İşkolumuzda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği – Murat Çakır
10 numaralı işkolu devasa niceliğe ve çeşitliliğe sahip. Ocak 2018 Bakanlık verilerine göre toplam 3 milyon 477 bin 748 işçi bu işkolunda çalışıyor. Büro, market, sinema emekçileri dışında avukat ve mali müşavir gibi meslek gruplarını da kapsıyor. 3’ü barajın üzerinde 14 sendika bulunuyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak işçi, kamu çalışanı ve kendi nam / hesabına çalışan tüm emekçileri kapsam içine aldığımız için işkolu bizim açımızdan daha da geniş. Büro emekçileri, öğretmenler ile esnafların kaza ve meslek hastalıklarını da bu işkolu kapsamında değerlendiriyoruz. Bunun sonucu olarak 2012 yılından beri hazırladığımız iş cinayeti raporlarında 10 numaralı işkolunda gerçekleşen ölümler bütün işkolları içinde 4 ila 7. sıralar arasında bulunuyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi esas olarak iş cinayetleri kaydını tutuyor. Bunun dışında binlerce yaralanma söz konusu ve meslek hastalıkları da Türkiye’de tespit edilmeyen bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bu noktada 10 numaralı işkolunda temel iki iş cinayeti türü öne çıkıyor: Aşırı-fazla-yoğun çalışmaya bağlı kalp krizi, beyin kanamaları ve intiharlar.
1
Özellikle neoliberal saldırı politikalarının hayata geçirilmesi ile birlikte güvencesiz çalışma koşulları işçilerin yaşamını ciddi olarak tehdit etmeye başladı ve işe bağlı intiharlar da arttı. Ancak işe bağlı intiharların iş cinayeti olarak kabul edilebilmesi için çalışma ile ilişkili olduğunun ispatlanması gerekiyor. Bu durumun zorluğu sorunun tanılanmasını ve boyutunu görünür kılmayı engelliyor. İşe bağlı intihar girişiminde bulunmadan önce işçilerde depresyon, tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk ve muhakeme yeteneğini yitirme gibi zihinsel belirtiler görülüyor. Bunlarla birlikte çalışanlarda baş ağrısı, mide ağrısı, ishal, kabızlık, hafif ateş gibi fiziksel belirtiler de ortaya çıkabiliyor.
2
Yine neoliberal saldırı politikalarının bir sonucu olarak aşırı iş yükü ile beraber, yüksek tansiyon, damar sertleşmesi gibi sağlık sorunlarının bir araya gelmesiyle oluşan kalp krizi gibi akut kalp yetmezliği ve beyin-damar hastalıkları sonucu ölüm ya da kalıcı çalışamama/ kalıcı sakatlık durumları baş gösteriyor. İşçilerde ölümlerinden önce güçsüzlük, göğüste ağrı, vücutta titremeler, aşırı yorgunluk belirtileri gibi şikâyetlerin görüldüğü belirtilir. Hatta ailesi ve arkadaşları da güçsüz ve yorgun olduklarını fark eder. Fakat işçinin ani ölümüne neden olacak hiçbir ipucu gözlememişlerdir. Kötü çalışma koşulları (uzun, aşırı, yoğun, düzensiz çalışma, gece vardiyası vb.) ve iş stresine; dinlenememe, yetersiz uyku, kötü beslenme ve aile hayatında sorunlar da eklendiğinde işçinin dış çevresinden başlayan etki iç çevresine de yansır ve vücudunda sistematik olarak ortaya çıkan belirti ve bulguların kaçınılmaz sonucu ölümler meydana gelir.
Bu iki durum dışında işkolunda iş kazası ve meslek hastalıklarına yol açan nedenler ise şu şekildedir. İşkolunda çalışan işçiler sürekli ayakta duruyorlar ya da tam tersi sürekli oturuyorlar. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıkları yaygın bir şekilde görülüyor: Varis, bel fıtığı, ayak rahatsızlıklarının yanı sıra iş kaynaklı stres. Yine eşya taşırken üzerine düşmesi sonucu ezilmeler veya eşya alırken yüksekten düşmeler, işyerlerinde yangına karşı önlem alınmaması sonucu bekleyen tehlikeler, beslenme ve ulaşım sorunları, boş zaman, mola, tuvalete gitme zamanları, gözetlenme vb…
Ancak bütün bu tespitlere rağmen işkolunda yeterli bir işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesi verilmediği gözleniyor. Sendikalarımıza düşen görev ilk adımları atmak ve sağlıklı, güvenli çalışma talebini işçi hareketinin kurucu bir parçası haline getirmek olacaktır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi de bu noktada üzerine düşen sorumluluğun bilincindedir…