Türkiye, İstanbul’da Bir Rezidans İnşaatında Asansörün Düşmesi Sonucu 10 İşçinin Ölümü İle Sarsıldı.
İnşaat işçilerinin ölümü, tıpkı 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da 301 maden işçisinin ölümüne yol açan katliamda olduğu gibi bir kez daha iş güvenliği ve sağlığı sorununu ülke gündemine getirdi.
10 İşçinin ölümü üzerine yapılan açıklamalarda yine benzer sözler tekrarlandı. İşveren, asansör denetiminin düzenli yapıldığını belirtirken, işçilere gerekli iş güvenliği eğitimlerinin verildiğini ileri sürdü ve “bunlar sektörel kazalar” diyerek cinayeti olağanlaştırmaya, suçu doğrudan ölen işçilerin üzerine yıkmaya çalıştı. Bakanlık açıklamalarında ise ”Olay açık şekilde ortaya çıkarılacak. Kusur nerede varsa üzerine gidilecek” denildi.
İnşaat işçilerinin asansör düşmesi ile ölümleri hiçbir biçimde işin niteliğinden kaynaklanan ve sektörde yaşanması olağan karşılanması gereken bir olay değildir. Çünkü bilimsel ve teknolojik gerçekler, tam tersini göstermektedir. Her kaza önceden uyarır ve geleceğini bildirir; hiç bir kaza rastlantı ile işin özelliğine bağlı olarak kaçınılmaz biçimde ortaya çıkmaz. Her kaza, bilinebilir, önlenebilir, durdurulabilir. Tersini savunmak bilimsel değildir; gerçekleri çarpıtma çabasıdır ve yalandır.
Son yıllarda ortalama 1500-2000 işçinin ölümüne ve yüzbinlerce işçinin ise yaralanmasına neden olan iş güvenliği sorunlarının etkili biçimde engellenmesi için çok yönlü yaptırım ve denetimlerin sistemli biçimde yapılması ve bu önlemlerin kalıcılığının sağlanması artık zorunludur.
10 İşçinin yaşamını yitirdiği olayın tüm sorumluları zaman geçirilmeden ortaya çıkartılmalı ve yargılanmalıdır. Cinayete ilişkin soruşturma ve yargılama süreci, cezasızlaştırma sürecine dönüştürülmemelidir.