Tez-Koop-İş Kadın Sayı 6

NOVAMED’den FLORMAR’a Kadın Direnişi – Meliha Kaplan

Novamed işçisi kadınlardan alıntıladığımız sözler (solda) 2006 yılında Antalya’da Serbest Bölge’de 448 gün süren grevin yaratıcılarına ait. Fatma, Muazzez, Aysel, Özlem, Derya ve diğerleri yani 80 kadın, “Yılmak yok sonunu getireceğiz!”, diyerek başladılar greve ve kazandılar. Diyaliz filtresi üretiminde Avrupa piyasasının yüzde 40’ını elinde bulunduran çokuluslu bir şirkete karşı direndiler, “Biz varız!” dediler ve işverene kendilerini kabul ettirdiler. 

Genel Merkezi Almanya’da olan, çok uluslu tıbbi cihaz üreticisi Fresenius Medical Care’e (FMC) bağlı olarak Antalya Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Novamed işyerinde, Petrol-İş üyesi 85 işçi 2006 yılının 26 Eylül günü, yaşadıkları yoğun baskılardan kurtulmak ve insan onuruna yaraşır iş koşullarına sahip olmak için greve çıktılar. Greve çıkanlardan 83’ü kadın, 2’si erkekti. Kadınlar üretimde çalışıyor, erkekler ise bakım ve onarım gibi teknik işleri yapıyorlardı. Çalışma düzeni neoliberal dönemde serbest bölgenin mantığını tam olarak yansıtıyordu. Sendikaların giremediği bu bölgelerde kadınlar hem işçi oldukları için hem de kadın oldukları için aşırı sömürüye maruz kalıyordu. Novamedli işçiler işyerindeki bu insanlık dışı baskılara ancak yan yana gelerek, kolektif hareket ederek karşı çıkabileceklerini düşündüler ve Petrol-İş Sendikası’nda örgütlendiler. 19 Nisan 2006 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle işçiler greve çıktı. 

Sermaye her daim toplumsal cinsiyet rollerini kâr arttırma aracı olarak kullanmakta, kadın işçiler ucuz iş gücünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Cinsiyetçi iş bölümü ile kadınlar erkeklerden ayrı sektörlerde çalışmakta, kadınlar işyerlerinde maruz kaldıkları sömürünün dışında kadın olmaktan kaynaklı çok daha farklı sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu durum da kadın işçiler açısından kreş, eşdeğer işe eşit ücret, kadın bedeninin ve doğurganlığının üzerindeki denetimin ortadan kalkması gibi talepleri ve işyerlerinde farklı direnme eğilimlerini açığa çıkarmaktadır. Tıpkı NOVAMED’de ve FLORMAR’da olduğu gibi. 

 “Çalışma şartlarımız ağırdı. Vardiyalıydık ve hareket halindeki bir bant üzerinde üretim yapıyorduk. Konuşmak yasaktı, ihtiyaç molalarımız çok kısıtlıydı; şartlara göre aldığımız ücretler yeterli değildi ve en önemlisi hamilelik sırası vardı. Yani çalışanların yüzde 80’i kadın olunca böyle bir sistem uygulanıyordu. Bir personel hamile kalıyor, altıncı ayında ikinci personele artık sıra sende deniyordu. İkinci kişi hamile kalmayı başaramazsa üçüncü kişiye sıra geçiyordu. İkinci kişinin hakkı yanıyordu. Bir daha sıra ne zaman gelirse… Biz de bu şartlara karşı sendika üyesi olduk.” (Novamed İşçisi) 

Novamed’de örgütlenme çalışmaları greve çıkılan 26 Eylül 2006 tarihinden iki yıl önce başlamıştı. İtirazlar düşük ücrete olduğu kadar kötü çalışma koşullarına da karşıydı. Çalışma koşullarının oldukça ağır olduğu fabrikada kadınlar nefes almaksızın çalışmak zorundaydılar. Güne bir kez 15 dakikalık ara dinlenmesi ve 25 dakikalık yemek molası vardı. Yan yana çalışan iki kadının birbirleriyle konuşmaları yasaktı. Bu yasak işçi servislerine kadar taşınmıştı. Tehlikeli kimyasallarla çalıştıkları halde maske altından konuşmasınlar diye maske de yasaktı. İş saatleri dışında birbirleriyle görüşmemeleri, evlerine misafir almamaları hatta eşleriyle bile oturup konuşmamaları isteniyordu. “Ertesi gün işe geleceksiniz, yemeğinizi yiyip yatın” denilmekteydi. İş dışındaki yaşamları da patronlar tarafından organize ediliyordu. Evlenmek için işyerinden izin alması gerekiyordu. Hamile kalma bir takvime bağlanarak sıraya konmuştu. Aynı üretim hattında çalışan kadınlara hamilelik sırası iki ayda bir geliyordu. Tuvalete gitmek önce yasaktı sonra dakikalara bağlandı. Kadınların regl dönemlerinde, bu önemli sorun oluyordu.

