Genel

Mutlu Bir Hayat Filizlenir, Kavganın Ufuklarından… Yaşasın 1 Mayıs!

Tarih, 1 Mayıs 1886’da kitlesel bir greve sahne oldu. Çalışma saatlerinin azaltılması için “8 saatlik işgünü” talebiyle iş bırakan işçilerin mücadeleleri öylesine güçlüydü ki; 138 yıl sonra bugün de dünyanın tüm işçileri 1 Mayıs’ı Dünya İşçilerinin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlamaya, alanlarda haklı taleplerini haykırmaya, emeklerinin karşılığını almak için omuz omuza yürümeye devam ediyor.

Nasıl ki dünya tarihi 1 Mayıs 1886’da uzun çalışma saatlerine ve ağır çalışma koşullarına karşı mücadele eden işçileri yazdıysa, bugün de işçiler, emekçiler; ekmek, adalet ve hürriyet için yürüyenler isimlerini ve mücadelelerini tarihe not düşüyor.

Bugün, çarklar dönmeye, işverenler servetlerini katlamaya, zenginler savaşlardan, salgınlardan, afetlerden daha da zenginleşerek çıkmaya devam ederken dünya nüfusunun büyük çoğunluğunun payına savaş, yoksulluk, açlık, işsizlik ve sömürü düşüyor.

Türkiye ise işçiler, emekçiler, emekliler ve işsizler için yaşamanın imkânsız hale geldiği bir dönemden geçiyor.

Resmi enflasyon rakamlarının her geçen gün biraz daha yoksullaştığımızı gizleyemediği, gıda enflasyonunun buzdolabımızı boşalttığı, milyonlarca işsize milyonlarca yeni işsiz eklendiği, gelir eşitsizliği derinleşirken vergi sistemindeki adaletsizliğin eşi benzeri görülmemiş bir bölüşüm krizini tetiklediğini görüyoruz.

138 yıl önce, gün doğumundan gün batımına kadar çalışan işçiler “Grev” diye haykırıyordu. Bugün çalışma saatleri 12 saati aşan işçiler, motokuryeler, mağaza çalışanları artık yeter demek için 1 Mayıs’ta alanlara çıkıyor!

138 yıl önce işçiler işçi sağlığı ve iş güvenliği olmadan çalıştırılıyor; birçoğu makinelerde uzuvlarını yitiriyordu. Bugün işçiler, her geçen yıl artarak devam eden iş cinayetlerine, gerekli denetimleri yapmayanlara, iş cinayetlerinin asıl sorumlularını cezasız bırakanlara karşı, İliç’te cansız bedenleri toprak altında kalan, Beşiktaş’ta yanarak katledilen işçilerin sesi olmak; “Çalışırken ölmek istemiyoruz” diye haykırmak için 1 Mayıs’ta alanlara çıkıyor!

138 yıl önce, işçiler uzun ve yorucu çalışmalarının karşılığında aldıkları sefalet ücretleriyle barınmadan beslenmeye kadar en temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyordu. Bugün yüksek enflasyon oranları, konut ve kira fiyatlarındaki fahiş artışlar karşısında barınma ihtiyacını karşılayamayan; gıda fiyatlarında ve dolaylı vergilerdeki artışlar karşısında sağlıklı beslenmeleri imkânsız hale gelen, eğitimin ve sağlığın piyasalaştırılması sonucu en temel ihtiyaçları arasında tercih yapmaya zorlanan işçiler ve aileleri insan onuruna yakışır bir yaşam için 1 Mayıs’ta alanlara çıkıyor!

138 yıl önce, ucuz işgücü olarak görülen kadın ve çocukların emeği vahşice sömürülüyordu. Bugün ücretli istihdama erkeklere oranla daha düşük düzeylerde katılan, kamusal nitelik taşıyan bakım yükümlülüğü omuzlarına bırakılan kadınlar, çalışma yaşamında her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçi işbölümüne, ücret eşitsizliğine karşı 1 Mayıs’ta alanlara çıkıyor!

Değerli üyelerimiz;

  • Nedeni olmadığımız ekonomik krizin faturasını bizlere ödetmeye çalışanlara karşı,
  • Yerli ve göçmen işçiler arasındaki rekabeti körükleyen işverenlere, milyonlarca işçiyi açlık sınırı altındaki asgari ücrete, milyonlarca emekliyi ise 10 bin liralık sefalet aylıklarına mahkûm edenlere karşı,
  • Ekmeğin pahalı, emeğin ucuz olduğu bu düzeni omuz omuza değiştirmek için,
  • Canımız pahasına değil; insanca çalışmak için,
  • Güvenceli ve kayıtlı çalışma koşulları, adil ve ulaşılabilir işsizlik ödeneği için,
  • Çalışan yoksul haline gelen işçi ve emekçiler üzerindeki ağır vergi yükünün kaldırılması; vergi sisteminde adaletin sağlanması için,
  • Öğretmenlerin güvenceye, hekimlerin özlük haklarına, AVM emekçilerinin insanca çalışma koşullarına kavuşabilmesi; taşerondan kadroya geçişi yapılan işçilerin gasp edilen haklarının iadesi için,

Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi, bu yıl da fabrikalardan, evlerden, atölyelerden, bürolardan, mağaza reyonlarından, okullardan, tersanelerden, çöp kamyonlarından, alın teri döktüğümüz her işyerinden çıkıyor; alanlarda, meydanlarda birleşiyoruz.

Değerli arkadaşlar;

Emeğe karşı saldırıların yoğunlaştığı, zenginlerin kemerleri gevşetilirken yoksullara kemer sıkma politikalarının dayatıldığı, insan hakkı ihlallerinin yaygınlık ve genellik kazandığı bu ortamda; emek mücadelesinin demokrasi mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğini de görüyoruz.

  • Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti için,
  • Savaş ve yıkım politikalarının terk edildiği, hiç kimsenin düşünce, inanç ve kimlikleri nedeniyle dışlanmadığı, barışın, eşitliğin ve adaletin egemen olduğu bir ülke ve dünya için,
  • İnsan hakkı ihlallerine karşı üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiği, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik uluslararası sözleşmelerin onaylanıp uygulandığı bir yaşam için,
  • Türkiye’yi işçi hakları bakımından en kötü on ülke listesinden çıkarmak; başta grev hakkı olmak üzere sendikal hak ve özgürlüklerimizin tanındığı, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırıldığı bir çalışma yaşamını omuz omuza inşa etmek için,

Yüreklerimizin bu 1 Mayıs’ta, Bursa’da, Taksim’de, Ankara’da, ülkemizin dört bir yanında dünya işçi sınıfıyla birlikte atacağını onurla haykırıyor, kavganın ufuklarından mutlu bir hayat filizleneceğine inanıyoruz.

Yaşasın Dünya İşçilerinin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!

Yaşasın 1 Mayıs!

Tez-Koop-İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu