Tez-Koop-İş Kadın Sayı 1

Doğumdan Kaynaklanan Hakların Tarihte Evrimi – Prof.Dr. Serpil Çakır

19. yüzyıla kadar aile ve evlilik işçinin özel alanına dair bir kavram olarak görülüyordu. Annelik refah devletinin korunmasını gerektirmeyen doğal risk olarak kabul ediliyordu.
Kadın ve çocuklar erkeğin vesayeti altındaydı. İş yaşamında erkeğin hakları üzerinden tanımlanan bir hak anlayışı vardı.

Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı’da doğumdan sonra annelik izni olması ve doğumla ortaya çıkan ücret kayıplarının telafi edilmesi, tartışılmaya başlandı. İsviçre’de hamile kadınların ve genç annelerin sağlığının korunması, işçi sağlığının korunması için alınan önlemlerin başında yer alıyordu. 1877 Federal Çalışma Yasası, doğumdan sonraki dönemde anneler için sekiz haftalık dinlenme süresi öngörüyordu. Bu iznin iki haftalık süresi doğumdan önce, altı haftalık süresi de doğumdan sonra kullanılacaktı. Çünkü İsviçre’de 1882’ye kadar sanayi işçilerinin yarısı kadındı, bu oran tekstil sektöründe yüzde 60’a kadar çıkabiliyordu. Anneliğin korunması yasası Almanya’da 1878 yılında yürürlüğe girdi.

Yasa başlangıçta belli bir kadın çevresi ile sınırlıydı ve yalnızca üç haftalık doğum izni öngörülüyordu. 1883 tarihinde çıkarılan Sağlık Sigortası Kanunu ile yeni doğum yapmış sigortalı kadın işçilere annelik yardımı yapılmaya başlandı. Bu ülkede Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra doğum izni eşi, babası yani akrabalarından biri sigortalı olan kadınları da içine alacak şekilde genişletildi.

İşten atılmama garantisi

1891-1892’de Fransız parlamentosunda doğum izni ile ilgili tartışma açıldığında, bazıları İsviçre, Almanya, Avusturya, Belçika ve Hollanda örneklerini vermişler, işçi kadınların doğumdan sonra dört haftalık annelik iznine ayrılmasını öneren 1890’da Berlin’de yapılan Uluslararası İşçi Koruma Konferansı’na değinmişlerdi. Fransa’da 1909 tarihinde çıkarılan bir yasa ile doğumdan önce ve sonra toplam 8 hafta işe gelmeyen kadınlara işten atılmama garantisi sağlandı. Fakat bu izin zorunlu değildi ve işçi kadınlar herhangi bir destek alamıyorlardı.

İngiltere ve Portekiz 1891’de, İsveç’te 1900’de, dört haftalık doğum iznini kabul etti. Norveç’te ise 1892’de altı haftalık doğum izni yürürlüğe girdi. Bunu 1901’de Danimarka, 1902’de İtalya, Yunanistan izledi. Rusya ise 1912’de annelik izni kabul edilmiş oldu.

Annelik yardımları, 1883’ten itibaren Almanya’da, 1887’den itibaren ise Avusturya’da kullanılmaya başlandı. Bu yardımların Avrupa’ya yayılması çok zaman aldı. 1900’lü yıllarda Avrupa’da kadın hareketinin en önemli konularından biri annelik yardımlarıydı. Almanya’da 1903 tarihli sanayi ve sağlık sigortasında dönemin sosyalist hareketinin katkılarıyla, 1908’de ve 1911’de çeşitli değişiklikler yapılarak annelik izni 8 haftaya çıkarıldı, annelik parası artırıldı ve evlerde çalışan hizmetlilere sağlık sigortası zorunluluğu getirildi.

Fransa’da 1913 tarihinde Strauss Yasası adı altında anılan bir mali yasayla da kadınların annelik yardımlarında bazı değişiklikler yapıldı. Bu yasa işverenleri annelik izni vermekle yükümlü kılıyor ve belirli konumlardaki işçi kadınlara belediyeler, bölgeler ve hükümet tarafından finanse edilen maddi destek sağlıyordu.

Annelik fonu

Yine 1913’te dört çocuktan fazla çocuğu olan ailelere çocuk parası verilmeye başlandı ve memurlara da özel destek parası veriliyordu. Ama bu para erkeklere veriliyordu. Bu,
dönemin kadın hareketi aktivistlerinin büyük tepkisine neden oldu.

İtalya’da 1910 yılında değişik bir uygulamaya geçildi. Annelik fonu diye bir tür sigorta fonu oluşturuldu. Bu modelde zorunlu primleri, kadın işçiler, işverenler, devlet ödüyordu. Erkek işçilerin prim ödeme zorunluluğu bulunmuyordu. Kadın hareketi bu uygulamaya karşı çıktı. Primlerin kadınişçilerin ödeyemeyeceği yükseklikte olmasının yanı sıra ödenen paranın da çok düşük miktarda kalması, temel eleştiri konusuydu.

Bu tarihlerde ABD’de kadınlara yönelik sosyal haklar pek gündemde değildi, annelik izni diye bir uygulama da yoktu. 1911’den 1930 yılına kadar geçen süre içinde ABD’de 30’un üstünde eyalette annelik yardımları gündeme geldi. Bu para genellikle muhtaç dul kadınlara veriliyordu. Bazı eyaletlerde kocaları tarafından terk edilmiş kadınlar ya da bekar anneler de bu uygulamadan yararlanabiliyordu. Bekar ve çocuklu kadınların bu haktan yararlanması önemli bir yeniliktir. Norveç’te 1913’te muhafazakarların tüm karşı çıkışlarına rağmen 1909 yılından itibaren ödenen annelik parası, çocuklarını tek başlarına yetiştirmeye çalışan kadınlara da devlet yardımı olarak verilmeye başlandı. Fakat hemen hemen tüm Avrupa’da annelik parası hastalık sigortasının bir parçasıydı ve çalışan kadınlara yönelik bir uygulamaydı.

Annelik yardımları konusunda bir diğer önemli gelişme ise sigortalı işçilerin sigortalı olmayan eşlerinin de annelik parasından yararlanmasıydı. Bu uygulamanın ilk biçimine 1911’de İngiltere’de rastlıyoruz. 1928’de Fransa’da, 1931’de de İveç’te bu neredeyse kanıksanmıştı. Almanya onları geriden izledi; eşlerin sigortasından yararlanma hakkı bu ülkede 1924’te kadın parlamenterlerin ve sosyal demokrat kadınların çabalarıyla oldu.

ILO Washington Konvansiyonu

1919 yılında Avrupa ve Amerika’daki kadınların ciddi mücadeleleri sonucunda Uluslararası Çalışma Örgütü, Washington Konvansiyonu’nu imzaladı. Konvansiyon doğumdan önce ve sonra altı haftalık doğum izni, ücretin tam telafisini ve lohusalara ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini öngörüyordu. Washington Konvansiyonu’nu imzalayan ilk Avrupa ülkesi Almanya’ydı. Hatta 1927’de Anneliği Koruma Yasası ile annelik izni sırasında iş güvencesini de getirdi.

Avrupa’da devletin kadınları hem dışarıda çalışan hem de annelik yapan bireyler olarak görmesi, oldukça uzun ve zahmetli bir mücadeleyi gerektirmiştir. Bu mücadelede o dönemde Batı’daki kadın hareketinin argümanlarının, lobisinin büyük etkileri olmuştur.

Türkiye’de 1936 tarihli İş Kanunu’nda çalışan kadınların hangi işlerde çalıştırılamayacağı, doğum izinleri, emzirme odaları ve kreş haklarının nizamname ile düzenleneceği belirtilmişti. Doğum yardımı için kadın çalışanların bir süre daha beklemesi gerekiyordu. Doğum parası ilk kez 1945 yılında 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu ile düzenlendi. Yaşlılık sigortasının kadın ve erkekler için eşit esaslara göre düzenlenmesi için ise kadınların 1949 yılını beklemesi gerekiyordu. Bu yasaların pratikte de uygulanması epey zaman aldı.




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu