Athe Sam! Buradayız!
Athe Sam! Buradayız!
Roman gençlerin sorunlarına değinmeden önce Roman olmak konusunda genel bir bilgi verilmesi daha doğru olabilir. Hristo Kcychouuv’u belirttiğine göre, Roman halkı orijinalinde Hindistanlıdır. Hindistan’ı neden terk ettikleri hakkında farklı teoriler mevcuttur. Romanların Hindistan’ın hangi bölgesinden geldiği hakkında tarihçilerin ve dil bilimcilerin farklı hipotezleri vardır. Uzmanların çoğu, Romanların bugünkü Hindistan’ın kuzeybatı eyaletlerinden Rajasthan ve Pencap’tan geldiklerini kabul ediyorlar. Hindistan’dan ayrılış nedenlerinden birisi olarak Müslüman olan Mahmud Gaznavi’nin Hindulara karşı başlattığı savaş gösteriliyor. Buna göre, Gazvani, Hindistan’ın kuzeybatı bölgelerinde bulunan günümüzdeki Pakistan topraklarına saldırdı ve Hintliler savaştan kaçmak için Hindistan topraklarını terk ederek Ortadoğu’ya doğru bir yolculuğa çıktılar. Bu yolculuk sırasında bir kısmı Arap ülkelerine doğru göç ederken, bir kısmı da Bizans İmparatorluğu’nun yer aldığı batıya doğru devam ettiler.
Roman tarihi ile ilgi daha birçok araştırma var ama araştırmaların temelinde Hindistan’dan geldikleri ve göç yollarına yerleştikleri belirtilir. Nüfusları üzerine yapılan çoğu araştırma yetersizdir; çünkü Roman olduğunu kanıtlayacak tek şey kişinin kendi beyanıdır. Bu da nüfus konusunda net bir bilgiye erişimi kısıtlamaktadır. Bu alanda uzun süredir var olan kişilerin ve gözlemlerinin sonucu bazen kişilerin kökenlerini saklama gereği duyduklarına yöneliktir. Saklamaların birçok sebepleri olabilir ama bunun altında ortak bir temel vardır ki; bu da ‘Ayrımcılık ve Önyargıdır’. Bu da Roman gençlerinin sorunlarının temelinde yatan konularından biridir. Toplumumuzda Romanlara yönelik birçok stereotip (kalıp yargı) vardır. Bunların bir kısmı Romanların korkulacak kişiler olduklarına, bir kısmı Romanların sadece eğlenceden ibaret olduklarına, bir kısmı da Romanların temizlikten mahrum olduklarına işaret eder. Bu tür stereotiplerin deyimlere ve halk arasında genel kullanımlarına yansıdığına yönelik bir kaç örnek verelim:
- “Çingenenin Bismillahından kıl çıkar”: Yaptıkları işleri olması gerektiği gibi yapmadıkları, ciddi kusurlarının olduğunun yanında kirlilikleri ima edilmektedir.
- “Bahçeye erik, kapıya Çingen bastırma”: Uzak durulması gereken insanlar olarak nitelendirilirken, mekânsal ayrışma yanında istihdamı da etkileyen bir söylemdir.
- “Çingen çocuğu gibi kalmak”: Ten rengine ve çelimsizliğine atfen kullanılan bu deyimle Çingeneler tipolojik olarak koyu tenli, zayıf hatta çirkin olarak tanımlanmıştır.
Bu belirtilen aşağılayıcı kullanımlar, bütünün sadece çok küçük bir dilimini oluşturuyor. Tüm bu sözler Roman gençlerinin istihdamında, eğitiminde ve sosyal hayatında önüne birçok engeli birlikte çıkarıyor.
İş başvurusunda, Roman mahallelerinde yaşadığı öğrenilince bile işe kabul edilmeme durumu yaşanıyor; Roman olduğunu öğrenince ise davranışlar çok daha aşağılayıcı olabiliyor.
Eğitim alanında; hem eğitmen tarafından hem de öğrenciler tarafından dışlanma olabiliyor. Bu da kişinin eğitimden uzaklaşmasına ve kendini sınırlı bir dünyaya kapatmasına neden olmaktadır.
Diğer bir konu Romanların sadece eğlenceden ibaret olmasının düşünülmesi diyebiliriz. Roman olmayan bir genç lisans hayatını bitirdiğinde günlük hayatta bu iş ile anılırken Roman gençlerinin sürekli “Romanlar çok güzel oynar, sesleri de güzeldir o zaman sende bir söyle bakalım” gibi söylemlerle karşılaşması yaptığı işlerin geri planda kalmasına ve ciddiye alınmasına engel teşkil etmektedir. Kültürel alanda kendini geliştirmek isteyen Roman gençleri sadece müzik ve dans konularına yönlendiriliyor bu da diğer alanlar da (Resim, drama vb.) yetenekleri olsa bile bunları ortaya çıkartmalarına engel oluyor.
Roman mahalleleri çok uzun sürelerdir varlığını koruyor. İçinde bir kültürü, tarihi, ortak geçmişi barındıran bu mahallelerin varlığı bir kimliğin devam etmesini sağlarken, Roman olmayanlar tarafından Romanların damgalanmasını da kolaylaştırıyor. Ne kadar kentsel dönüşüm adı altında çoğu mahalle yıkıma uğrayıp değişse de, şu anki Roman gençlerinin birçoğu bu mahallelerde büyüdü ve bazıları halen bu mahallelerde yaşamaya devam etmektedir. Çocukluk dönemlerinde hem ayrımcılık, önyargı gibi kişisel korkular hem de ekonomik sebepler nedeniyle mahallelerden uzaklaşamayan bu gençler, birçok fırsata erişim konusunda hala sorun yaşamaktadır. Örneğin, mesleki beceri kurslarına dâhil olmakta sorunlar yaşanıyor; çünkü nasıl dâhil olunacağı ile ilgili yeterli bilgiye erişim sorunu bulunmaktadır; aslında Roman gençlerin büyük kısmı imkânlara ve bilgiye erişemiyor diyebiliriz. Roman mahallelerinde bu gibi alanlar yeterince bulunmuyor veya hedef kitle olarak kabul edilmemektedirler. Bu da aslında Roman gençlerinin istihdam sorunlarının derinleşmesine neden olmaktadır.
Yine bahsedilen ayrımın sonucu olarak Romanların yaşadıkları bölgelerde toplumun diğer kesimleri ile aralarında görünmeyen duvar oluşmakta ve toplumun bir parçası olarak hissettirilmemekte; mahallede yaşasın veya yaşamasın ‘toplumun dışındaki birey’ yaklaşımına maruz bırakılmaktadırlar. Sürekli olarak Roman gençler kendilerini topluma kabul ettirme ihtiyacı duyarken, Roman olmayan buna ihtiyaç duymamakta ve bu doğal bir süreç haline gelmektedir.
Sivil toplum alanına dâhil olma ve temsiliyet konusunu da diğer bir sorun olarak ele alabiliriz. Özellikle son yıllarda Romanlar sivil toplum alanında varlıklarını arttırmış ve karar verici mekanizmalara ulaşmada büyük yol almışlardır. Roman gençleri de bu sürece katılmak ve haklarını savunmak konusunda istekliler, fakat alanda kabul görmeme ve yapılan faaliyetlerde desteklenmeme Roman gençlerinin alandan uzaklaşmasına ve kendi sorunlarına karşı söylem geliştirememesine neden olmaktadır. Gençler olarak daha çok konuşmak, daha çok var olmak istiyoruz. Bunların çeşitli sebeplerden dolayı kısıtlanması sorunlarımızın üçüncü kişiler tarafından dile getirilmesine; ancak bazen doğru bir şekilde dile getirilmemesine neden olmaktadır. Bu da Roman olmayanlara karşı kendimizi kabul ettirme ihtiyacımızla birlikte Roman olanlara da kabul ettirme ihtiyacını doğurmaktadır.
Diğer sorunlara gelecek olursak; aslında tüm Romanların sorunu diyebiliriz; Barınma, sağlık, sosyal hizmetler ve yardım. Barınma özellikle kentsel dönüşümle birlikte yaş fark etmeksizin tüm Romanları korkutan ve güvenli alanlarından uzaklaştıran bir sorun haline geldi.
Sağlık hizmetlerine erişim mahalleden çıktıkça zorlaşmakta ve yine hastanelerde karşılaşılan ayrımcılık ile birlikte kişilerin temel haklarına ulaşmasını kısıtlamaktadır. Bu durumda doktora ulaşılsa bile tedavinin takip edilmesi ve iyileşme süreci kesintiye uğrayabilmektedir.
Roman gençlerinin sorunları olarak bahsedilen bu konuların hepsi birbirinin sebebi ve sonucu sayılabilir. Zincirin halkaları olarak düşünürsek bu süreci; ancak her bir sorunun çözüme kavuşturulması bireyleri güçlendirir ve güçlenen bireylerle de güçlü bir toplum oluşabilir. Daha fazla dikkate alınmak, daha fazla anlaşılmaya çalışılmak istiyoruz. Bugünler yarını şekillendirir ve yarının inşasını bugünden başlatmak en temek gayemizdir.
Romani Godi; Romanların yaşadıkları hak ihlallerini, eşit haklara erişiminin engellenmesinin, Roman dilinin ve kültürünün yaşadığı yok olma tehlikesini dert eden, Roman ve Roman olmayan genç aktivistlerin ‘Opre Roma’ sloganı ile çıktıkları bir yolculuktur.
Romani Godi, Roman dilinin üç lehçesinden Romanes’te Roman Aklı anlamına gelmektedir.
Romani Godi olarak; Romanların dillerini, tarihlerini, kültürlerini veya Roman karşıtı her türlü eylemleri; bir bütün olarak hafıza kabul eder ve sağlam bir hafızanın daha yaşanabilir bir dünya için önemli olduğuna inanıyoruz.
Romani Godi, sürdürülebilir politikalar ve kalıcı çözümler için sorunları yaşayan kişilerin bakış açısına sahip olunması ve şartların iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu neden Romani Godi olarak çalışmalarımıza başladık.
Romani Godi’nin vizyonu, Romanların, Türkiye’deki ve diğer ülkelerdeki durumunu ve Romanlar hakkında yapılan çalışmaları araştırıp; bir hafıza oluşturarak var olan durumun iyileştirilmesi için mücadele etmektir.
Romani Godi’nin misyonu, Türkiye’deki ve Avrupa’daki Romanların durumlarının iyileştirilmesi için: Romanlar için söylenmiş her sözü, yazılmış her satırı bularak görünür kılmak; Romanlara dair bilgilere ihtiyacı olan herkese doğru ve güvenilir bir kaynak oluşturmak ve Romanlar için çalışma yapmak isteyen herkese yol arkadaşlığı etmektir.
Değerler ve İlkeler
Romani Godi, çalışmalarına doğru bilgilerle oluşturulmuş bir Roman hafızasının, ekip çalışmasının ve doğru katılımın sağlandığı saha-sivil ve toplum-karar verici mekanizmalar arasındaki işbirliğinin gücüne inanarak başlamıştır. Bu doğrultuda: Romanlar için söylenmiş her sözü, yazılmış her yazıyı ihtiyacı olan kişilere ulaştırmak için mücadele edecektir. Bunun için ekip çalışmasına ve ekibin arasındaki dayanışmaya büyük önem vermekteyiz.
Romani Godi, Türkiye’de Roman alanında uzun süredir doğru oluşturulamayan saha-sivil toplum-karar verici arasındaki işbirliğinin, Romanların bulunduğu şartların iyileştirilmesinde çok önemli bir yeri olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden sürekli sahada olan ve aynı zamanda yapılacak çalışmalarda liyakatine inandığı kişilerle karar verici mekanizmalara en doğru değerlendirme ve önerileri sunmak için mücadele edecektir. Bu süreçte özellikle de Romanlar için çalışan sivil toplum kuruluşlarının kapasitesini geliştirmek için de ayrıca çalışmalar yürütecektir.