Zorunlu Arabuluculuk Sistemi Hak Arama Özgürlüğüne Getirilen Yeni Bir Kısıtlamadır; Yasa Tasarısı Koşulsuz Olarak Geri Çekilmelidir!
Ülkemizde tüm çalışanların toplumsal haklarını geriletmeyi amaçlayan yasal düzenlemelerin ardı ardına gündeme getirildiği bir dönem yaşanmaktadır.
Son olarak TBMM’ye gönderilen “İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı” ile Bakanlar Kurulu tarafından görüşülerek kısa bir süre içinde ayrıntılarının açıklanacağının bildirildiği “Kıdem Tazminatı Fonu”na ilişkin yasal düzenleme girişimi, bunların en önemlilerindendir.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanarak ”en kısa zamanda” çıkartılması hedeflenen “İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı” iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde yargılama süreçlerini yeniden düzenlenmeyi amaçlarken, tüm işçilerin dava açma haklarının önüne arabuluculuk bariyeri getirilmekte; yasalarla önemli ölçüde kısıtlanmış bulunan iş güvencesi hakkı bu kez neredeyse ortadan kaldırılmaktadır.
Yasa tasarısı ile getirilmek istenen en önemli değişikliklerden biri, iş uyuşmazlıklarının önemli bir bölümünde, dava açılmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğunun getirilmesidir.
Bu ne çalışanların iş güvencesi hakkı açısından, ne de toplu iş sözleşmelerinin sendikal örgütlülüklerle bağı yönünden kabul edilemez bir eşitsizliktir, ayrımcılıktır ve hak kısıtlamasıdır; “zor yoluyla” hak ve özgürlüklerin baskılanmasıdır.
Getirilen sistem, öncelikle zorunluluk öngörmesi nedeniyle dünyada uygulanan arabuluculuk sistemlerinden ayrılmaktadır. Çünkü arabuluculuk sistemi, “gönüllülük” temeline dayanması gereken yargı sürecine paralel bir süreçtir. Bu sürecin zorunlu ön koşul durumuna getirilmesi, bireysel ve toplu iş uyuşmazlıklarının çözümüne set çekecek biçimde algılanması, temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmaz, bağdaşamaz.
Yasalaştırılmak istenen zorunlu arabuluculuk düzenlemesi, Anayasanın “Yargı Yetkisi” başlıklı 9. maddesine, “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı 10. maddesine, “Temel Hakların Niteliği” başlıklı 12. maddesine; “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 35. Maddesine açıkça aykırı olduğu gibi bu zorunluluk, Türkiye’nin 1994 yılında kabul ettiği Uluslararası Çalışma Örgütü’nün “Hizmet İlişkisine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 Sayılı Sözleşme”sinin “Son vermeye karşı itiraz usulu”nü içeren 8. Maddesine de karşıdır.
Çalışanların haklarını geriye götüren onları korumasız bırakacak olan İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı’nın ilgili tüm hükümleri koşulsuz olarak geri çekilmelidir. Ayrıca son günlerde neredeyse “kan davası” gibi ısrarla gündeme getirilen, “Kıdem Tazminatı Fonu” dayatmasına son verilmelidir.
Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu