Manşet HaberlerÖrgütlenme

Kamu Çerçeve Protokolü’nün Bir An Önce ve Eksiksiz Kabul Edilmesi İçin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Önündeydik!

Tez-Koop-İş Sendikası olarak sessizliğe karşı susmadık, kamu işçisinin sesini meydanlara taşıdık! “Kamu Çerçeve Protokolü derhal imzalanmalı, işçinin alın terinin hakkı gecikmeksizin verilmelidir” diyerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir araya geldik!

Üniversitelerden bakanlıklara, kamuya bağlı birçok kurumda örgütlü olan Tez-Koop-İş Sendikası olarak, 600 bini aşkın kamu işçisinin sesi olmak için bugün taleplerimizi bir kez daha duyurduk ve Kamu Çerçeve Protokolü’nün derhal ve eksiksiz kabul edilmesi için sesimizi yükselttik. Ankara 2 No.lu Şube Başkanımız Mustafa Özgen tarafından okunan basın açıklamamızda; taleplerimizi bir kez daha dile getirirken, tekliflerimizin pazarlık konusu olmadığını, toplumsal barışın, emeğin hakkının ve sosyal devletin gereği olduğunu belirttik.

Artan enflasyon karşısında kamu işçisinin alım gücü düştüğünü, her sabah biraz daha yoksul uyandığını belirten Mustafa Özgen, kamu işverenlerinin sessizliğini koruyarak çalışma barışını değil öfkeyi büyüttüğünü dile getirdi. Ayrıca, Kamu Çerçeve Protokolü’nün imzalanması bile sürecin bitmeyeceğini, sonrasında 328 işyerinde sürecek olan TİS görüşmeleri kamu işçisinin haklarına aylarca gecikmeli şekilde kavuşacağı anlamına geldiğini belirtti. Bu durumu kabul etmeyen Tez-Koop-İş Sendikası olarak diyoruz ki: Bugün değilse ne zaman?

Tez-Koop-İş, hiçbir emek örgütünü rakip olarak görmez; ama kimse bizden susmamızı beklemesin! Gücümüz işyerlerinden, kararlılığımız meydanlardan gelir!

 

Basın Açıklaması Metnimiz;

 

2025 YILI KAMU KESİMİ TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ ÇERÇEVE ANLAŞMA PROTOKOLÜ

BİR AN ÖNCE İMZALANMALI;

“İŞÇİLERE ALIN TERİNİN KARŞILIĞI VERİLMELİDİR!”

 

Basına ve Kamuoyuna:

Tez-Koop-İş Sendikası, üniversiteler, bakanlıklar ve kamuya bağlı pek çok kurumda, örgütlü ve yetkilidir. Sendikamızın da önemli bir bölümünü temsil ettiği 600 bini aşkın kamu işçisi, aylardır, Çerçeve Anlaşma Protokolünün, taleplerini karşılayacak biçimde imzalanmasını beklemektedir. Zira kamu işçisi için yoksulluk, bir yaşam biçimi halini almış; her sabaha biraz daha yoksul uyanan kamu işçisi, yarına güvenle bakamaz hale gelmiştir.

Ancak, pazarlık masasında, ücret ve diğer mali haklara ilişkin söz söylemekten kaçınılmakta; ülkenin en büyük işvereni konumundaki, devleti temsil eden TÜHİS, işçi tarafının teklifi karşısında sessizliğini korumaktadır. Bu sessizlik karşısında kamu işçisinin sesini yükseltmek, taleplerimizi pazarlık masasında fısıldayarak değil, alanlarda haykırarak duyurmak için buradayız!

Değerli Basın Emekçileri;

Kamu işçilerinin, protokole ilişkin teklifleri karşısında, henüz bir karşı teklif dahi sunulmamıştır. Oysa Çerçeve Protokolünün imzalanması toplu iş sözleşmesi sürecini sona erdirmemektedir. Bugün anlaşma sağlansa dahi, 328 kamu işyerinde, KAMU işverenini temsil eden TÜHİS ile masaya oturacak sendikaların, işyeri bazlı toplu iş sözleşmelerinin imzalanması üç ayı geçecektir. Bu koşullarda, kamu işçisinin, geriye dönük haklarıyla birlikte, toplu iş sözleşmesine kavuşması, Eylül ve Ekim aylarını bulacaktır.

Bu durum, üyelerinin haklarının bir an önce teslim edilmesi için çalışan sendikaları, toplu iş sözleşmesi sırası yarışına sokacak, sendikalar açısından özgür bir toplu iş sözleşmesi yapma sürecini baltalayacaktır.  Bu gecikmenin derhal son bulması için buradayız!

Temel talebimiz Çerçeve Anlaşma Protokolünün bir an önce imzalanmasıdır. Ancak bu imzalar atılırken, Konfederasyonumuz TÜRK-İŞ’in sunduğu, kamu işçisinin taleplerini içeren teklif esas alınmalıdır. Zira, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolüne ilişkin, iki Konfederasyonun ortak teklifi, adil, makul ve insanca bir yaşam için, zorunlu talepleri içermektedir. Bu talepler, sosyal devletin bir gereğidir. Sosyal devlet ilkesinin gereğinin yapılması için buradayız!

 Değerli kamuoyu:

Kamu İşçisi Kimdir?

Temizlik, ulaşım, sağlık, güvenlik ve bütün yaşamsal hizmetlerin yürütülmesini sağlayanlardır! Bu hizmetlerin toplumun her kesimine, ülkenin dört bir yanına ulaşması için çalışanlardır!

Kamu işçisi afet, yangın, salgın demeden sahada bulunan; toplumsal dayanışmayı güçlendirendir! Bütün kamu hizmetlerinin yürütülmesi için alın teri döken; kalkınmanın lokomotifi görevini üstlenenlerdir!

Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı verilerine göre, 2002 yılında asgari ücretin 5,5 katı olan ortalama kamu işçisi ücreti, 2025 yılına gelindiğinde, asgari ücretin 2 katının altına düşmüştür. Asgari ücretin iki katının altına gerileyen ücretleriyle, alın teri döken kamu işçilerine yoksulluk reva görülmektedir. Bir ülkede kamu işçisi yoksulluk sınırının binlerce lira altında ücretlerle geçinmeye çalışıyorsa, o ülkede emeğiyle geçinen milyonların açlıkla boğuştuğu açıktır! Tüm bunları görmek için ekonomist olmaya gerek yoktur!

Değerli Arkadaşlar;

Gerçekliğini, inandırıcılığını ve kamuoyunun güvenini yitiren TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon oranlarının yanında, yüzde 80’lere varan, gerçek enflasyon oranları nedeniyle, alım gücünün her geçen gün biraz daha düştüğü, bir ekonomik krizin içindeyiz. Bu krizi yaratan bizler değiliz. Elektrik faturamızı nasıl ödeyeceğimizi düşünürken, yarattıkları krizin faturasını bize kesmeye çalışanlardan razı değiliz!

Alın terinin karşılığını alamayan yüz binlerce kamu işçisi, ağır gelir vergisi yükü altında ezilmeye devam etmektedir. Kamu işçileri bir yılın dört ayını vergi ödemek için çalışıyorsa, bu ülkede adaletten söz etmek mümkün değildir! Vergi sistemini, işçilerin ekmeğini, işçi çocuklarının beslenme çantasını kemiren bir canavara dönüştürenlerden razı değiliz!

Hükümete, kamu işverenlerine sesleniyoruz:

Sessizliğinizle çalışma barışını değil, öfkeyi büyütüyorsunuz!

Vergi sisteminizle adaleti değil, eşitsizliği körüklüyorsunuz!

Önümüz bayram; kamu işçisini oyaladığınız her gün bayram sofralarından bir dilim ekmek eksiltiyorsunuz!

Sizler, işçiye insan onuruna yaraşır bir yaşamı değil, yoksulluğu reva görüyorsunuz!

Bizler buna izin vermeyeceğiz!

İşçiden sabır, sendikadan sükûnet beklentileri boşunadır!

Konfederasyonumuzun sunduğu teklif, pazarlık konusu olarak değil; kamusal hizmetlerin nitelikli biçimde sürdürülmesinin koşulları olarak görülmelidir! Konfederasyonumuz TÜRK-İŞ’in Genel Başkanı Ergün Atalay’ın da belirttiği gibi, toplu sözleşme sürecinde grev kararları almaya hazırlanan sendikalar olarak, grev yasaklarına karşı da direnişe geçeceğimiz bilinmelidir.

 Bütün emek örgütlerine ve dostlarına sesleniyoruz:

Tez-Koop-İş Sendikası olarak, emek örgütleriyle karşı karşıya değil; omuz omuza mücadele etmeye devam edeceğiz. Kamu işçisinin talepleri doğrultusunda alınan her türlü karara destek olacağız.

Ancak bu süreçte sendikaların hak arama yöntemlerini bir kez daha hatırlatma gereği duyuyoruz:

Gücümüz, işyerlerimizdeki dayanışmamızdan, meydanlardaki kararlılığımızdan gelir.

Mücadelemiz, hükümetle, siyasilerle, işveren temsilcileriyle yan yana durmayı değil; temsilcisi olduğumuz işçilerle omuz omuza yürümeyi gerektirir.

Taleplerimiz, örgütlü iradeyi bastırmakla değil kamu işçisinin meydanları işaret eden sesine kulak vermekle kazanılır.

İşte bu ilkeler doğrultusunda, kamu işçisinin sesi olmaya; müzakereden kaçınılan masayı da, Bakanlık önünü de, sokakları da, mücadele alanına çevirmeye devam edeceğiz!

 Bir kez daha haykırıyoruz:

Kamu Çerçeve Protokolü taleplerimiz bir an önce ve eksiksiz kabul edilsin!

Yaşasın Kamu İşçisinin Haklı Mücadelesi!

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu