Bıkmadılar Bıkmıyorlar Bıkmayacaklar
Kıdem tazminatı hakkını tırpanlamak ve yok etmek için
operasyon üzerine operasyon çekmeye çalıştılar
geri adım attılar ama yine gündeme getirecekler
Milyonlarca insanın küresel salgın koşullarında ekonomik ve sosyal sorunlarının arttığı bir süreçte siyasal iktidar birkez daha, yine ve yeniden işçilerin belirli süreli iş sözleşmelerine bağlı çalışmayı egemen kılan yeni bir düzenleme ile kazanılmış güvencelerin-den biri olan kıdem tazminatı hakkın saldırıya yöneldi.
İşçi haklarına açık saldırı olan bu gelişmeye karşı Sendikamız Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu 16 Ekim 2020 tarihinde “Parlamentoya işçileri güvencesiz ve korumasız bırakacak her türlü düzenlemeyi reddediyoruz” diyerek şu açıklamayı yaptı:
“Covid-19 Küresel salgının tüm dünyayı ve ülkemizi etkilediği bir süreçte ekonomik ve sosyal sorunlar katlanarak artmaya, yıllarca tüm toplumu ilgilendiren sorunlara yeni ve karmaşık sorunlar katılmaya başladı.
Ülkemizde yaşayan milyonlarca insanın yeni ekonomik ve toplumsal sorunlarla tanıştığı koşullarda, başta işsizlik olmak üzere temel ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya bulunan tüm yurttaşların ve çalışanların aktif biçimde desteklenmesi, iş ve gelir kayıplarının karşılanması zorunluluk olmuştur. Burada özellikle vurgulanması gereken konu, yapılacak tüm destek ve katkıların bir “bağış” değil, bu ülkede yaşayanlara devletin sağlamak zorunda bulunduğu ve bunun da uluslararası sözleşmelerden Anayasadan ve yasalardan kaynaklanan bir “sosyal hak” olduğudur.
Siyasal iktidar, yaşanan salgın sorunlarına rağmen, milyonlarca çalışanın hak ve güvencelerini korumak ve geliştirmek yerine yılların kazanımı olan hakları ulaşılamaz kılmaya, parçalamaya, güçsüzleştirmeye ve hatta ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Bunun en son örneği 16 Ekim 2020 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan “İşsizlik Sigortası Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nde görülmektedir. Çünkü bu Teklif, tam süreli çalışmayı bozan, çalışma yaşamında belirli süreli iş ilişkisi ile geçici işçiliği kalıcı kılan ve başta çalışma hakkı, kıdem tazminatı hakkı ve sosyal güvenlik hakkına yeni kısıtlamalar getiren bir tekliftir.
Parlamentoya sunulan teklifle 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için 2 yıla kadar belirli süreli iş sözleşmesi modeli sunulmaktadır.
Yürürlükte bulunan yasalara göre belirli süreli sözleşmeler sürekli sözleşmeler değil, belirli koşulların oluşmasıyla oluşturulan geçici sözleşmelerdir. 4857 sayılı İş Kanunun 11. Maddesine göre belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için, işin belirli süreli olması veya işin konusunun, belirli bir işin tamamlanması şeklinde olması gibi objektif koşulların bulunması gerekmektedir. Buna göre iş sözleşmesinin belirli süreli yapılıp yapılmayacağının belirlenmesinde işçinin niteliği değil, işin niteliği temel unsurdur. İşin niteliği belirsiz süreli iş sözleşmesi yapılmasına uygunsa, bu durumda belirli süreli iş sözleşmesi yapılamayacaktır. Oysa sunulan Teklifte yürürlükteki yasal düzenlemelerin öngördüğü koşullar aranmaksızın 25 yaşın altındaki çalışanlarla 50 yaşın üstündeki çalışanlar açısından hiçbir sınırlama olmaksızın işverene belirli süreli iş sözleşmesi yapılması olanağını tanımaktadır.
Teklifin yasalaşması durumunda;
1- Ülkemizde çalışanların yaklaşık yüzde 25’i, başta kıdem tazminatı olmak üzere İş Kanunu’nun güvence getiren koruyucu hükümleri etkisiz kılınacaktır. Bu durumdaki işçiler işe iade davalarından yoksun kalacak ve aynı zamanda ihbar tazminatı ile iş arama izninden de yoksun bırakılacaklardır.
2- Teklifin yasalaşması durumunda 9 gün ve daha az süreyle çalıştırılan 25 yaş altındaki işçiler için yüzde 2 iş kazası ve meslek hastalıkları primi ile yüzde 7,5’i işveren, yüzde 5’i sigortalıya ait olmak üzere yüzde 12,5 oranındaki genel sağlık sigortası primi ödenecektir. Bunun anlamı ilk kez 16 yaşında sigortalı olan bir işçinin 25 yaşına kadar 9 yıl boyunca uzun dönemli sigorta kolları primi ödenmeden çalıştırılması demektir. Bu da o işçinin emeklilik hakkının yıllarca ötelenmesi anlamına gelmektedir.
3- Getirilen düzenleme ile sendikal örgütlenme hakkına darbe vurulacaktır. Çünkü geçici işçilik düzenlemesi anlamına gelen bu çalışma biçimi nedeniyle sendikal örgütlenme hakkının korunması, işçilerin toplu iş sözleşmelerinden yararlanması pratikte olanaksız olacaktır.
TBMM’ne sunulan bu Teklif, işçilerin ekonomik ve sosyal haklarına, yıllarca yürürlükte bulunan kazanımlarına açık ve doğrudan saldırıdır. Çünkü bu yasal düzenleme girişimiyle milyonlarca işçi güvencelerden yoksun biçimde geçici ve gündelikçi işçi konumuna itilmektedir. Bir başka anlatımla milyonlarca işçi modern kölelik koşullarında insan onuruna yakışmayan sözleşmelerle çalıştırılacaktır.
Tüm işçileri korumasız bırakacak bu dayat-maya itiraz ediyoruz. Kazanılmış hakları sınırlamaya yönelik girişimleri reddediyoruz.”
Gelişmeler nedeniyle toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu tüm ülke düzeyinde eylem kararı aldı. Sendikamızın aktif olarak katıldığı eylemlerde binlerce işçi iktidarın bu haksız girişimlerine tepki gösterdi.
TBMM’nde 2021 yılı bütçesi tartışmalarına koşut olarak gündeme getirilen değişiklik önerilerine sendikalar ve genel olarak emek örgütleri büyük tepki gösterdi. Konfederasyonumuz Türk-İş ile birlikte DİSK ve Hak-İş Konfederasyonları ortak bir basın açıklaması yaparak doğrudan emek haklarına yönelik bu saldırıya tepki gösterdiler. Ortak basın açıklamasında “esnek çalışmaya dönük düzenlemeler TBMM gündeminden geri çekilmelidir” denilerek şu görüşlere yer verildi:
“Kanun Teklifiyle belirli süreli iş sözleşme-sinin kapsamının genişletilmesi ve yaygınlaştırılması söz konusudur. Belirli süreli sözleşme ile çalışan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı ile iş güvencesi (işe iade davası) hükümlerinden yararlanamadığından bu düzenlemeyi son derece sakıncalı buluyoruz.
25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların hiçbir şarta bağlı olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesi ile (geçici işçi olarak) istihdam edilmesi sonucunda kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklardan yararlanamamaları büyük haksızlıkların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Yaşa bağlı olarak getirilecek bu düzenleme çalışanlar arasında ayrıma yol açacaktır. Çalışma düzeni ve sosyal adaletin bozulmasına neden olacaktır. Ülkemizde belirsiz süreli iş sözleşmesi esasına dayalı olarak düzenlenen iş hukuku düzeninin alt üst olmasına yol açacaktır. Ayrıca yaşa bağlı olarak getirilen bu ayrım Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Kanun Teklifinde 25 yaş altında olup 10 günden az çalışma günü olan çalışanlara yönelik bir düzenleme yer almaktadır. Bu teklifle, 25 yaş altındaki işçilerin uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin ödemelerinin yapılması yükümlülüğü ortadan kaldırılmaktadır. Bu teklif çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanmasını ortadan kaldıracaktır. Bu düzenlemeyi özellikle sosyal güvenlik hakkı açısından sakıncalı buluyoruz.
Yaşa ve çalışma biçimine bağlı olarak sosyal güvenlik haklarından mahrumiyet getirecek bu düzenlemenin de Anayasanın eşitlik ve sosyal güvenlik hakkı hükümleriyle çeliştiğini düşünüyoruz.
Torba kanun teklifinde kısmi çalışmanın yaygınlaştırması amaçlanmıştır. Kısmi çalışma yaşlılık aylığı, malullük aylığı, işsizlik ödeneğine hak kazanma gibi pek çok konuda ciddi hak kayıpları yaratacağı için bu düzenlemeyi sakıncalı buluyoruz.
Üç işçi konfederasyonu olarak işçilerin başta kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik hakları olmak üzere Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış haklarına zarar vereceğini düşündüğümüz bu teklifin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Ülkemizin küresel salgın ve deprem felaketiyle uğraştığı ve yaralarını sarmaya çalıştığı bu zor günlerde, çalışanları büyük endişelere sevk eden ve hak kayıpları yaratacak bu teklifin TBMM gündeminden geri çekilmesi bütün çalışanların ortak arzusudur.
TBMM’deki bütün siyasi partileri bu konuda sağduyulu davranmaya ve işçilerin sesine ve arzusuna kulak vermeye çağırıyoruz. Üç işçi konfederasyonu olarak bu konuda ısrarlı olduğumuzu vurgulamak istiyoruz.”
Hükümet tüm bu gelişmeler ortamında yasa değişikliği önerilerini TBMM gündemine getirmedi.
Peki bu tepkilere rağmen bu ve benzeri değişikliklerin yeniden gündeme getirilmeyeceği düşünülebilir mi?
Sanmıyoruz. Kendileri için uygun bir zamanda bir kez daha ve belki birkaç kez daha yeniden gündeme getireceklerdir…
Çünkü onlar hiç bıkmıyor…
Yılların deneyimi bunu gösteriyor.
Son sözümüz şu:
Biz de haklarımızı korumak için bıkmayacağız.