Genç Hayat Dergisini Tanıyalım
Bu sayımızda yıllardır genç emekçilere yönelik olarak yayınlanan Genç Hayat Dergisi’ni konuk edeceğiz sayfalarımıza. Aylar önce yaptığımız, ancak yer darlığı nedeniyle yer veremediğimiz söyleşimizle bu uzun soluklu yayını tanıtmak istiyoruz. Dergi ekibimizden Zeynep Öztürk ve Ekin Erdem Evliya, Evrensel gazetesinin eki olarak yayınlanan Genç Hayat’ın editörleri ile karşılıklı sohbet ettiler. Zeynep ve Ekin’in gencemek’i anlattıkları söyleşi Evrensel’de daha önce yayınlandı.* Biz de şimdi Hazal Göçmen ve Dilan Ortakçı’dan Genç Hayat’ı dinleyeceğiz.
Söyleşi: Ekin Erdem ve Evliya ve Zeynep Öztürk
Hazal ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Dilan ise Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümlerinde eğitimlerini sürdürüyorlar.
› Derginiz ne kadar zamandır çıkıyor, kaç sayı yayınlandı bugüne kadar?
Dilan: Şu ana kadar, 2 haftada 1 olmak üzere 321 sayımız çıktı. Yani yaklaşık 13 yıllık bir geçmişi var diyebiliriz. Evrensel Gazetesi’nin yanında çıkıyor.
› Peki, Evrensel Gazetesi’yle nasıl bir ilişkisi var derginin? Yani bağımsız bir yazı kurulunuz, editörünüz; kısacası yayın politikalarını belirleyen bir ekibiniz var mı?
Dilan: Gazetemiz ve dergimiz arasında organik ve karşılıklı olarak birbirini geliştiren bir ilişki söz konusu. Neticede Evrensel gazetesi işçi ve emekçilerin mücadelesinin bir ihtiyacı olarak doğdu ve yıllardır biriktirdiği deneyimleri ile işçinin-emekçinin sesi olmaya devam ediyor. Dergimiz de gençliğin mücadelesi ile kendini var ettiği için gazetenin bu birikiminden besleniyor. Bir yandan da özgünlüğü gereği Genç Hayat, gençlerin bağımsız olarak da ilerlediği bir alan… Özetle dergi ve gazete arasında bağımsızlık var ama keskin bir bağımsızlıktan da söz edemeyiz elbette.
› Dergiyi çıkartırken temel amacınız nedir?
Hazal: Genç Hayat Türkiye’nin her yerinden gençlerle iletişime geçerek çıkartılıyor. İşçi ve emekçilerin, liseli ve üniversiteli gençlerin mektupları/yazıları; onların hayatlarında karşılaştıkları sorunları, yaşantılarında onların bir araya gelmelerini sağlayan olaylardan edindikleri deneyimleri, ülkemizde yaşanan güncel durumların değerlendirmelerini kapsıyor. Dergi, Türkiye’yi ve Türkiye gençliğini topyekûn bir halde görmeye katkı sağlıyor.
› O zaman, gençlerin tamamı sizin derginizin bir yazarı olabiliyor. Yazılar nasıl ulaşıyor size?
Hazal: Bize şöyle ulaşıyorlar: Bizim bir mail hesabımız var ([email protected]); kimi yazılar oraya doğrudan gönderiliyor. Fakat dergimizin üniversitelerde, işyerlerinde, liselerde ve işçi direnişlerinde yaygınlaştığını ve oralarda görünürlük kazandığını söyleyebiliriz.
› Yani derginin ulaştırılması elden, bire bir temas kurarak oluyor. Peki, bunun dışında sosyal medya, internet gibi araçları da derginin tanıtılmasında, dağıtılmasında kullanıyor musunuz?
Hazal: Sosyal medya hesaplarımız var zaten. Facebook, Twitter ve İnstagram… Oralarda yazılarımız devamlı yayınlanıyor. Aynı zamanda yeni bir sosyal medya kanalı olarak YouTube’da düzenli olarak “5 Dakikada Gündem” isimli yayınlar yaparak Türkiye gençliğinin sorunlarını tartışmaya çabalıyoruz.
Dilan: Mesela sosyal medya aracılığı ile güncel olarak ODTÜ’deki mezuniyet töreninde yaşananları konuştuğumuz canlı yayın yaptık. Öte yandan, Kayseri’de meslek liseli gençlerin son dönemdeki meslek liselerine dair uygulamaları konuştuğu, tartıştığı bir canlı yayın… Sosyal medya kullanımı için bunları söyleyebiliriz.
› Dediğiniz gibi gençlerde özellikle sosyal medya kullanımı çok yaygın… Sizin derginiz bir yazılı medya aracı. Dergiyi ulaştırdığınız gençlerin yazılı basını takip alışkanlıkları nasıldır?
Dilan: Yazılı basın okuma kültürünü de bir şekilde kurmaya çalışıyoruz. Çünkü bizim dergimiz amfilerde, sınıflarda, atölyelerde elden ele dolaşarak çoğalıyor. Bu nedenle yazılı basın anlamını gençlerin okuduğu yazılar ile daha da genişletiyor. Öte yandan gençlere orada aslında kendisinin de yazabileceğini söylüyoruz. Bir diğer yönüyle de zorlukları da var tabii. Mesela biraz uzunsa yazı, sorun olabiliyor.
› “Genç” biraz geniş tutulabilecek bir kavram. Siz “genç” kavramını nasıl tarif ediyorsunuz?
Dilan: Hani gençliği hep şöyle anlatırız: dinamik, hareketli, neşeli… Bence “gençlik” deyince nokta atışı yapabileceğimiz bir tarif yok.
Dilan: Dergimize liseye geçiş sınavlarına hazırlanan arkadaşlarımız da yazıyor mesela, örneğin sınav sorununa dair vs… Ya da işçi gençse, yaş aralığı da farklılaşıyor elbette. Çocuk işçiler de olabilir mesela. O yüzden, geniş bir yelpaze var.
› Sizce son günlerde geçlerin hem dünyada hem ülkede öne çıkan ana gündemleri, sorunları neler?
Dilan: Bunu aslında saatlerce konuşabiliriz. Mesela liseli gençler açısından konuşursak daha yakıcı sorunlar üniversiteye giriş sınavı, gelecek kaygısı. Üniversiteli gençler açısından yine gelecek ve işsizlik kaygıları.
› Bir süredir ekonomik kriz gün- demde. Gençlerin gelecek kaygısından söz ettiniz. Hem öğrenci gençler hem de emek- çi gençlerde krizle alakalı ne gördünüz son dönemde?
Dilan: Çıkan her sayımızın aslında ana gündemlerinden biri kriz, ekonomik gidişat oluyor. Hazal’ın bahsettiği gibi farklı gençlik kesimleri bu durumu farklı farklı yansımaları ile hissediyor hayatında ve onu yansıtıyor dergiye. İşte bir liseli genç soru bankası fiyatlarından tarif ederken vaziyeti, işçi bir genç işten atılma kaygısıyla anlatıyor bu krizi. Yani kriz ana gün- demleri oluşturuyor ve aslında sürecin yakıcılığıyla birlikte gündemimiz yine o olacak. Öte yandan biz krizin anatomisini de çıkarmaya çalışıyoruz dergimizde. Bunun teorik yapısını da anlatmaya çalışıyoruz gençlere kavramlarla, tartışmalarla.
› Dergide bu konuda araştırmaları yayınlıyor musunuz?
Dilan: Mesela bir sayımızda Hacettepeli gençler bir anket yapmışlardı krize ilişkin. Bu örnek bence önemli; çünkü bu anketin sonuçları krizin faturasının kime çıkarıldığını, gençlerin bunu nasıl gördüğünü çok açıkça ifade ediliyordu. Böylesi araştırmalar elbette oluyor. Bu tarz veriler, araştırmalar üzerinden tartışmalar yürütülen yazılarımız da var.
› Peki, farklı illerdeki gençlerle temas nasıl? Siz bunu nasıl organize ediyorsunuz?
Dilan: Biz şöyle tasvir ediyoruz dergi politikasını: Herkes zaten gönüllü dağıtıcı, gönüllü muhabir, gönüllü yazar vs. Ama sonuçta İstanbul’da bir yayın kurulumuz var. Onların teknik kısımlarla uğraştığı, planladığı bir boyut da var elbette. Ankara’da biraz daha özel bir yazı ekibimiz var. Yine de bir grubun hazırladığı bir dergi olarak bahsedemeyiz. Türkiye’nin farklı noktalarından da birçok yazı var tabii.
› Peki, gençemek Dergisi’ni nasıl buldunuz?
Dilan: Ben inceleme fırsatı bulmuştum. Gençler sessizleştirilirken, susturulurken böylesi dergilerin çık- ması hakikaten çok önemli. Dergide Flormar işçilerinin direnişi de var, OSTİM’de çalışan bir işçinin söyleşisi de. Her biri farklı karakter belki ama dertler ortak.
› Şimdi siz de üniversitede okuyorsunuz. Aynı zamanda çalışıyor musunuz?
Dilan: Krizden dolayı zaman zaman gözlerimiz iş ilanlarına bakıyor. Öğrenci işlerine…
› Genelde diyalogda olduğunuz gençler çalışıyorlar mı? Çünkü artık öyle bir dönemdeyiz ki işçi ve öğrenci bütünleşmiş durumda?
Dilan: Çevremdeki arkadaşlarım açısından krizin yansımaları biraz daha kemer sıkma yönünde oluyor. İş açısından örnek vermek gerekirse bir öğrencinin yapabileceği en rahat işlerden biri özel ders vermek, bu aralar sıklıkla karşılaştığım bir durum bu diyebilirim.
Hazal: Benim üniversitede çevremden gördüğüm gençlerin fazlaca iş aradığı ve en yaygın sektör de eğlence sektörü (kına, düğün vs.). Üniversiteli genç kadınların en çok oraya ilgisi var bence. Bir ajansla anlaştıktan sonra dans figürlerini öğreniyorlar ve gecelik 80 TL karşılığında dans ediyorlar.