Sinema: İki Gün Bir Gece – Dayanışma Ezilenlerin İnceliğidir – Zeynep Öztürk
Fransız yapımı filmde, işsiz kalmak üzere olan bir kadın üzerinden işçi sınıfının deneyimine yakından bakılıyor. İşsizlik ve geçim sıkıntısının yanı sıra, beyaz yakalıların yaşam koşulları ve emek dünyasındaki var oluşları gösteriliyor. İş arkadaşıyla ikramiye arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılan insanlar üzerinden piyasadaki vahşi rekabetin sınırları sorgulanıyor.
Dayanışmanın bedeli: 1000 Euro
Kendisini yataktan kalkamayacak duruma getiren depresyondan dolayı Sandra bir süreliğine işten izin alır. Patron, o yokken işlerin aksamadığına; dolayısıyla ona ihtiyaç olmadığına karar verir. Sandra’yı işten çıkarmak için farklı bir yol izler: Çalışanlara “ikramiye mi, Sandra mı?” diye sorar. Kovulup kovulmayacağına 16 kişi karar verecektir. Oylama yapılır. Çoğunluk, 1000 euroluk ikramiyeden vazgeçmeyi göze alamaz. Sandra, Pazartesi günü yeniden oylama yapılması için patronu ikna eder. 2 gün içerisinde ikna etmesi gereken en az 9 kişi daha vardır.
“İşsiz ve tek başıma olmak değil, sizinle olmak istiyorum!”
Yaşadığı psikolojik sorunlar kendi yoksunluğu ya da beceriksizliğiyle ilgiliymiş gibi, kovularak adeta cezalandırılır. Oysa Sandra, işsiz kalma korkusu ve gelecek kaygısı gibi toplumsal sorunlar yüzünden depresyona giren milyonlarca emekçiden biridir. Her şeye rağmen Sandra yataktan çıkmayı başarmalıdır. Sadece ekonomik kaygılarını gidermek için değil, kendi var oluşu için de işini kaybetmemelidir. Çünkü “işsizlik, yalnızca geçinme güçlüğü, borçlanma ve ‘yaşam standardı’nın düşmesi anlamına gelmez, aynı zamanda insanların duygu dünyalarını ve kendilik algılarını etkiler ve dönüştürür. Ücretli çalışmanın ekonomik ve sosyal hakların bir bileşeni olarak tanımlandığı bir dünyada topluma katılmanın temel mekanizması, çalışmaktır.” (Bora, 2011, s. 117).
“Senin aleyhine değil, ikramiye lehine oy kullandım…”
Sandra eşi ve arkadaşlarının da desteğiyle kapı kapı gezip kendi lehine oy vermeleri için iş arkadaşlarını ikna etmeye çalışır. Ev ziyaretleri ya da telefon görüşmeleri sırasında iş arkadaşlarının, çocukların okul giderlerinden ev kredisine, farklı sorunlarla uğraştığını görür. Bazen gittiği evlerin kapıları yüzüne kapanır, bazen de ikramiyeye ne kadar ihtiyaç duyulduğunu anlatan geçerli nedenler sunulur. Biz de mevcut çalışma düzeni ve koşullarının insanların karakterini ve birbirleriyle ilişkilerini nasıl etkilediğini bir kez daha fark ederiz.
Film boyunca Sandra vicdan ve iyilik gibi kavramları kullanarak ya da işine ne kadar ihtiyacı olduğuna dair mantıklı açıklamalar sunarak arkadaşlarını dayanışmaya çağırır. Oysa bizi çevreleyen yaşam biçimi özgürce düşünüp davranmamıza izin vermez. Yine de dayanışmayla yıktığımız her duvar, özgürlüğe açılan bir kapıya dönüşebilir.
Filmin sonu sürpriz olsun… İyi seyirler…