Tez-Koop-İş Sayı: 79

“Taşeronda çalışma ve zorunlu arabuluculuk düzenlemeleri kazanımları tehdit ediyor” – Gn. Bşk. Haydar Özdemiroğlu

Son aylarda tüm sendikaları ve milyonlarca işçiyi ilgilendiren iki önemli düzenleme gerçekleştirildi. Bunlardan birincisi İş Mahkemeleri Yasası’nda yapılan değişiklikle iş uyuşmazlıklarında “zorunlu arabuluculuk” sisteminin getirilmesi; diğeri ise kamu işletmelerinde taşeronda çalışan işçilere 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadro olanağı tanınmasıdır.

İş Mahkemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle getirilen zorunlu arabuluculuk düzenlemesi, tüm çalışanlar için son derece önemli olan iki temel yasada köklü değişiklikler getirdi. Bu yasalardan biri 4851 sayılı İş Yasası diğeri ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’dır. İş uyuşmazlıklarında “Zorunlu Arabuluculuk” sisteminin dayatılması, her yurttaşın bir hukuk devletinde var olan ve ülkemiz Anayasasında da açık biçimde dile getirilen hak arama yollarının sınırlandırılması ve baskı altında tutulmasıdır. Çünkü bir işçinin bağlı bulunduğu bireysel veya toplu iş sözleşmesindeki fazla çalışma hakkı, dinlenme hakkı ve hak ettiği ödentilere ilişkin bir sorunda veya işçinin işten çıkartılma durumunda doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırılırken hak arama yolları tümüyle zamana  yayılmakta, biçimsel kısıtlamalarla daha da darlaştırılmaktadır. Bir hukuk devletinde olmaması gereken bu uygulama, yalnızca bir hak kısıtlaması olarak değerlendirilemeyecek bir uygulamadır ve mutlaka koşulsuz biçimde değiştirilmelidir.

Aralık ayının son günlerinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamuda taşeronda çalışanlar için getirilen kadro olanağı yıllardır yüzbinlerce insanın yaşadığı kadro sorunlarını hem belirli aşamalarla zorlaştırmakta, hem de belirli kamu kuruluşlarında kapsam dışına atmaktadır.

Taşeronda çalışanların kadroya geçiş süreçleri ne kadar önemli ise onların ücret ve sosyal haklarının belirlenmesi, toplu iş sözleşmelerinden yararlanmaları ve sendika seçme özgürlükleri o kadar önemlidir.

Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen düzenlemeler, bu konuda kaos ve kargaşaya yol açarken belirsizlikleri artırmaktadır. Bu durum yüzbinlerce insanın örgütsüz, sendikasız, toplu iş sözleşmesiz biçimde kısıtlı ücret ve sosyal haklarla çalışması sonucunu getirmektedir.

İş güvencesinden yoksun esnek çalışma koşullarında tutulan ve çoğunlukla kuralsız, ilkesiz ve standart dışı istihdam biçimi olarak öne çıkan taşeronda çalışma, yıllardır ülkemizde önemini korumuş ve korumaktadır. Sorun yalnızca kamu sektörünü kapsayan bir sorun değildir; özel sektör işyerlerinde de yaygın biçimde yaşanan bir sorundur. Çünkü taşeron sistemi güvencesizliğin, esnekliğin ve kuralsız
çalışmaların hem nedeni, hem de sonucudur. Son aylarda gerçekleştirilen bu iki yeni düzenleme, bir kez daha insanca çalışma koşullarının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. İnsanca çalışma koşulları her insanın hakkıdır. Çalışma hakkının özünü iş güvencesi oluşturur. İş güvencesinin olmadığı bir işyerinde ya da işletmede insanca yaşama koşullarından söz etmek olanaksızdır. Örgütlenme,
sendikal ve toplu sözleşme haklarının yaşama geçirilmesinde iş güvencesinin nasıl etken olduğu, ne düzeyde gerçekleştiği belirleyici unsurdur.

Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre insanca çalışma koşulları için örgütlenme, sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi hakları ile yeterli ve hak edilen bir ücret alarak sosyal güvenlik haklarından yararlanmak, iş sağlığı ve güvenliği kurallarının uygulandığı ortamlarda çalışmak öncelikli zorunluluklardır.

Değerli üyelerimiz,

Türkiye’nin en büyük sendikalarından biri olan sendikamız yoğun bir örgütlenme süreci içindedir. 200’ü aşkın işyeri ve/veya işletmede toplu iş sözleşmesinin tarafı olan Tez-Koopİş, daha da geniş kesimlerin sendikal örgütü olmak, onların yaşama ve çalışma koşullarını iyileştirmek, eğitim, ticaret ve büro işkolunda sendikal ve sınıfsal güç ve dayanışmayı yeni boyutlara ulaştırmak amacıyla bir yandan her düzeyde yeniden yapılanmaya çalışırken diğer yandan da imzalanan toplu iş sözleşmeleri ile yeni ve güçlü kazanımların elde edilmesi için mücadele etmektedir.

Sendikamızın örgütlenme çalışmalarının bütünleyici çalışmalarından biri iletişim araçlarını çeşitlendirmek ve güçlendirmek amacıyla yeni atılımlar gerçekleştirmektir. Bunlardan ilki 5 Mart 2018 tarihinde yayın hayatına başlayan Tez-Koop-İş Kadın Dergisidir.

Toplumsal cinsiyet sorunlarını gündeme getirmeyi ve kadın emeğini görünür kılmayı amaçlayan Tez-Koop-İş Kadın Dergisi’ni başta kadın üyelerimizin sahipleneceklerine, destek sunacaklarına, kadınların sorunlarını etkili biçimde duyuracaklarına inanıyor ve güveniyoruz. Dergiye katkı sunan ve üreten tüm ardaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu arada özellikle belirtmek istediğim bir başka konu da üyelerimizin önemli bölümünü oluşturan genç üyelerimizle iletişimi yeni boyutlara ulaştıracak olan Tez-Koop-İş Genç Emek Dergisi’nin hazırlanmakta olmasıdır. Sendikamızın her düzeyde gerçekleştirmeyi amaçladığı yenilenme ve yapılanma çabaları, daha da ilerleyecek, zenginleştirilecektir. Tüm üyelerimizin bu sürece katkı vereceklerini umuyoruz.

Saygılarımla…




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu