Tez-Koop-İş Kadın Sayı 12

Türkiye’de Evde Çalışma ve Güvencesizleşme: Freelance Çalışanlar Örneği

Yazan: Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu / Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Yazan: Özge Berber Agtaş / ILO Türkiye Ofisi, Kıdemli Program Yöneticisi

Bilgiye erişimin artması, iletişim teknolojileri, yapay zeka, robotbilim, makine öğrenimi ve otomasyon ile birlikte teknolojik değişim, çalışma yaşamında da önemli değişiklikleri tetiklemektedir (ILO, 2017). Teknolojik değişimle aynı zamanda ‘gig’ ekonomisi veya ‘ısmarlama’ (on-demand) ekonomideki işlerin de artmasıyla birlikte, işgücü piyasasında varolan işleri de değişime uğratmaktadır (De Stefano, 2016). Bu işler esneklik sağlıyor olsa da, çoğu zaman istihdama bağlı haklara ve sosyal korumaya erişim sağlamayan, güvencesiz işlerdir (ILO, 2018a). ILO’nun son yayınladığı verilere göre, 2019 yılında dünyada 260 milyon ev eksenli çalışan bulunmakta ki bu rakam küresel istihdamın %7,9’unu temsil etmektedir. Öte yandan COVID-19 küresel salgını ile birlikte dünyada olduğu gibi ülkemizde de milyonlarca çalışan evde çalışma modeline geçiş yapmış, onlarca yıldır zaten evde çalışmakta olan diğer milyonlarca çalışanın saflarına katıldı. O nedenle küresel salgının etkisiyle ve daha fazla evde ve ofisten çalışmayı içeren karma çalışma modellerinin geliştirilmesi ile bu rakamın önümüzdeki yıllarda çok daha fazla artması beklenmektedir. 

ILO’nun 1996 tarihli ve 177 sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi’nde, evde çalışma, bir kişi tarafından yürütülen ve; 

 i) İşverenin işyeri dışında kalan, kişinin kendi evi veya kendi seçtiği diğer tesislerde;

 ii) Ücret karşılığında;

iii) Donanım, malzeme veya kullanılan diğer girdileri kimin sağladığına bakılmaksızın işveren

tarafından belirlenen bir ürün veya hizmet ile sonuçlanan çalışma şeklinde tanımlanmaktadır. 

Evde çalışanlar genellikle kayıtdışı ekonomide, çoğunlukla kayıtlı iş sözleşmesi olmadan çalışan kayıt altına alınmamış işçilerdir. Yaygın kayıtdışı yapısı nedeniyle, dünya genelinde evde çalışanların tam sayısını bilmek mümkün değildir. Ancak son yıllarda evde çalışma olgusu, gelişmiş iletişim ve bilişim teknolojileri, küresel üretimin gerçekleştiği tedarik zincirlerindeki değişiklikler ve esnek çalışma düzenlemelerinin yaygınlaşması sonucu birçok yeni sektörlere doğru yaygınlaşmıştır.

Türkiye’de dijital çalışma, büyük bölümü iyi eğitimli profesyoneller olan ve yaygın olarak “freelance (serbest çalışan)” olarak adlandırılan işgücünün artması ile büyümüş ve görünür hale gelmiştir. Bu çalışmada sunulan veriler freelance olarak evde/uzaktan çalışan 30 kişi ile yapılan görüşmelerden elde edilmiş ve evde çalışmanın yapısında var olan güvencesizlik ve eğretileşmenin dinamiklerini ele almaktadır. 

Görüşme yaptığımız evde ya da uzaktan freelance çalışanların, ki bu grubun içinde çevirmenler, yazalar, editörler, IT sektöründe ve görsel sanatlar alanında çalışanlar yer almaktadır, hemen hemen hepsi üniversite mezunu olup, profesyonel mesleklerde çalışmaktadır. IT temelli evde/uzaktan -freelance- çalışanların demografik özellikleri, genç bir yaş kompozisyonuna sahiptir. Gruptaki en yaşlı görüşmecimiz 43 yaşında iken, geri kalanlar 30’lu yaşlarının başlarında kişilerdir. Görüşülen en yaşlı kişiler, kayıtlı istihdamı bırakıp freelance ve evde/uzaktan çalışmaya geçen, bazıları ise meslek ve iş değiştirmiş evli kadınlardır. Genç mezunlar ise, evde freelance çalışmayı kurumsal ofis işine geçmeden önce kariyerlerinin başlangıcındaki bir aşama olarak görmektedir. IT temelli işler, çevirmenlik, rehberlik, gazetecilik, editörlük ve metin yazarlığı gibi bir dizi iş freelance olarak yapılmaktadır.

Freelance Çalışma Tercihi: Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak

Freelance olarak evde/uzaktan çalışma tercihi freelance çalışanlar için bir bakıma kurumsal çalışma hayatının olumsuzluklarından kaçış olarak göreli olarak daha özgür olabilecekleri bir çalışma biçimi olarak görülebiliyor. Kurumsal çalışmanın bireysel yaratıcılıkları yok eden kısıtlayıcı ve kuralcı yanları freelance çalışmaya geçiş için temel nedenler olarak sıralanmaktadır. Çocuk kitapları yazarlığı yapan aynı zamanda da reklam şirketleri için metin yazarlığı yapan bir görüşmecimiz kurumsal çalışmadan neden uzaklaştığını şöyle ifade etmektedir.

Ofise gitmek benim için fobiye dönüştü, oradaki davranış ve giysi kodlarına uyma zorunluluğu çok yordu beni. Kurumsal zamanınızı satın aldığı için işiniz bitse de ofiste olmanız gerekir. 

Kurumsal çalışma pratiklerinin içinde olmak birçok çalışan için alt-üst ilişkinin hergün yeniden yeniden yaşandığı, ‘patron ne derse onun olduğu’ ya da emek sömürüsünün daha net deneyimlendiği bir çalışma ortamıdır. İşte bu nedenlerle görüşme yaptığımız çalışanlar,  freelance çalışmayı göreli olarak özgür bir çalışma alanı olarak deneyimlemektedirler. Bir görüşmecimiz kurumsalın devavantajlarını şöyle ifade etmektedir:

Kurumsal kaçış tamamen yönetim ile ilgili bir konu, kişilerin kendilerini gerçekleştirme imkanı tanınmıyor. Ayrıca ast ve üstler arasındaki gelir farkı ve artan sömürü dinamikleri, insanlara yükselme imkanı sunulmuyorsa ve yıllarca aynı işleri yaptıklarında kurumları terk etmek… daha anlamlı geliyor. 

Freelance olarak evde/uzaktan çalışmanın bazı sektörlerde ise belli bir süre çalışıp daha vasıflı hale gelince freelance çalışmaya geçiş ya da kendi işini kurma normal istihdam sürecinin bir parçası olarak görülmektedir. Örneğin reklamcılık sektöründe belli bir yıl çalışma deneyimi olanların kendi ajansını açması ya da freelance geçmesi beklenmektedir. 30 yaşında reklamcılık sektöründe freelance çalışan genç bir erkek görüşmecimiz durumu şöyle özetlemektedir:

Reklamcılık çok dinamik bir sektör. Ajanslardaki çalışan akışı da çok hızlı, insanlar giriyor sonra çıkıyor, sonra yine aynı yere geliyor. Fakat bunun da ötesinde genç çalışanların ağırlıkta olduğu bir sektör. Belli bir yaş ve deneyime ulaşınca siz artık birinin altında çalışmaktansa, artık kurtulmak istiyorsunuz. Kurumsal ilişkiler sizi freelance’a iter. 

Güvencesizlik Kıskacında Özgür Prekarya

Freelance olarak evde/uzaktan çalışma kişilere kurumsal ilişkilerden kaçarak bağımsız çalışma alanı tanıyor gibi görünse de,  freelance çalışanlar bir başak yanıyla güvencesizlik ve korumasızlığın da içine düşmektedirler. Görüşme yapılan tüm freelance olarak evde/uzaktan çalışanların endişe ettikleri en önemli konu, kayıtlı sözleşme ve sosyal güvenlik kapsamı olmadan çalışmaktı. Çalışanlar serbest çalışan olarak katkı paylarını ödeyebilseler de, hem çalışan hem de işveren katkı paylarını da ödemek durumunda kalacaklar, ki birçoğunun maddi imkanları buna yetmemekteydi. Görüştüğümüz kişilerin hiçbiri düzenli istihdam sözleşmesi veya isteğe bağlılık sigortalılık kapsamı altında çalışmadığından, görüşmelerde bu konudaki endişe sık sık dile getirildi.

