17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 23. Yılı
Ülkemiz bundan 23 yıl evvel, 17 Ağustos 1999 tarihinde 20 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği ve on binlercesinin yaralandığı Kocaeli/Gölcük merkezli bir depremle sarsıldı. Resmi verilere göre depremde 100 binden fazla konut ve işyeri yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Verilerin ötesinde, büyük bir ihmalden kaynaklanan bu deprem, tarihimizde kapanması mümkün olmayan bir yara açtı.
Bilim insanlarının, çok sayıda etkin deprem fayının bulunduğu Türkiye’de deprem koşullarına uygun yapıların inşa edilmesi ve deprem güvenliğinin sağlanmasına yönelik uyarıları dikkate alınmadı. Güvenli kentleşme politikaları uygulanmadı; bilimsel yöntemlerle, toplum için sağlam ve sağlıklı binalar inşa edilmedi. Halkın yaşamı değil; kar ve rant gelirleri önemsendi. Yanlış ve eksik politikalar sonucu 17 Ağustos Depreminden sonra da Düzce’de, Bingöl’de, Van’da, Elazığ’da ve son olarak İzmir’de binlerce yurttaşımız yaşamını yitirdi.
Bir kez daha hatırlatalım: Depremden korunmak ve halka güvenli bir yaşam sunmak devleti idare edenlerin; yönetenlerin sorumluluğudur. Sosyal devlet ilkesi gereği, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamasının sağlanması devletin ödevidir. Nitekim devletin, şehirlerin özelliklerini gözeten bir plan çerçevesinde konut ihtiyacını karşılaması Anayasamızca hüküm altına alınmıştır.
Sosyal devletin birinci sorumluluğu, sorun ortaya çıktıktan sonra yaraları sarmaya çalışmak değil; sorun ortaya çıkmadan evvel önlem almaktır. Depremlerin tarihimizde ve yüreklerimizde açtığı yaraların tekrarlanmaması için bilimsel gerçeklerden hareketle, etkin ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. OECD’nin yayınladığı bir rapora göre dünyada en çok felaketin yaşandığı ülkeler arasında dördüncü sırada olan Türkiye için bu sorumluluğun önemi daha da artmaktadır.
17 Ağustos 1999 Depremi ve yaşadığımız tüm depremlerde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla anıyoruz.