Genel

Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu Toplandı

Tez-Koop-İş Sendikası Başkanlar Kurulu, 29 Temmuz 2025 tarihinde çevrimiçi olarak toplandı. Toplantıda başta belirsizliğini koruyan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü süreci ve AVM emekçilerinin sendikal haklarına yönelik sistematik saldırılar olmak üzere Türkiye işçi sınıfı ile sendikal hareketinin durumu değerlendirildi.

Başkanlar Kurulunun açılışını yapan Genel Başkan Haydar Özdemiroğlu, “Türkiye’nin dört bir yanı alevlere teslim edildi. Yangınlarda on binlerce hektar ormanlık alan kül oluyor, on binlerce hayvan can veriyor. Eskişehir’de yangın söndürme çalışmaları sırasında sınıf kardeşlerimizi kaybettik. Bunun adını koymalıyız. Bu bir iş cinayetidir. Halk yangına kova ile su taşımak zorunda kalmamalıdır. Olumsuz sonuçları önlenebilir afetlerde, öngörülebilir yangınlarda, iş cinayetlerinde ölmek istemiyoruz. İşte bu nedenle emek mücadelemizi çevre ve ekoloji mücadelesinden ayrı tutmuyoruz.” diye konuştu. 24 Temmuz 2025 tarihinde yayımlanan sendikal istatistikleri de değerlendiren Özdemiroğlu, sendikal örgütlenmenin önündeki yasal ve fiili engellere artan sendikal rekabetin eklemlenmesiyle Türkiye’de sendikalaşma oranının yüzde 14 düzeyinde gerçekleştiğini; Tez-Koop-İş Sendikasının, işverenlerle iş birliği yaparak üyelerimize baskı yapan sarı sendikaların türlü ayak oyunlarına karşın sınıf sendikacılığı mücadelesini sürdürdüğünü vurguladı. Özdemiroğlu, Tez-Koop-İş’in sınıf sendikacılığı ilkesinin gerek kamu işçilerine yönelik yoksullaştırma politikalarına gerekse AVM emekçilerine yönelik sendikasızlaştırma politikalarına karşı gerçekleştirdiği eylemlerdeki mücadeleci karakterinde vücut bulduğunu dile getirdi.

Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Özdemiroğlu, “Hükümet tarafından uzatılan ve ciddiyetini yitiren sürecin sendikalar tarafından hızlandırılması için daha güçlü bir mücadele sürecinin örülmesi gerekirdi. Bildiğiniz gibi Sendikamız eylemlilik sürecini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla başlatmıştı. Ne var ki hükümetin sessizliğini koruduğu üç aya yakın süre boyunca, genel olarak sendikalarda da sessiz bir bekleyiş hakimdi. Eylem kararları çok daha önce alınmalı; eylemlilikler hiçbir biçimde kesintiye uğramadan ortaklaştırılarak sürdürülmeliydi. Süreç hakkında bizlerin; sendikal hareketin de özeleştiri yapması tarihi bir sorumluluktur.” diye konuştu.

Başkanlar Kurulu boyunca Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü süreci ve Sendikamızın örgütlü bulunduğu işyerlerine özgü sorunlar tartışıldı. Kamu ve özel sektör fark etmeksizin dört bir yandan kuşatılmaya, yoksullaştırılmaya, demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlanmaya çalışılan işçi sınıfının tüm bunlar karşısında mücadelesini büyüttüğü; sınıfın sesinin yükseldiği tespit edildi. Başkanlar Kurulu, toplu iş sözleşmesi, örgütlenme, eğitim çalışmaları ve mali konuların tartışılmasının ardından Kamu Çerçeve Protokolü sürecine ilişkin aşağıdaki hususlarda fikir birliğine varılmasıyla sona erdi:

–          Sayıları 600 bini aşan kamu işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını belirleyecek olan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü süreci tıkanmıştır. Kamu işçileri, önce aylar süren bir sessizlikle yıldırılmaya çalışılmış, ardından kabul edilmesi mümkün olmayan tekliflerle oyalanmıştır.

–          Son olarak hükümet tarafından gelen üçüncü teklifin yine hükümet tarafından geri çekildiğine ilişkin resmi olmayan bilgiler yayılmıştır. Hükümet 29 Temmuz 2025 tarihinde, yayılan bilgileri doğrulayacak biçimde, ikinci altı ay için “gerçekleşen enflasyon oranında zam” teklifini geri çekerek; ilk altı ay için yüzde 24, ikinci altı ay için yüzde 11, diğer altı aylar için ise sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 6 zam oranları içeren teklifini sunmuştur.

–          Tüm bu süreç, müzakere masasında taraf olan ve Türkiye’nin en büyük işvereni konumundaki hükümetin, devlet ciddiyeti ile hareket etmediğini; masada müzakere edilenin 600 bini aşkın işçinin ve ailelerinin yaşamı olduğunu unutarak süreci müzakere disiplininden uzak bir taktik oyununa çevirdiğini göstermektedir.

–          Diğer yandan “Eyleme hazırız, greve hazırız” diyen kamu işçilerinin sesine çok geç kulak veren sendikalar olarak bizlerin de özeleştiri yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Böylesi bir enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında, 2025 yılının üçüncü çeyreğinin içinde bulunduğumuz bir dönemde kamu işçilerinin büyük çoğunluğunun 2024 yılı ücretleriyle geçinmek zorunda kalmasında, yalnızca hükümet tarafının ciddiyetsiz tutumunun değil; sendikaların geç ve yetersiz tepkilerinin de payı vardır.

–          Bu çerçevede, sürecin grev uygulama aşamasına geldiği tüm kamu kurumlarında üretimin aynı günlerde durdurulması ve 600 bini aşkın kamu işçisinin topyekûn harekete geçmesi mücadeleyi başka bir aşamaya taşıyacaktır. “Müzakerede ciddiyet yoksa, mücadelede kararlılık var” demenin yolu, sürdürülebilir, etkin eylemliliklerden; bütün kamusal hizmetlerin eş zamanlı olarak durdurulmasından geçmektedir.

Basına ve kamuoyuna duyurulur.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu