8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Yaşamın Her Alanında Eşitlik İstiyoruz!
Dünya genelinde barışa, eşitliğe, adalete, demokratik hak ve özgürlüklere dönük saldırıların karşısında dimdik durmaya devam eden kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yaşamın her alanına etki etmeye devam ediyor. Kadınlar, kapitalist temeller üzerine kurulu dünya sisteminin ayakta kalabilmesi için ikincil konumda kalmaya zorlanıyor. Ekonomik, politik, sosyal ve kültürel tüm sorunlar, söz konusu kadınlar olduğunda derinleşiyor; çok boyutlu hale geliyor. Ancak tüm bunlar karşısında, hak ve özgürlüklerinin bilincinde olan kadınlar, dünyanın dört bir yanında harekete geçiyor; örgütlü mücadelelerini büyütüyor.
Savaş, çatışma ve işgallerde en ağır bedelleri kadınlar ödüyor. Yeryüzü, önemli bir bölümünü kadın ve çocukların oluşturduğu sivillere yönelik kötü muamele, işkence ve katliamlara sahne oluyor. 2023 Ekim ayından bu yana Filistin halkının üzerine yağan bombalar neticesinde, her gün yüzlerce kadın ve çocuk yaşamını yitiriyor. Deprem ve tüm doğal afetlerde yaşanan olumsuzluklar, sınıfsal eşitsizlikler yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde ortaya çıkıyor. Ancak savaşa karşı barışı savunan kadınlar, büyük toplumsal dayanışmaların örgütleyicileri olmaya; bu kara tabloyu tersine çevirmek için seslerini yükseltmeye devam ediyor.
Ülkemizde taciz, tecavüz, ev içi şiddet ve kadın cinayetleri yaygınlığını korurken, mevcut politika ve uygulamalar tüm bu şiddet eylemlerini önlemeye değil; aksine eşitsizliği güçlendirmeye ve şiddete göz yummayı kural haline getirmeye hizmet ediyor. Ancak kadınlar, şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir yaşam sürmelerinde ve maruz bırakıldıkları her türlü şiddetin tazmininde gerçek bir kalkan sağlayan İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatacağını ısrarla hatırlatıyor; Medeni Kanun’a sahip çıkıyor.
Ülkemizdeki en temel ekonomik sorun olan gelir dağılımı adaletsizliği, kadınların yaşam standartlarının giderek düşmesine neden oluyor. Enflasyonun yanında temel tüketim mal ve hizmetlerine getirilen dolaylı vergiler karşısında yoksullaşan kadınlar, güvencesiz işlerde ve adil olmayan ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor. Diğer yandan kamusal biçimde planlanmayan bakım hizmetleri, kadınların çocuk ve yaşlılara yönelik ücretsiz bakım emeği sorumluluğunu taşımalarına neden oluyor. Ancak kadınlar, çalışma yaşamında cinsiyetçi ve ayrımcı uygulamalara, taciz ve mobbinge karşı ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanmasının gerekliliğini vurgulamaya; eşitlik ve adalet temelinde bir dünyayı kendi elleriyle yaratacak güce sahip olduklarını görmeye ve göstermeye devam ediyor.
Tez-Koop-İş Sendikası olarak, yaşamın her alanında adalet ve eşitlik istiyor; bir kez daha haykırıyoruz:
“Kadın, Yaşam, Özgürlük!”
Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu