“Koronavirüs insan haklarına da bulaşıyor”
Koronavirüs pandemisiyle mücadele amacıyla dünya genelinde olduğu gibi Avrupa’da da hükümetler olağanüstü önlemler alıyor. Kimi Avrupa ülkeleri, bu mücadele kapsamında taraf oldukları uluslararası sözleşmeleri dahi askıya almaya başladı. Bu gelişme Avrupa genelinde insan hakları alanında uzman kurum ve kuruluşlarını kaygılandırıyor.
Avrupa Konseyi üyesi dokuz ülke geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız biçimde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) askıya aldı. Arnavutluk, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Letonya, Kuzey Makedonya, Moldova, Romanya ve Sırbistan hükümetleri, Avrupa Konseyi’nin Strasbourg’daki merkezine ilettikleri mektuplarla AİHS’den kaynaklanan yükümlülüklerini askıya aldıklarını (derogasyon) bildirdiler. Taraf devletler sadece savaş veya ulusun yaşamını tehdit eden diğer kamusal tehlikeler halinde sözleşmeyi askıya alabiliyor.
Polonya’da pandeminin gölgesinde kadınların kürtaj, çocukların cinsel eğitim haklarını olağanüstü kısıtlayıcı yasa teklifleri gündeme geliyor. Macaristan’da iktidar pandemiyle mücadele adına süresiz olağanüstü hal ilan etti. Kimi Avrupa ülkelerinde gazetecilerin pandemiyle ilgili haberleri sansürleniyor.
Avrupa Konseyi tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da devletlerin eşi benzeri görülmemiş düzeyde sosyal, siyasi ve hukuki bir sınamayla yüzleştiğini kabul ediyor. Sorunla mücadele edilmesinin meşru olduğunu söylüyor. Ancak mücadelenin demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında son 70 yılda edinilen kazanımlar pahasına yapılmaması gerektiğini savunuyor. Bazı Avrupa devletlerinin olağanüstü hal uygulamalarını, temel hak ve özgürlükleri tırpanlamak için kullanmalarından kaygı duyuluyor.
Avrupa Konseyi kılavuz yayımladı
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric bu amaçla 47 üye devlete yönelik bir kılavuz yayımladı. Bu kılavuzda AİHS’ye derogasyon kuralları; olağanüstü hallerde hukuk devleti ve demokratik ilkelere uyum; başta ifade özgürlüğü, özel yaşam, verilerin korunması, ayrımcılıkla mücadele ve eğitim hakkı olmak üzere insan haklarına saygı; cinsiyet temelinde şiddet gibi suçlarla mücadele konularında Avrupa genelindeki müşterek normlar hatırlatılıyor. Avrupa devletlerinin virüsle mücadele ederken bu normlar temelinde kararlar almaları isteniyor.
Avrupa Konseyi’nin böyle bir belge yayımlamasındaki en önemli etken, Avrupa genelinde insan hakları kurum ve kuruluşlarının zeminden aktardıkları veri ve uyarılar oldu. Uluslararası Af Örgütü, Avrupa devletlerinin pandemiye karşı mücadelelerini konu alan bir rapor hazırladı. Raporda, “Avrupa devletleri pandeminin yayılmasını kontrol altına almak için önlemler almak zorundalar ancak insan haklarını her türlü önlem, karantina ve uygulama girişiminin merkezinde tutmalıdırlar” ifadelerine yer verildi.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic’e göre, pandeminin küresel çapta yarattığı sağlık sorunlarına karşı halkın sağlık ve yaşamını korumak için etkin önlemler alınması gayet meşru ancak bu önlemlerin “temel hak ve özgürlüklere saygı çerçevesinde alınması” gerekiyor. Mijatovic kimi Avrupa ülkelerinin bu istisnai önlemleri fırsat bilip, basın özgürlüğüne “orantısız” kısıtlama getirdiğine işaret ediyor. Örnek olarak Sırbistan, İtalya veya Çekya gibi ülkelerde virüs hakkında haber toplayan veya mevcut olağanüstü ortamda güvenlik güçleriyle ilgili haber yapan bazı gazetecilerin basın toplantılarına katılımlarının engellenmesini gösteriyor. Pandemi hakkında Türkiye’de haber yapan bazı gazetecilerin gözaltına alındığını, Slovenya’da ise hükümetin aldığı önlemlerle ilgili haber yapan bir gazetecinin iktidara yakın medyanın karalama kampanyasına maruz kaldığını belirtiyor.
Devlet sansürünü takip
Koronavirüsle ilgili haberler konusunda basına getirilen kısıtlamalar basın özgürlüğü kuruluşlarının da gündeminde. Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü kendi internet platformu üzerinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin “düşünce ve anlatım özgürlüğü”yle ilgili 19’uncu maddesini temel alarak “Tracker 19” adlı bir sanal takip mekanizması oluşturdu. Mekanizma, koronavirüs haberlerine yönelik devlet sansürünü ve bilinçli dezenformasyonu gözetlemeyi hedefliyor. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, “Sansür bir ülkenin içişleri olarak görülemez. Belli bir ülkedeki enformasyon kontrolünün tüm dünya için sonuçları olabilir, bugün bunun sonuçlarını yaşıyoruz” diyor.
Koronavirüsle mücadele konusunda tutuklu ve mahkumların durumu da insan hakları uzmanlarını kaygılandırıyor. Avrupa Konseyi İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) bu konuda üye devletler için bir rehber hazırladı. Bu rehberde temel ilkenin “Cezaevindeki herkesin sağlık ve güvenliğini korumak için mümkün tüm önlemlerin alınması” olduğu belirtiliyor. Pandemiye karşı cezaevlerinde alınacak önlemlerin hukuki dayanağının olması gerektiği, “zaruri olmayan faaliyetlerin askıya alınması meşru olsa da pandemi süresince tutuklu ve mahkumların temel haklarına saygı duyulması gerektiği” not ediliyor. Dunja Mijatovic de, “virüsün cezaevlerinde yayılmasını önlemek için insani ve finansal kaynaklarla donatılmış acil kriz planı hazırlanması” gerektiğini söylüyor.
Avrupa Konseyi’nin dikkat çektiği bir diğer potansiyel insan hakları sorunu ise algoritmalar. Birçok ülke pandemiyle mücadele kapsamında akıllı telefonlara yerleştirilecek aplikasyonlar üzerinde çalışıyor. Bu tip aplikasyonlar algoritmalarla çalışıyor. Avrupa Konseyi insanların özel yaşamını takibe alacak bu tür algoritmaların “temel özgürlükler ve insan haklarına saygı” temelinde geliştirilip, denetlenmesini istiyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu konuda da üye devletler için bir kılavuz hazırladı.