2024 Yılının Emeğin, Demokrasinin, Hak ve Özgürlüklerin Yılı Olması Dileğiyle…
2023 yılını geride bırakırken, geçtiğimiz bir yılda yaşanan gelişmelerin bir ilerlemeye değil aksine bir gerilemeye işaret ettiğini açıkça görüyoruz. 2023 yılı, ekonomik yaşamın hayat pahalılığı ve bölüşüm şokuyla, politik yaşamın adaletsizlik ve antidemokratik uygulamalarla, toplumsal hayatın eşitsizlik ve ayrımcılık pratikleriyle, yargı sisteminin ise hukuki değil siyasi kararlarla anıldığı bir yıl oldu.
Ekonomik göstergeler, büyük toplumsal kesimlerin aleyhine işlemeye devam etti. En yüksek enflasyona sahip ülkeler arasında yer almayı sürdüren Türkiye, mevcut vergi sisteminin adaletsizliği nedeniyle giderek derinleşen bir bölüşüm krizinin içine girdi. Haksız zenginleşme, vergi kaçırma, kara para aklama, bahis ve faiz çeteleri ile gündeme oturan azınlığın karşısında, bütün değerleri üreten işçilerin ekonomik büyümeden aldığı pay, yüzde 36’dan yüzde 25’lere kadar geriledi.
Çalışan nüfusun yüzde 50’den fazlasını oluşturan milyonlarca çalışan, ülkemizde adaletsizliğin, sefaletin ve yoksulluğun diğer adı olan asgari ücret ve civarında ücretlerle yaşam mücadelesi vermeye devam etti. 16 milyona yakın emekli ve hak sahibi ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretin dahi altındaki aylıklara mahkûm edildi. 2023 yılında ilk aydan açlık sınırının altında kalan asgari ücret, 2024 yılı için de toplumsal boyutu göz ardı edilerek, mevzuata aykırı ve sosyal devlet ilkesinden uzak bir biçimde belirlendi.
Resmi istatistiklerde görünmeyen ekonomik sıkıntılar, öğrencilerin yemekleriyle zehirlendiği, asansörlerinde yaşamını yitirdiği yurtlarda; yemekhanelerinde yaşamlarına son verdikleri kampüslerde acı bir biçimde görüldü.
2023 yılı, tarihimizin en fazla can kaybının yaşandığı 6 Şubat Depremlerinin yılıydı. Önlenebilir sonuçları olan depremlerde, gerekli tedbirler alınmadığı; yerleşim yerleri sağlam ve kayalık zemin faktörüne göre değil kar ve rant gelirlerine göre belirlendiği için on binlerce insanımız yaşamını yitirdi. Dahası deprem sonrası süreçte, ilk müdahaleden afetzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasına kadar her noktada varlığını gösteren büyük eşgüdüm eksikliği, yaşanan toplumsal yıkımı daha da derinleştirdi.
Orman yangınları bu yıl da kontrol altına alınamadı; yangından kurtulan ağaçlar sermayenin talanından kaçamadı. Sermayenin termik santrallerine kömür temin etmek, HES projelerinin önünü açmak için ağaçlar kesildi, ormanlar katledildi, canlıların yaşam alanları yok edildi. Bozulan ekolojik yapı, sellere ve su taşkınlarına neden olmaya devam etti.
Geçtiğimiz yıl boyunca üstünlerin hukuku ilkesinden hareket edildi; hukuki değil siyasi kararların altına imza atıldı. Hukuka aykırı bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararının iptali için açılan davalar, 2023 yılı boyunca da reddedilmeye devam etti. Anayasaya darbe niteliği taşıyan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Hatay milletvekilinin tutukluluğuna ilişkin kararı ise Türkiye’de hukuksuzluğun olağanlaştırıldığını, yargı sisteminin bağımsızlığını tümüyle kaybettiğini gözler önüne serdi.
Demokratikleşme süreçlerinden uzaklaşıldığı ölçüde otoriterleşme eğilimlerinin arttığı, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin temsil, örgütlenme, eylem haklarının baskılandığı ülkemizde sendikal hak ve özgürlüklerden bahsetmek de zorlaştı. 2023 yılında sendikal hak ve özgürlükler sistematik biçimde ihlal edilmeye devam etti. Kendi toplumuna insana yakışır iş sağlamaktan uzak bir ülke haline gelen Türkiye, dünya sıralamasındaki yerini koruyarak işçi hakları bakımından en kötü on ülkeden biri olmaya devam etti.
2023 yılında yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler, toplumsal dayanışmanın, sendikal mücadelenin, demokratik siyasal hak ve taleplerimizi daha yüksek sesle haykırmanın önemini bir kez daha gösterdi.
Tez-Koop-İş Sendikası olarak, dünün olağan tepkilerinin ve taleplerinin bugün suç sayıldığını ve yasaklandığını görüyor; eşitliğin, demokrasinin, adaletin, hak ve özgürlüklerimizin ancak birlikte mücadele edilerek kazanılacağını biliyoruz. Bu bağlamda 2024 yılında ekonomik yaşamın bölüşümde adalet, politik yaşamın demokrasi, toplumsal hayatın eşitlik, yargı sisteminin hukukun üstünlüğü ilkesi ile nitelenmesini umut ediyor; emeğin hak ve çıkarlarını, demokrasiyi, barışı ve yaşamı savunmayı sürdüreceğimizi belirtiyoruz.
Sömürüsüz, baskısız, savaşsız bir dünya özlemi ve umuduyla yeni yılınızı kutluyoruz.
Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu
Yeni Yılda Eşit, Adil, Güvenceli Bir Çalışma Yaşamı için Tez-Koop-İş Yanında!