmıştır. Sendikal başarının emeğe değer bilinci ve örgütlü mücadeleden geldiğini kavrayamayan Koop-İş Sendikası daha önce sendikamızda çalışan toplu iş sözleşmesi çalışanını kendi bünyesine dahil etmiştir. Bu yaklaşımında sendikal mücadele anlayışına sahip olamadığı için bunda da başarılı olamadığı açıktır.
  • Anayasa’nın sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz hükmü gereği, sendikaların işleyişlerinin demokratik esaslara uygun olması esası benimsenmiştir. Bu kapsamda Koop-İş Sendikasının Gençlik ve Spor Bakanlığı işyerimizde örgütlenme girişimleri ile son dönemde hakkımızda oluşturduğu hak ihlallerini Türk-İş’e ihbar niteliğinde bildirdik. Türk-İş Ana Tüzüğü’ne aykırı bir şekilde kişisel çıkar ve sendikamızın zararına kullanması sonucu oluşan eylemler karşısında konfederasyonumuzun tarihinde ilk defa bu kadar ağır yaşanan bu rezilliğe sessiz kalarak hak ihlallerine göz yummasını da şaşkınlıkla izlemekteyiz. Daha önce Koop-İş Sendikası’nın saydığımız hukuksuz eylemlerin bir kısmını gerçekleştirmiş olması nedeniyle Türk-İş Konfederasyonu Disiplin Kurulu, Koop-İş yöneticisinin ihracına karar vermiştir. Bugün ise Türk-İş tarihinden ders çıkarmayıp işlem yapmayarak mutlak bir hakkın ihlaline yol açmaktadır.

Başkanlar Kurulu, fikir birliğine varılan ilgili konulara ilişkin aşağıdaki hususların hızla hayata geçirilmesi kararı ile sona erdi:

  1. Tez-Koop-İş Sendikası yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, vergi sistemindeki adaletsizlik ve emekçilerin diğer sorunlarına ilişkin, üç konfederasyonun geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği ortak basın açıklaması doğrultusunda, konfederasyonların birlikte ya da ayrı ayrı gerçekleştireceği basın açıklaması ve diğer eylemlere kitlesel biçimde katılacaktır.
  2. Sendikamız yan yana, el ele, omuz omuza yürüdüğü 130 bini aşkın üyesiyle beraber, üyelerinin talepleri doğrultusunda, emekçiden yana toplu iş sözleşmeleri imzalamak için çalışmalarını sürdürecektir.
  3. Tez-Koop-İş 696 sayılı KHK ile kadroya geçişi yapılan işçilerin, tayin haklarının tanınması ve meslek kodlarının fiilen yaptıkları işe uygun hale getirilmesi için mücadelesini büyütecektir.
  4. Sendikamız 2024 yılı ilk altı ayında kamu işçileri arasında eşitlik sağlamak amacıyla yapılan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Ek Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün, belirli aylarda farklılaşan enflasyon oranlarının kamu işçileri arasında farklı ücret artış oranlarına neden olmaması için, 2024 yılı ikinci altı ayında da tekrarlanması talebini yükseltecektir.
  5. Sendikamız “Örgütsüzlerin örgütlenmesi” ilkesinden vazgeçmeyecek; işkolunun girdiği her bir işyerinde örgütlenmeye, işkolunun en güçlü sendikası olma niteliğini korumaya devam edecektir.
  6. Tez-Koop-İş, yalnızca üyelerinin değil, bütün bir işçi sınıfının ve halkımızın hak ve çıkarları için mücadele edecek; “esneklik” adı altında işçilerin 24 saatini ve bütün yaşamını ele geçirmeyi ve çalışma hayatını tümüyle güvencesizleştirmeyi amaçlayan politikaların yaşama geçirilmesine izin vermeyecektir.
  7. Tez-Koop-İş asgari ücretin insan onuruna yakışır “yaşanılabilir bir ücret” olarak belirlenmesi; tüm ücret gelirlerinin de asgari ücrete yaklaştırılması çabalarından vazgeçilmesi için mücadele edecektir.
  8. Sendikamız eğitim çalışmalarıyla sınıf ve sendikal bilincin gelişmesine, demokrasinin ilerletilmesine ve basın ve yayın çalışmalarıyla sınıfın sesi olmaya devam edecektir.
  9. Sendikamız kendisine yönelik saldırılara seyirci kalmayacak; sözü edilen “sendikalar” hakkında Konfederasyonun bağımsız, tarafsız ve tüzüğüne uygun işlem yapılması için ısrarını sürdürürken, kamuoyunu süreç hakkında şeffaf biçimde bilgilendirmeye devam edecektir. “Kardeş sendikaların” birbirleri için sendikamızdan üye devşirmeye çalıştığı bu tablonun yaratıcılarının, tarihin çöplüğünde yerini alması için; sendikal mücadeleyi birlikte büyütecek sınıf sendikaları ile dayanışmayı sürdürecektir.
  10. Ayrıca sendikamız, en kısa sürede olağanüstü genel kurulunu toplayarak, bugün yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak gerekli kararları alacaktır.

 

 Ek 1:

 

Ek 2:

Ek 3:

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu