Kasiyerleri Ayakta Çalıştıran Patronlar Suç İşliyor!

Son zamanlarda marketlerde çalışan işçilerin maruz kaldıkları haksızlıklar, mecbur bırakıldıkları olumsuz çalışma koşulları kamuoyunda gündem oluyor. Hem yoğun beden gücü harcamanın, hem sürekli olarak müşteri ile iletişim içerisinde olmanın fiziksel ve zihinsel yorgunluğunun, işçinin bayılarak kendini kaybetmesine kadar giden, zararlı bir sürece yol açtığını görüyoruz.
Market işçileri sürekli ağır yükler taşıyorlar, nefes almanın dahi zorlaştığı bu sıcak yaz günlerinde soğutma sistemi olmayan işyerlerinde, oturmanın dahi yasak olduğu bir düzende sürekli ayakta duracak şekilde çalışmaya mecbur bırakılıyorlar.
Peki, bu çalışma düzeni yasal mı?
Ülkemiz mevzuatını incelemeden önce konuya dair Uluslararası metinleri incelemekte fayda var. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 155 No.lu “İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesi”, işverenlerin işyerinde sağlığı olumsuz etkileyen koşulları ortadan kaldırmak için önleyici ve koruyucu önlemler alma yükümlülüğünü açıkça ortaya koyar. Bu sözleşme, sadece ağır sanayi kolları değil, hizmet sektörü dahil olmak üzere tüm işkolları için geçerlidir. Özellikle sürekli ayakta çalışmanın yol açtığı ortopedik bozukluklar, dolaşım problemleri, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi sağlık riskleri göz önüne alındığında, oturmanın engellenmesi gibi uygulamalar bu sözleşme kapsamındaki yükümlülüklere açıkça aykırıdır.
Ayrıca ILO’nun 187 No.lu “İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi”, devletlerin yalnızca işverenleri denetlemekle kalmayıp, aynı zamanda güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamını sürekli geliştirmek için aktif politikalar yürütmelerini zorunlu kılar. Bu sözleşmeye göre taraf devletler, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek amacıyla, hem düzenleyici hem de denetleyici tedbirler almalı, işyerlerinde çalışanların katılımıyla iş sağlığı ve güvenliği kültürünü yerleştirmelidir. Oturmanın yasaklanması gibi uygulamalar bu sözleşmede öngörülen güvenli çalışma ortamı ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Yine Uluslararası Çalışma Örgütü ile Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 tarihli küresel gözlem raporunda mesleki ergonomik faktörlerin işçi sağlığına etkisi değerlendirilmiş, ergonomik faktörler nedeniyle her yüz kişiden 13.7’sinin iş gücü kaybı ve maluliyet yaşadığı tespit edilmiştir.
Konuyu ulusal mevzuat boyutuyla ele alarak Anayasa’mızın ilgili maddelerini incelediğimizde 17. Madde ile kişinin maddi ve manevi varlığının koruma altına alındığını; bu yolla kendisinin sağlığına gelecek herhangi bir zarardan korunmaya hakkının bulunduğunu görmekteyiz. Bu madde ile ilişkili olarak ve konumuzu doğrudan ilgilendiren bir diğer ulusal mevzuat hükmü ise Türk Borçlar Kanunu’nun “İşçinin kişiliğinin korunması” başlıklı 417. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almakla yükümlüdür. Aynı düzenlemeye 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da yer verilmiştir.