Tez-Koop-İş Kadın Sayı 14

Sevgili okurlar

Devrimi gerçekleştirmenin gücü, irade ve inançtan gelir. Asırlardır yaşamları pahasına kadınların mücadelesi, kararlılıkla patriyarkaya karşı sürüyor. Bugün, ortak taleplerden yola çıkarak, kadınlar olarak eşitlik, adalet ve şiddetsiz bir yaşam için mücadele ediyor özgürlük istiyoruz!

İranlı kadınların Molla rejiminin zulüm ve baskısına karşı verdiği özgürlük mücadelesini dayanışmayla selamlıyoruz. Tüm insanlığı kapsayan hoşgörülü dinler, zamanla eril tahakkümün bir parçası haline geldi. İran’da da bu yapıya direnen kadınlar, saçlarını keserek başörtülerini istemediklerini ilan ediyorlar ve devrim niteliğinde eylemlere öncülük ediyorlar. Adeta bir dönemin bitişine giden kapının kilidini kırdılar.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla da açılmayan kilitli kapı kalmayacağı inancındayız. Yaşamın her alanında eşit bir ortam yaratılmasıyla kadınların “temel insan haklarının” ihlal edilmesinin önüne geçilecektir.

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması amacıyla Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, bir insan hakları belgesidir. Sözleşmeden imzanın çekilmesine karşılık Av. Hülya Gülbahar, “…şiddet mağdurlarına koruma sağlanmasına ilişkin devletin pozitif yükümlülüklerine son vermek için toplumsal önyargıların araçsallaştırılması bir anayasa ve insan hakları hukuku ihlalini oluşturmaktadır.” ifadesi ile sürece itiraz ediyor. Hakkımızı savunmayı savunmak durumunda kaldığımız bu dönemde İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmalı, haklarımızı bilmeli, örgütlü mücadeleyi sürdürmeliyiz.

Bilinçli bir kadın toplumda her zaman bir adım önde olacaktır. Sosyo-ekonomik haklarının bilgisine sahip olan ve bir çatı altında örgütlenen kadınlar, yaşamlarında söz ve karar sahibidir. Bu doğrultuda Sendikamızın İstanbul 1 No.lu Şubesinin Kadın Yöneticileri, sendikalarda kadın ve kadın yönetici olmak üzerine deneyim ve görüşlerini bizimle paylaştı.

Sendikalı işçiler, toplu iş sözleşmeli, güvenceli işlerde istihdam içerisinde yer alıyor. Ancak Türkiye’de binlerce kayıt dışı, eviçi ve bakım hizmetlerinde çalışan var. 18. Yüzyılın felsefecilerinden Rousseau, kadınların ev işi ve çocuk yetiştirmeye uygun olduğunu ve erkeklerin daima büyük bir çocuk olarak kalacağını söyler. Geçmişten bugüne kadının eviçi emeği, cinsiyetinin gerektirdiği doğal bir sorumluluk olarak tanınmıştır. Kadının temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen bu durumun çözüme kavuşturulması, toplum refahı açısından zorunludur. Dr. Emel Akalın ve Doç. Dr. Betül Urhan’ın sayfaları sizi bu konuda oldukça düşündürecek.

Günümüzde emeğin görünmezliğini eviçi hizmetler ile sınırlamak da mümkün değil. Suriye, Afganistan, Ukrayna’dan gelen, savaş ve rejim mağduru milyonlarca insan, Türkiye’de kayıt dışı çalışıyor. Sosyal güvenceden yoksun insanların bir ücret alıyor olması emeğinin görünürlüğü için yeterli midir?

Dr. Ayten Semerci, “Görünmezlik iksirinin panzehiri kendine ait bir odada” yazısı ile tarih yazan kadınlarla tanıştırıyor bizleri. Enheduana, Lastheneia, Axiothea ve Hypatia’da kendimizden mutlaka birer parça bulacağız.

Peki, çevremize, sağlığımıza, ilişkilerimize yeterince özen gösteriyor ve özverili davranıyor muyuz? Dergimizin çevre, sağlık, psikoloji sayfaları meraklı okurlarını bekliyor. Spor sayfasına geldiğinizde 100 ve 200 metrede, 1988 yılı Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazanan kadın atlet Florence Griffith Joyner’in hikâyesini okumadan geçmeyin.

İlk defa bu sayımızda bulmacaya da yer verdik. Bulmacakolikler kalemlerin ucunu açsın!

Yaşama sevincinizden vazgeçmemenizi diliyor, sevgiyle kucaklıyoruz.

Asla yalnız yürümeyeceksiniz. Dayanışmayla kalın…




İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
×
Asgari Ücret