Sigorta çok büyük bir sorun ve çok yüklü bir rakam BağKur üzerinden yapılınca. Bu işleri yapan kişiler artık emeklilikten vazgeçip, sadece sağlık sigortası ile devam ediyorsunuz.

Evde freelance çalışan evli kadınlar, genellikle eşlerinin sağlık sigortasından yararlanabilseler bile emeklilik hakkından mahrum kalmakta ve eşlerine sosyal güvence anlamında bağımlı hale gelmektedir. Bu kişiler için sunulan tek imkanc Türkiye’de kapsamı genişlemekte olan bireysel emeklilik sistemine dahil olabilmeleridir.

Sosyal sigorta ödemesi yapmadığım için, eşimin sigortasından yararlanıyorum… İş Bankası’nda çalıştığım zamanlarda Banka, bireysel emeklilik hesabımıza katkıda bulunurdu. İşimden ayrıldıktan sonra ise bu emeklilik hesabından yararlanamaz oldum. Şu anda ne kayıtlı sigorta primlerime yönelik ne de bireysel emeklilik hesabıma ödeme yapıyorum… Emeklilik yaşına yaklaştığımda ne yapacağımı bilmiyorum. 

Freelance olarak evde/uzaktan çalışanların güvencesizliği uzun çalışma saatleri ve artan belirsizlikle de yoğrulmaktadır. Evde çalışanların çalışma süresi normal ofis çalışanlarına göre daha kısa görünse de, bu çalışma süreleri alınan işlerin teslim sürelerine bağlı olarak aslında çok daha uzun saatler olabilmektedir. Kaç saat çalışılacağının genellikle iş akışına göre belirlendiği ifade edilmektedir. Bazı dönemlerde gelen işlerin sayısı artınca, talep yükseklir ve freelance çalışanlar daha fazla iş alırlar. Dolayısıyla günlük çalışma süresini uzatmak zorunda kalır ve böyle dönemlerde işi tamamlamak için durmaksızın çalışarak, yalnızca yemek yemeye ve uyumaya vakit ayırabildiklerini belirtmişlerdir. Bir görüşmeci durumu şöyle açıklamıştır: 

Günün 18-20 saatini telefon veya bilgisayar başında çalışarak geçirmek zorunda kaldığım için çok pişmanım. Evde çalışıyorum, ancak müşterilerin çekimlere yönelik beklentilerini karşılamak için dışarıda da yapacak işlerim oluyor. Neredeyse her gün yeni randevular düzenlemem, geçmiş randevuların ayrıntılarını açıklığa kavuşturmam veya yeni müşterileri fiyatlar hakkında bilgilendirmem gerekiyor. Tüm bunlar günümün büyük bölümünü dolduruyor.

Günde çok fazla çalışıyorum. Uyuyabildiğim zamanlar uyuyorum… Sürekli sorun çözme işiyle uğraşıyorum ve anlık sorunlar çıktığında gecenin bir yarısında da çözmen gerekebiliyor… Gecenin 3’ünde de iş yapabiliyorum.

İşte bu nedenlerle günlük veya haftalık çalışma süresi, freelnace çalışanlara gelen iş taleplerine ve daha uzun saatler çalışmaya ne kadar istekli olduklarına göre değişmektedir. Benzer şekilde, diğer çalışmalarda da freelance çalışanların uzun çalışma sürelerine işaret etmektedir. Örneğin Ukrayna’da serbest çalışanlar internet üzerinden yapılan işleri için, 22 saat ücretli iş ve 8 saat ücretsiz faaliyetler olmak üzere haftada ortalama 30 saat harcamaktadır. Çalışanların %20’sinden fazlası haftada 48 saatin üzerinde çalışmaktadır – bu yüzde, toplam nüfusun çalışma süresi ortalamasından daha yüksektir (ILO, 2018b). Freelance çalışanların uzun ve standart olmayan çalışma sürelerini belgeleyen başka çalışmalar da vardır. Shevchuk vd. (2018), vardiyalı çalışma ve düzensiz çalışma takvimlerinin, freelance çalışanların refahını olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir.

Görüşmeler sırasında görüşmeciler doğrudan hali hazırda üzerine çalıştıkları projelerine harcadıkları süreyi günlük çalışma süreleri olarak ifade etmiştir; yeni beceriler edinme ve yeni müşteriler bulmaya yönelik olarak harcadıkları zaman hesaba katılmamıştır. Yeni beceriler edinmeye zaman harcayarak bu yönde yatırım yapmak ve kendi alanlarındaki yeni trendleri takip etmek de vakitlerinin önemli bölümünü alabilmektedir. Bunların yanı sıra yeni yazılım programları, ekipman ve eğitim paketleri satın almak gibi maliyetleri de üstlenmek zorunda kalmaktadırlar.

Sonuç ve Değerlendirme 

Uzun yıllardır ev eksenli çalışma üzerinde pek çok kadının evlerinde güvencesiz ve çok kötü çalışma koşulları altında fason olarak farklı sektörlerde çalıştığına tanık olduk. Son dönemlerde ise, bu çalışma modelinin yeni gelişen teknolojiler ve çalışma modelleri sayesinde üretim ilişkilerinin giderek daha da karmaşıklaştığını ve daha fazla kişiye, özellikle de gençlere, çalışma imkanı yarattığını görüyoruz. Elbette, COVID-19 küresel salgın nedeniyle daha yoğun olarak evde/uzaktan çalışma pratiği çok hızla yayınlaştı ve önümüzdeki süreçte firmaların evde ve ofisten çalışma modellerini birleştirecekleri daha fazla melez çalışma modelleri ile karşılıyor olacağız. Öte yandan, evde/uzaktan çalışmaya artan ilgi çalışma standartların da benzer bir ilerlemenin yaşandığı anlamına gelmiyor ne yazık ki. 

Her ne kadar evde çalışma, çalışma yaşamında uzun süredir bilinen önemli bir olgu olsa da, işgücü piyasalarını düzenleyen kurumlar, evin de bir işyeri olabileceği olgusundan hareketle tasarlanmadığı ve bu alan ilgili kanunlar tarafından da yeterince düzenlemediği için ne yazık temel çalışma haklarını sıklıkla ihlal edildiği ya da görmezden gelinde pratiklerle karşılaşıyoruz. Burada karşımıza çıkan en temel sorunların başında, ücret adaletsizliği, istihdam güvencesizliği, sosyal korumu kapsamı dışında kalma, uzun ve zorlu koşullarda, özellikle de zaman baskısı altında çalışma, sendikal örgütlenme hakkı dışında bırakılma ve dolayısıyla da toplu pazarlık imkanından yararlanamama gibi başlıklar yer alıyor. Temel hakların güvence altına alınması konusunda, Türkiye tarafından henüz onaylanmamış olan 177 Sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi ve 184 sayılı Tavsiye Kararı bu anlamda önemli bir referans kaynağı olarak dikkate alınmalı. Türkiye’de 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında uzaktan çalışmaya dair düzenleme yer alsa da ve 2021 yılında çıkan Uzaktan Çalışma Yönetmeliği ile bu alana dair ek düzenlemeler gündeme gelse de, evde/uzaktan çalışanların temel haklarının gerek mevzuatta gerekse de pratikte güvence altına alınması için atılması gereken daha çok adım bulunuyor.

Kaynakça

De Stefano, V. 2016. The rise of the “just-in-time workforce”: on-demand work, crowd work and labour protection in the “gig-economy”, ILO Conditions of work and employment paper No. 71.

ILO. 2018a. Digital labour platforms and the future of work: Towards decent work in the online world.

Erişim: https://www.ilo.org/global/publications/books/WCMS_645337/lang–en/index.htm.

ILO. 2018b. Work on Digital Labour Platforms in Ukraine. Erişim: https://www.ilo.org/travail/

WCMS_635370/lang–en/index.htm

ILO. 2017. Inception Report for the Global Commission on the Future of Work. Erişim: https://www.ilo

Shevchuk, A., Strebkov, D., & Davis, S. N. 2018). ‘The Autonomy Paradox: How Night Work Undermines

Subjective Well-Being of Internet-Based Freelancers’, ILR Review, 72(1): 75–100




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu