Başkandan: “Covid-19 Salgını Biz İşçileri Vurdu Ama Mücadelemiz Aynı Sloganlarla Sürüyor”
Dört ay gibi bir sürede küresel felakete dönüşen Covid-19 salgını milyonlarca insanı etkiledi ve etkiliyor. Bu salgını yalnızca bir sağlık sorunu olarak görmemek, gerçekleşme sürecinde ve sonrasında yaratacağı ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal etkileri ile birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Özellikle gençler, dünyanın tamamında Covid-19 krizinin ortaya çıkardığı sonuçları daha da ağır biçimde yaşıyorlar. Genç işçiler çoğu sektörde endişe verici bir oranda işten çıkarılıyor; bazı ülkelerde gençlerin neredeyse üçte biri işlerini kaybetti.
Covid-19 salgını sürecinde çalışma yaşamında ortaya çıkan uygulamalar; yapılanlar ve yapılmayanlar bizim için hayati önemde. İşten çıkarmaların yaygınlaşması; ücret ödemelerinin yapılmaması, eksik ya da düzensiz ödenmesi; parasal ya da parasal olmayan sosyal hakların ödenmemesi veya eksik ödenmesi; ücretsiz izinlerin yaygınlaşması; toplu iş sözleşmelerinin uygulanmaması gibi sorunlar geniş işçi kesimlerini mağdur etmektedir. Çalışmaya devam eden işçilerinse hastalığa yakalanma riskleri yüksek.
Özellikle de insanlarla temasın yoğun yaşandığı işkolumuzda yaşanan sorunlar kamuoyunun da dikkatini çekecek ölçüye geldi. Biz de sendika olarak üyelerimizin hem sağlıklarını hem de iş güvencelerini koruyabilmek adına ciddi bir çaba içinde olduk. Özellikle de marketlerde, AVM’lerde ve hastanelerdeki üyelerimizin sorunlarına yönelik farkındalık yaratmak için kamuoyuna dönük çalışmalarımız oldu. Yanısıra örgütlü olduğumuz işletmelerde işverenler nezdinde yaptığımız girişimlerle sorunları çözmeye, azaltmaya gayret ettik.
Salgın döneminde birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de otoriter eğilimler öne çıktı. Basın-yayın ve iletişim özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, siyasal kutuplaştırmanın sürdürülmesi, siyasal eleştirilerin devletin güvenliğine saldırı olarak görülmesi, meclisin rolünün daraltılması, sendikal örgütlenme özgürlüğüne getirilen sınırlamalar, insan hakları sözcüleriyle gazetecilere yönelik tutuklamalar yaşanan sürecin öne çıkan olumsuzlukları oldu.
Küresel salgının durdurulmasının ardından yaşamın ve üretimin olağanlaştırılması aşamalı biçimde gerçekleştirilebilir. Ancak temel hak ve özgürlüklerle emeğin korunması yönünde etkin adımlar atılmasında sendikaların söz hakkı ve katılımı son derece önemli olacaktır.
Bu yıl dünya işçilerinin birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, Covid-19 salgınının yarattığı olumsuz etkiler altında sınırlı ve sembolik olarak kutlandı. Ancak her yıl tekrarladığımız sloganlarımız hiç değişmedi ve değişmeyecek: Barış, demokrasi, sosyal hak ve özgürlük!