Grev süresince ulusal ve uluslararası sendikal dayanışma ve kadın dayanışması alanında Türkiye’de ve dünyada benzerlerine pek rastlanmayan bir deneyim yaşandı. Grevin serbest bölgede olması nedeniyle grev sadece Türkiye’nin değil dünya sendikal hareketinin de gündemine girdi. Bir yılı aşan grev 448. günün sonunda sendika ile işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ile sona erdi. İşveren sendikayı kabul etmek zorunda kaldı. İstenilen ölçüde olmasa da ücretlerde ve sosyal haklar da iyileştirmeler sağlandı.

NOVAMED’den FLORMAR’a kadın direnişi sürüyor

“Kadınların omuzladığı bir direniş olarak mücadele tarihine geçen bu direnişle, ağır koşullarda çalışan ve sömürülen tüm işçilere ve kadınlara cesaret vermek istiyoruz. Bu direnişle bakın kadınlar neler yapabiliyor, işçiler emek, onur ve ezilmişliğin mücadelesini nasıl veriyor diyebilmek, neler yapabildiğimizi göstermek derdindeyiz.” (Flormar İşçisi)

Yıl 2018, yer Gebze Organize Sanayi Bölgesi. Yüzde 51’i Fransız kozmetik devi Yves Rocher’e ait Flormar işyerinde işçiler, insana yaraşır iş ve ücret için, işyerinde cinsiyet ayrımcılığına, ücret eşitsizliğine, kötü muameleye, sağlıksız ve iş kazalarına açık bir ortamda çalışmamak için anayasal haklarını kullandılar ve Petrol-İş Sendikası’na üye oldular. Bunun üzerine Flormar tarafından 80’i kadın 132 işçi işten çıkarıldı. 15 Mayıs 2018 günü Flormar işçileri büyük bir coşku ve kararlılıkla direnişe geçtiler. 

Flormar işçileri, düşük ücretle çalışırken maruz kaldıkları taciz, hakaret ve aşağılamalar başta olmak üzere işyeri şiddet türlerine, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliğine karşı sendikalı olmaya karar verdiler ve Petrol-İş’e üye oldular. Flormar işvereni ise hukuku hiçe sayarak sendikalaşmanın önüne geçmek için farklı zamanlarda toplam 132 işçiyi işten çıkardı. Ve 2018 yılı uzun zamandır görülmeyen bir direnişe ve dayanışmaya tanıklık etti. 

Flormar Direnişi en zor şartlarda, yazın kavurucu sıcağında, kışın dondurucu soğuğunda işverenin ve yerel yöneticilerin tüm engelleme girişimlerine ve baskılarına rağmen 297 gün boyunca kararlılıkla devam etti. OHAL döneminde başlayan direniş, bir dizi yasaklarla ve engellemelerle karşılaştı. Ancak tüm engeller Flormar işçilerinin kararlı ve inançlı duruşuyla, özellikle emek ve kadın örgütlerinin büyük destek ve dayanışmasıyla aşıldı, direniş güçlenerek büyüdü. Sınıf örgütlerine can suyu, kadınlara umut oldu. Flormar Direnişi sınırları aştı, kadınların sesi dünyanın birçok yerinde yankı buldu. 

297 gün boyunca kararlılıkla sürdürülen direniş, 6 Mart 2019 tarihinde işverenin sunmuş olduğu teklifin işçiler tarafından kabul edilmesiyle sonlandı. İşverenin işçilerin yasal tüm haklarını, boşta geçen süre ücretini ve en üst sınırdan sendikal tazminatlarını ödemeyi kabul etmesiyle ve işten çıkarma maddelerinde yapılacak düzenleme ile işçilerin işsizlik maaşına başvuru yapabilmesinin önünün de açılmasıyla Flormar Direnişi 298. gününde 8 Mart 2019 tarihinde kazanımla bitti. 

Sınıf mücadelesiyle kadın mücadelesinin birleştiği bir deneyim olan Novamed Direnişi’nden Flormar Direnişi’ne kadın işçilerin mücadelesi emek hareketine umut ve kadın mücadelesine güç verdi. Dünyada ve Türkiye’de özellikle son yıllarda kadınların yoğun olarak çalıştığı işyerlerinde direnme eğilimlerinin arttığını görüyoruz. Toplumsal cinsiyet rollerini sınırsızca kullanan sermaye karşısında kadınlar örgütlenmeyi ve işverene karşı direnmeyi seçiyor. Burada sendikalara düşen görev ise kadın işçilerin sorunlarına daha etkili çözümler üreten, toplumsal cinsiyet rollerini görmezden gelmeyen politikalar geliştirmek oluyor. 

Son sözü Flormar Direnişine destek veren Novamedli kadınlardan birine bırakalım: 

“Grevde hastanede, postanede, okulda kadınların aynı dili konuştuklarını gördüm. Öncesinde sınıf farkı olduğunu düşünürdüm. Şimdi kadınların aynı olduğunu düşünüyorum. Her an aynı yerde değiliz ama birlikte hareket edebiliyoruz. Bunu öğrenmek güzel.”




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu