Felsefe Tarihinin Görünmeyen Emeği: Filozof Kadınlar – İlknur Özcan
Bu sayımızda ilk olarak Antik Çağ’da felsefe yapan kadınlarla tanışacağız. Her zaman bir erkeğin eşi, partneri, kardeşi, kızı olmuş ama felsefe yapması yakıştırılmamış kadınlara… Daha sonraki sayılarımızda tarihin farklı kesitlerine yolculuk yaparak tarihsel hafızamızı felsefeci kadınların deneyimleri ile ortaklaştırma şansı bulacağız. Cadılıkla, büyücülükle suçlanan kadınların “Beyler, biz burada felsefe yapıyoruz!” diyen isyanlarına tanık olmaya hazır mısınız?
13 yüzyıllık Antik Çağ felsefesi evrenin, doğanın esasısın “ne” olduğu ve “nasıl” olduğu soruları ile ortaya çıkmıştır. Sokrates ile birlikte insanın ne olduğuna odaklanılmış, ahlak, erdem gibi konular tartışılarak “sistem” fikri üretilmiştir. İnsanın mutluluğuna doğru çalışmalarla ilerleyen bu tarihsel dönemde sorulan sorular ve açığa çıkan kavramlar bugünün düşünce dünyasına ışık tutmakla birlikte yaşadığımız çağı, toplumsal yaşamı ve kültürü sorgulamak adına ayrıca hepimizi düşünmeye ve çok basit olarak felsefe yapmaya da davet ediyor. Kadınların dünyasından felsefeye bakmak eşit ve özgür bir toplum inşasında kadın ilkeleri ile kurulacak bir dünyanın da habercisi olabilir…
Evrenin sayılardan kurulduğunu savunan filozof: Theano (M.Ö. 600)
Antik Çağ’ın biline ilk kadın filozofu Theano’udur. Kroton’da doğmuştur. M.Ö. 600-550 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Matematik ile uğraşmıştır. Pythagoras (Pisagor) ile okulda tanışmış ve evlenmişler. Pisagor’un
ölümünün ardından Pisagor Okulu’nda hem yöneticilik yapmış hem de kız çocuklarını matematik ile tanıştırmıştır. Pisagorcular gibi evrenin sayılardan oluştuğunu düşünen, geometri, felsefe ve müzik ile de ilgilenen Theano, reenkarnasyon öğretisini savunmuştur. Krotonlu Theano olarak anılmaktadır.
Retorik ustası: Aspasia (M.Ö 470–400)
Günümüzde Aydın ili sınırları içinde yer alan, Antik Yunan dönemindeki İyonya şehri Milet’de dünyaya gelen Aspasia, felsefe ve retorik bilgisinin derinliği ile bilinir. Öyle ki Sokrates’in kendisinden ders aldığı söylenir. Onun ismini Miletli Aspasia olarak Platon, Aristophanes ve Xenophon’un eserlerinde görmek mümkündür. Ancak Devlet yöneticisi Perikles ile olan ilişkisi, ürettiği eserlerden çok daha fazla gündem olmuştur. Genelev işlettiği iddiası ile ilgili karalama kampanyalarına ve itibarsızlaştırılmaya maruz kalmıştır. Güzel konuşma ve akıl yürütme özellikleri itibari ile birçok düşünürün, siyasetçinin ziyaret ederek Aspasia’ya danışması da bu söylentilerin kaynağı olmuştur.
Taşlanarak öldürülen bir filozof: Hypatia (M.S 350 – 415)
Onu sinemaya da yansımış olan “Agora” filminden tanıyoruz. Yaşadığı dönemin en çok bilinen ve trajik hayat hikâyesi ile de en çok konuşulan kadın filozoflardandır. İskenderiye’de dünyaya gelen Hypatia matematikçi ve gökbilimcidir. Felsefe, geometri ve astronomi eğitimi almış ve bu alanlarda da ders vermiştir. Peki taşlanarak öldürülecek kadar büyük, hangi suçu işlemiş olabilir? Bunun için Sokrates’in “Historica Ecclesiastica” adlı eserine başvurabiliriz: İskenderiye’nin en önemli siyasi iki figürü olan İskenderiye Valisi Orestes ve İskenderiye Piskoposu Cyril arasında anlaşmazlıklara neden olacak bir politik tartışmanın öznesi olmak. Yani İskenderiyeli Hypatia’yı öldürülmesinin nedeni siyasete burnunu sokmasıdır. Ayrıca bir Pagan olarak düşüncelerini özgürce ifade etmek istemesidir. Kıpti Hristiyan bir çete tarafından taşlanarak öldürülen Hypatia, bilimde, felsefe ve siyasetteki mücadelesi ile hâlâ bir efsane olarak yaşamaktadır.