3 Aralık Dünya Engelliler Günü
Tez-Koop-İş Genel Yönetim Kurulu’nun
3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle
basına ve kamuoyuna yaptığı açıklama
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada yaşayan yaklaşık 7 milyar insanın dar tanımıyla yüzde 5’i, geniş tanımlamayla yüzde 12’si engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir.
Bunun anlamı, yaklaşık 350-850 milyon insanın farklı düzeylerde engelli olduğudur. Avrupa Birliği’ni oluşturan 28 ülkenin toplam nüfusunun 510 milyonu bulduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan rakamın ne kadar büyük olduğu açık olarak görülecektir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, sosyal hakları, temel insan hakkı olarak tanımlamaktadır.
Günümüzde sosyal hakların ve sosyal politikaların önemli bölümünü engellilerin haklarına ilişkin kurallar oluşturmaktadır. Ancak burada hakların yaşama geçme ya da uygulanma düzeyinin ne olduğu, engellilerin özellikle eğitim, sağlık, iş, toplumsal uyum sorunlarının ne ölçüde çözümlendiği, ayrımcılık ve eşitsizliklere karşı nasıl korundukları sorularının sorulması gerekir.
Bu sorulara genel olarak olumlu yanıt vermek, sorunların çözümlendiğini ya da ortadan kalktığını; bu doğrultuda güçlü kaynakların ve örgütlenmelerin oluşturulduğunu söylemek olanaksızdır. Bu sorunlardan birincisi engellilerin yaygın olarak ve sıklıkla ayrımcılığa uğramalarıdır; sosyal ve kamusal yaşamın dışına itilmeleridir; toplumsal süreçlerden ve karar alma yapılarından dışlanmalarıdır; iş ve gelir güvencesinden yoksun bulunmalarıdır; yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşamak zorunda bırakılmalarıdır.
Yine önemli bir sorun ise sosyal bütünleşmelerine dönük toplumsal kültür alt yapısının oluşturulamaması ya da yetersiz kalmasıdır. Engellilerin yaşadığı öncelikli sorunların başında, onların işgücüne katılım ile karşılaştıkları dolaylı ve dolaysız ayrımcı uygulamalar; çalışma yaşamı içinde karşılaştıkları dayanılmaz eşitsizlikler gelmektedir.
Özellikle vurgulanması gereken ana nokta ise Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 2007 yılında kabul ettiği ve Türkiye’nin bir yıl sonra 2008 yılında onayladığı BM Engellilerin Hakları Sözleşmesi’nin soruna getirdiği tanımlamaların ve kamu yönetimlerine getirdiği sorumlulukların asla unutulmaması gereğidir:
– Kamu yönetimleri, işe alım ve istihdam edilme koşullarında, istihdamın sürekliliği, kariyer gelişimi ve sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları dahil olmak üzere, istihdama ilişkin her konuda, engelliliğe dayalı ayrımcılığı yasaklamakla yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, fırsat eşitliği, eşit değerde işe eşit ücret ilkesi, tacizden korunma ve mağduriyetin giderilmesi, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları dahil olmak üzere diğer bireylerle eşit koşullar altında adil ve uygun çalışma koşullarının sağlanmasına ilişkin olarak engellilerin haklarını korumakla yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, engellilerin iş ve sendikal haklarını diğer bireylerle eşit koşullar altında kullanabilmelerini sağlamakla yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, engellilerin genel teknik ve mesleki rehberlik programlarına, yerleştirme hizmetlerine, mesleki ve sürekli eğitime diğer bireylerle eşit koşullar altında etkin bir şekilde erişimini sağlamakla yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, serbest çalışma, girişimcilik, kooperatif kurma ve kendi işini kurma konusundaki fırsatları geliştirmekle yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, engellilerin çalıştığı işyerlerinde uygun düzenlemelerin yapılmasını sağlamakla yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, engelliler için mesleki rehabilitasyon, işte kalma ve işe dönüş programları yürütmekle yükümlüdürler.
– Kamu yönetimleri, engellilerin kölelik altında tutulmalarını engellemek ve onları zorla ve zorunlu çalışmaya karşı diğer bireylerle eşit koşullar altında korumakla yükümlüdürler.